Ayrıntıların unutulduğu Şehir (?!)

Bilmiyorum; başlık üzerine tahmin yürüteniniz oldu mu ? Bilenler bilemeyenlere söylesin bir zahmet. Ben de belirsizliği gidermek için, kendi görüşümü açıklayayım…

Haberin Devamı

“Şeytan, ayrıntıda gizlidir” filân diye başlasam, çok sıradan olacak. Veya desem ki, “uygarlık sadece ayrıntıdır”; olasılıkla alınanlar çıkacak… “Bir nesne ya da olayın, İlk bakışta fark edilmesi güç olan parçaları” tarifini hatırlatıp geçsek mi acaba ?

 

Oysa,meseleye ‘bir bütünün, önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri’gözlüğünden bakarsanız, başka bir resme ulaşırsınız ki, işin içine, ‘ayrıntıyı ıskalamak’ eylemi dahil olmaya başlar...” diye lâf sokuşturulmayınca da, o işimiz rast gitmeyecekmiş gibi gelir bana hep.

 

Hele, “Şiirhâne”sinde;

 

“…Ayrıntı güzeldir,

Ayrıntıyla farklılaşmak daha bir güzel,

Haberin Devamı

sırf farklılaşmak için ayrıntı yaratmak, bir gereksizlik,

bu gereksizlikle övünmek, aptalca…

Ayrıntıda kaybolmak acı,

es geçmek ayrıntıyı, ihmalkârlık,

bu ihmalkârlıkta ısrar, kabahat,

ayrıntıya bakmaktan bütünü görememek

ya da bütüne bakmaktan ayrıntıyı fark edememek bir iç sorun,

bu sorunla yaşamak, cehalet yarısı,

bu sorunu kabullenmek, söz’ün ata yadigârı altın ile barışı,

bu sorunu değiştirme çabası, iç’in iç’le iç’te yarışı,

bu çabadaki azim, öpülesi, saklanası, kutlanası…”

deyişine kulak verirseniz, Reha Yünlüel’in;

iş çok başka yerlere gitse de,

çeşitler içinden birini seçmeye,

mecbur hissedersiniz kendinizi…

 

“Ayrıntıların unutulduğu Şehir”de, sıklıkla istifade ettiğimiz bir “metro”muz var.

“Metromuz”un, “durakları, vagonları, merdivenleri, tabelâları…”

Bunun yanında, hâlâ hangi dilde olduğu anlaşılmayan “anons”ları;

“anonslarda, retorika kurallarına uymayan tonlama ve telâffuzlar” var…

Yıllar önce yazdığımız, fakat kimsenin umurunda olmayan,

“Şirinler” istasyonumuz bile var meselâ, bu sâyede…

 

İşte bu “sözlü gaf”lara, bir yenisi eklendi !

Yeni vagonlarımız hizmete girdi ya, “istasyon adları ve tabelâları ile

(kendi tabirleriyle) ‘metro araçları’nda yapılan anonslar”, birbirini tutmuyor.

Haberin Devamı

Aslında (sanıyorum) durak bir tane; “Ege Üniversitesi…” (zaten böyle yazıyor…)

Buna karşılık, eski vagonlardaki anonsta, “Ege Üniversitesi” denirken,

Yeni vagonlarda söylem, sadece “Üniversite…” (ye dönüşüverdi).

Oysa aynı güzergâhta, (adı ‘Bölge’ de olsa) bir de “Yaşar Üniversitesi” var.

Öyle olmasa bile, (boş vermişliğin sahibini geçtim) bu “marka” adın “eksiltilmiş olmasından,

öğrenciler ve/ya mezunlar niçin hiç eksiklenmez ?

Çünkü burası, “ayrıntıların unutulduğu şehir…”

Bilen var, bilmeyen var. Burada yaşayan var, şehre dışarıdan gelen var.

Hepsini bir yana bırakın, “özen var, önem var, dikkat var, ayrıntı var…”

Yoksa, “yok” mu ? Şimdi yine diyecekler ki, “adamın uğraştığı şeye bak…”

Haberin Devamı

O zaman, “Sizin hakkınızdan, Reha Yünlüel gelsin !” Ben baş edemedim…

Yazarın Tüm Yazıları