Paylaş
BORNOVA, EVKA-3 nâm mahalleyi, düzayak caddeye bağlayan, “esas oğlan” hüviyetinde hepsi hepsi tek bir yokuşumuz var. Amazon nehri gibi kıvrılarak, büyükçe bir “S” harfi taklidiyle, kendini yukarıdan aşağıya koyveren...
İşte bu “kendini bilmez” yokuş, daha doğrusu, yokuşun “hınk deyicisi” yağmur suları, senelerdir, Büyükşehir Belediyemiz ile bir itişme, bir inatlaşma halinde...
“S” harfinin nihayetlendiği yere, bir döner kavşak yapılmış; hani “göbek” dediklerimizden... Neden yapılmış? Gelen geçen, o göbeğin etrafından dolaşsın diye elbet... İşte bu “alenî kaide”ye rağmen, “serbest ve serseri tabiat”lı yağmur suları, bir türlü intizama gelemedi...
Öykünün evveliyatı, ferah 5 seneyi bulur. İZBETON, küçük bulvarın sağ tarafına bir kanal açtı önce. Üzerine de (uyduruk olanlarından) mazgal döşedi; bütün yol boyunca... Fakat sular, hiç alışık olmadığı yere döşenen bu mazgal yerine, inatla yolun sol tarafını tercih etti düzlüğe ulaşmak için. Yerine oturmayan “kevgir irisi metal kapaklar”ın üzerinden geçen araçların, gece-gündüz ses yapmasından yakınınca mahalleli... İZBETON çok kızdı ve gelip açtığı kanala beton döküverdi. Tesviye bile etmeden, selülitli bir cadde bıraktı ceza olarak. Ama buna rağmen, sular bildiğinden dönmüyordu; düzlüğe ulaşmak için, ısrarla yolun sol tarafını kullanmaya devam ediyordu.
Sonra (vahiy gelmiş olmalı ki) bir gün baktık, daha hummalı bir çalışma başlamış aynı yerde; “yüzyıl savaşları kadar” sürdü zaten... Kapattığı kanalı tekrar açtı İZBETON. “U” şeklinde yeni bir beton döküp içine borular yerleştirdi... Üzerine, bu sefer (sağlam ve civatalı olanlarından) yakışıklı ve döküm mazgal döşediler. Mazgalın yan tarafındaki asfaltı da yenilemek için söküp aldılar. Sonra birkaç gün ortada görünmediler. Yağmur yağsın diye beklediklerini sonradan anladık. Nihayet meteorolojinin “aman” dediği hava patladı. Fırsat kollayan hain sular, taranmış yolu aldı götürdü bir gecede. Geriye, köstebeklerin maç yaptığı bir tarla kaldı. “Şehirde arazi aracı kullanıyorlar” diye azcık horladığımız hemşehrilerimiz, arabalarına verdikleri parayı helâl ettiler.
Yağmurdan birkaç gün sonra, asfalt döküldü. Hem de (daha önce neden denenmediğini merak ettiğimiz bir usûlle) gece mesaisi yapılarak. Ardından Yüce Yaratıcı, işçiliği test etmek için olsa gerek, bir yağmur daha yağdırdı; sular seller gibi olanından. 3 gün önce dökülen asfaltımız, 18 delikli golf sahasına dönüverdi. Yani, bayındırlık hizmetleri ve spor tesisleri artık bir arada...
Tuhaflığa bakınız ki, İZBETON’un bütün telkin, tavsiye, hattâ cebir ve yönlendirmesine rağmen, bu “laubali ve pervasız” yağmur suları, hâlâ göbeğin etrafından dolaşmıyor da kendi bildiği en kısa yoldan akıp gidiveriyor... Yahu siz nereden akılması gerektiğini, koca koca mühendislerden daha mı iyi bileceksiniz; düpedüz densizlik bu! Gösterilen yerden aksanıza...
Suların, değirmeni çevirmesini, “bu işte bir iş var” gizli öznesiyle ve mecaz bir dille hicveden başlıktaki mısraın, devamı da var tabii; tamamı şöyle:
“Birbirine girdiler âblar dolaplar,
Âblar galip gelince döndü dolaplar...”
İnanmayan gitsin baksın!
Paylaş