Paylaş
Zarif bir romantiktir,
sevgili Deniz Sipahi...
İzmir’e tutkundur.
Üstüne, (kendi tabiriyle)
iflâh olmaz da bir iyimserdir.
Bütün bunlar,
“haddeden geçmiş nezaketi”yle birleşince,
ondan gelen her esinti ferahlık verir.
Pazarlıksız bir samimiyetle örer yazılarını...
İmgeleminde,
bir dramaturg hassasiyetiyle hazırladığı kurguyu,
köşesinde meraklısı için sahneye koyar.
“Ben durum yazıyorum” dese de...
“ufuk” yazar aslında; “niyet” yazar,
“fal değil öngörü” sunar,
kilitlemeyi değil, çözmeyi düşünür hep.
Bazen şarap kadehinin buğusuna çizer bunları,
gün olur Ege’nin karşı yakasından seslenir...
Çocukca heyecanlarını gizlemez ama...
Yeri gelince,
“Büyüklere masallar” faslında,
“adam gibi adam” tepkisini de sakınmaz!
Günün, gündemin, güncelin içindedir,
yarının, sonranın, ötesinin peşinde...
Nerede ne söyleneceğini,
nerede ne kadar susulacağını bilir.
Kimseyle açıklanamaz bir yakınlığı,
kimseye açıklanamaz bir uzaklığı yoktur.
İşte bu hoş ve geniş yürekle,
“Bir Ankaralı,
kendini kısa sürede
İzmirli gibi hissederse...” diye
başlık atmış yine.
Zarif bir romantiktir,
sevgili Deniz Sipahi...
İzmir’e tutkundur.
Üstüne, (kendi tabiriyle)
iflâh olmaz da bir iyimserdir.
Lâkin,
İşte bu yüzden,
tam da bu yüzden...
Yerel seçimlerin arefesinde
“Bir İzmirli,
(sonunda dayanamayıp)
kendini Ankaralı gibi hissederse...”
diye soramıyor.
Paylaş