Paylaş
İçindeki kitapçığın ön kapağına, “Bazen bir sayıyla, bazen bir mevsimin coşkusu ve bazen de bir hüzünle çıkarsınız yola. Eğer varacağınız yer ‘aşksa’ hiç telaşlanmayın. O sizi bulacaktır mısralar ve notalarda...” diye birkaç cümle iliştirilmiş. Arka kapaktaki “teşekkür faslı”nın satır aralarında ise “hikâye”nin çıkış noktasını bulmak mümkün; “Bu çalışma, hüzünlü bir olayın esintisi ile başladı. Hüz”nü aşka dönüştürdük ve mutlu bir olayın da vesilesi olduk...” diyor.
Müziğin sözcüklerle tanımlanması, imkânsıza yakın bir güçlük taşıdığı için, bugün köşemde sözü, daha çok sizlerle tanıştırmak istediğim sanatçılara bırakacağım.
“Grup MEDIKIL-MUSICAL’ın müzikal macerası 2000’li yılların başında başladı. Klâsik olarak lise yıllarının romantizminde tohumlanan müzik çalışmalarım, aradan geçen uzun yıllar ve tıp alanındaki akademik eğitim döneminin ardından Figen ve Erhan’la tanışmamın da etkisi ile filizlenmeye başladı. Ağırlıklı olarak beste çalışmaları yapıyordum. Figen’in bestelerimi seslendirmeye başlaması ve daha sonra elimizde büyüyerek aramıza katılan Almila’nın da desteği ile kendimizi bir grup halinde bulduk. Gerçi ismimizi daha bir kaç ay önce sevgili Erhan, aranjörlüğü sırasında ona çektirdiğimiz çileden esinlenerek koydu ama biz hep amatör bir grup olarak çalıştık. Zaman zaman çalışmalarımızı yakın çevremizle, yerel radyo ve televizyon programları ile değerlendirdik. Televizyon programlarının birinde program sunucusu Jale hanımın doğaçlama olarak söylediği ‘siz bir müzikal yapın’ cümlesi çok hoşumuza gitti ve benzeri pek olmayan bir çalışmaya imza attık.” Bu sözler İzmirli Dr. İnanç Çağlayan’a ait.
Sanatçının ufkunu ve hayal gücünü hafife alan çok olur. Müzikalin 2 CD’lik bir albüme taşınması fikri ve sürecini de Çağlayan, iddialı bir ironi ile özetliyor: “Bunu kim dinler dediler / Âşık olanlar dedik... Bunu kim alır dediler / Ege’nin tuzunu, havasını tatmış olanlar dedik... Bunu kim bekler dediler / Sarı yapraklarda, denizde, kumda sevdada aklı kalanlar dedik… Siz kimsiniz dediler / Sizlerden biriyiz dedik ve söyledik....”
Bu albümün hoş bir “sosyal sorumluluk” rüzgârı estirdiğini de özellikle hatırlatalım. Grup, ticari bir beklenti ile yola çıkmamış. Satışından elde edilecek gelir, bir protokolle “Ege Orman Vakfı”na bağışlanmış. Yani alacağınız her CD için bir fidan dikilecek. Hemen hepimiz, çeşitli sebeplerle irili ufaklı hediyeler almıyor muyuz? Hemşehrilerimiz bu “yeşil niyet”e küçük bir katkıda bulunmak isteyebilirler diye düşündüm ve değerli okuyucuyu haberdar etmek istedim. Ayrıca dinleyeceğiniz buğulu müziğin, sizi alıp “istediğiniz, düşlediğiniz, aradığınız, unuttuğunuz” herhangi bir yere götürmesi ihtimali de oldukça yüksek.
Unutmadan, 23 Ocak Çarşamba günü, saat 10.15’te, TRT Belgesel Kanalı’nda, bu yazdıklarımdan çok daha fazlasını anlatacaklar. Sonuçta, “Bu Bir Aşk Hikâyesi” kulak vermenizi öneririm.
Paylaş