Nedim Şener

180 derece dönerken duvara toslayacak

20 Eylül 2021
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Bu dış politika, Türkiye’ye, bölgeye, Avrupa’ya, en çok da bizim insanımıza zarar veriyor” demişti bir canlı yayın sırasında.

Kılıçdaroğlu’na göre, Türkiye’nin dış politikası, “bölgeye”, “Avrupa’ya” ve “insanımıza” zarar veriyormuş.

O zaman şu sorulara cevap arayalım:

1) Türkiye’nin, kendi topraklarında bitme noktasına getirdiği terör örgütü PKK ve Suriye uzantısı YPG’ye karşı Suriye’de verdiği mücadelenin bizim insanımıza ne zararı var?

2) Türkiye’nin, Amerika’nın parasıyla satmaya yanaşmadığı orta menzilli füze savunma sistemini, Rusya’dan S400 olarak karşılamasının bizim insanımıza ne zararı var?

3) Türkiye’nin, meşru Libya hükümeti ile anlaşarak denizlerdeki haklarını koruyan anlaşma yapmasının bizim insanımıza ne zararı var?

4) Türkiye’nin, Ermenistan tarafından işgal edilen Karabağ’ın kurtuluşu için uluslararası hukuk çerçevesinde Azerbaycan’ın yanında olmasının bizim insanımıza ne zararı var?

5) Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol arama çalışmalarının bizim insanımıza ne zararı var?

6) Türkiye’nin Karadeniz, Ege, Marmara ve Akdeniz’de ekonomik haklarını koruyan Mavi Vatan projesinin bizim insanımıza ne zararı var?

Yazının Devamını Oku

Utanmaza bak!!!

17 Eylül 2021
Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, önceki gün yayınlanan “Al sana KHK’lı mağdur, “FETÖ mahrem imamı gariban öğretmen” yazım üzerine öyle bir tweet attı ki, cevap hakkı doğdu ama ona “hakkını” vermezsem olmaz.

Şöyle demiş Bekaroğlu; “Nedim Şener utanmadan yalan söylüyor, algı operasyonu yapıyor. Gazeteci değil, sanki ideolojik savaş elemanı! Sayın Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman suç işleyen/suçu mahkeme kararı ile sabit olan KHK’lılar için ‘Hepsini işine iade edeceğim’ demedi.”

Kılıçdaroğlu’nun ne dediğine geleceğim ama önce tweet’inin gülünç kısmını yazayım, Nedim Şener utanmadan yalan söylüyor” demiş. Siyasi hayatı sağ muhafazakâr siyaset üzerine kurulu, Refah, Fazilet, Saadet ve Has Parti derken, hiçbir siyasi paydaşlığı olmayan “Atatürk’ün kurduğu” Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapan birisinin utanma duygusundan bahsetmesi gerçekten gülünç. Hele hele 2007 yılında CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’den çıkarılması için imza vermiş birisinin, o partinin önünden bile geçmemesi lazım ama bunun için önce utanma duygusu olacak.




FETÖ KUMPASLARININ ŞAKŞAKÇISI

FETÖ’nün Ergenekon kumpasının şakşakçısı

Yazının Devamını Oku

Al sana KHK’lı mağdur gariban ‘FETÖ’cü mahrem imam’ öğretmen!

15 Eylül 2021
“Abdullah K.: Ulaştırma Bakanlığı’nda mühendis, 672 sayılı KHK ile ihraç edildi.

Ahmet A.: 695 sayılı KHK ile Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ihraç.

Ahmet A.: Hacettepe Üniversitesi’nden 672 sayılı KHK ile ihraç.

Ahmet Ö.: Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen, 672 sayılı KHK ile ihraç.

Adem O.: 675 sayılı KHK ile ihraç öğretmen.

Behçet D.: Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen, 675 sayılı KHK ile ihraç.

Bülent K.: Doktor, 675 sayılı KHK ile ihraç.

Cavit P.: Halen Melikşah Üniversitesi’nde okutman.

Durmuş A.: Doktor, 675 sayılı KHK ile ihraç.

Yazının Devamını Oku

Sosyal medyada FETÖ’cülerin yüzde 75’i ‘Atatürkçü’ kılığına büründü

13 Eylül 2021
Cumartesi günü, İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda meşhur doktora salonunda Türkiye Hukuk Platformu tarafından düzenlenen, “Darbelerle Mücadele Yöntemleri” sempozyumunda, “FETÖ’nün Sosyal Medya Taktikleri” konusunda bir konuşma yaptım.

Konuşma konusunu böyle seçmemin sebebi, artık herkesin elindeki telefon aracılığı ile her türlü dezenformasyona, algı operasyonuna, yalana açık hale gelmesi.

FETÖ’cülerin en aktif oldukları sosyal medya üzerinden, yalanlarla kandırdıkları sıradan insanların hukuk önünde başını belaya sokmaları.

İnsanların bilgi paylaşması ve tartışma yapması için önemli bir araç olan sosyal medya, başta FETÖ olmak üzere terör örgütleri tarafından tam bir yalan bataklığına, hakaret ve iftira çukuruna dönüştü.

YALAN, FETÖ’NÜN SİLAHI

Halka ve devlete karşı savaşı neredeyse, yalanı silah gibi kullandıkları sosyal medya üzerinden veriyorlar. Yalnız bugünü değil, geleceği de ilgilendirdiği için konuşmamı bu konuya ayırdım. İstanbul Üniversitesi’nin duvarları arasında kalmasın diye burada da bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hatırlayacaksınız, bu sene çıkan orman yangınları sırasında benim “sosyal medya kundakçıları” dediğim gruplarla ilgili bir rakam paylaşmıştım.

Emniyet Siber Suçlar Mücadele Dairesi’nin tespitine göre, yangınlar sırasında sosyal medya üzerinde sistemli bir şekilde dezenformatif, manipülatif ve propaganda amaçlı hashtag ve paylaşımların yüzde 32’sinin FETÖ, yüzde 23’ünün marjinal sol, yüzde 18’inin PKK, yüzde 12’sinin DHKP-C ve yüzde 15’inin de genel kullanıcılar tarafından paylaşıldığını yazmıştım.

FETÖ’CÜLER ATATÜRKÇÜ KİMLİĞİNE BÜRÜNÜYOR

Yazının Devamını Oku

Avrupa basınının DEAŞ sessizliği

10 Eylül 2021
Gün geçmiyor ki “Medeni Batı”nın “Doğu”da işlediği bir insanlık suçu ortaya çıkmasın!

Irak’ta işkence, tecavüz ve infazlar, Suriye’de işgal ve teröre destek, Afganistan’da salkım, fosfor bombaları ve sivil katliamları...

Televizyon haberlerindeki anonslar gibi oldu biliyorum ama Avrupa ve Amerika’nın Ortadoğu’da işlediği insanlık suçlarına dikkat çekmek için bu cümle ile giriş yapmak istedim.

Kendine “medeni” diyen Avrupa ve Amerika’nın işlediği suçlar kadar, Ortadoğu’da bu suçlardan zarar görenlerin elinden bir şey gelmeden olup biteni seyretmesi artık olağan hale geldi.

Buna bir de ifade özgürlüğü hakkında atıp tutan Avrupa basınının düştüğü hal eklendi. Gerçi bizler Batı basınının, yalan haberlerle emperyalist ülkelerin işgali öncesi gerekçeler ürettiğini biliyoruz. Ama Fransa’da ortaya çıkan skandala karşı sessizlik tam bir ikiyüzlülük.

Anadolu Ajansı, dikkatli ve titiz bir araştırmayla Fransız Lafarge çimento şirketinin 2014 yılında terör örgütü DEAŞ’a finansman sağladığına ve bunu yaparken de Fransız istihbaratının tüm olup bitenlerden haberdar olduğuna dair belgelere ulaştı.

Dünya kamuoyu, 2016 yılında, Fransız çimento şirketi Lafarge’ın Suriye’deki iç savaş sırasında haraç vererek terör örgütü DEAŞ’ı finanse ettiğine dair haberleri okumuştu.

Şirketin ayrıca DEAŞ’a ödemeler yaparken örgütten malzeme ve akaryakıt temin ettiği de biliniyordu.

Yazının Devamını Oku

Ayasofya’ya ayak basmayan ‘Fatih’ olur mu?

8 Eylül 2021
Birini övmek için benzetme yaparken dozu kaçırırsanız ona en büyük kötülüğü yaparsınız. Övgüde de, yergide de “mübalağanın” fazlası zararlıdır. Hele, bu kişi siyasetçi olursa.

Hele de benzetilen kişi Fatih Sultan Mehmet, övülmek için ismi yan yana getirilen kişi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu olunca.

Sebebine geleceğim...

Konumuz İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in benzetmeleri. Bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı İsrail’in eski Başbakanı Netanyahu’ya benzetmesiyle tepki toplayan Akşener bu kez de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu “Fatih Sultan Mehmet” ile eş tuttu. Bir hafta geçmesine rağmen tartışması da bitmedi.

FATİH-BİZANS BENZETMESİ

30 Ağustos Zafer Bayramı kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Yenikapı’daki kutlamalarına Ekrem İmamoğlu ile birlikte sahneye çıktığında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nu, bir çağı açıp birini kapatan, 1453’te İstanbul’u fetheden Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’e şu sözlerle benzetti. “Fatih Sultan Mehmet aynı senin gibi dedi ki: ‘Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul’u alırım.’ Bizans’a rağmen, Avrupa’ya rağmen, Haçlılara rağmen ‘Ya İstanbul’u alırım ya İstanbul beni alır.’ İki kararlı lider ve İstanbul alındı. İstikbalimiz dedi, ikinci istikbal fethidir” dedi.

Elbette, Akşener’in bu benzetmesinde derin siyasi anlamlar var.

Hele ki sahneye, onu İBB Başkan adayı olarak belirleyen

Yazının Devamını Oku

Türkiye, 130 büyükelçiye Amerika-terörist PKK/YPG/SDG ilişkisi raporu gönderdi

6 Eylül 2021
Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası, ABD medyasında, Suriye’deki askerlerini de çekeceği iddiaları gündeme geldi.

Hatta ABD Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına yakınlığı ile bilinen Foreign Policy dergisinde, “Ortadoğu Amerika’nın Suriye’den çıkışına hazırlanıyor” başlıklı yazıda, böyle bir karar karşısında Arap ülkelerinin Esad rejimi ile ilişkilerini onarma yarışına girdiği aktarıldı.

Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın değişen derecelerde ve farklı hedefler peşinde olsalar da Suriye hükümetiyle ilişkilerini derinleştirdiği belirtildi. Önceki ABD Başkanı Trump’a atıf yapılarak, “ABD Başkanı Joe Biden’ın benzer bir ‘görev tamamlandı’ beyanına dayanan Afganistan politikası göz önüne alındığında, muhtemelen Washington’ın Suriye’den çıkışına hazırlanacaklar. Ne de olsa ABD yönetiminde Suriye’nin hayati bir ABD çıkarı olduğunu alenen savunan birini bulmak zor” denildi.

Böyle bir durumdan en fazla etkilenecek olan ise 2014’tan beri ABD’nin desteklediği terör örgütü PKK/YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu SDG.

Elbette diğer bir sonucu terör örgütü PKK/YPG/SDG’ye karşı mücadele veren Türkiye’nin elinin güçlenmesi olacak.

UZUN SÜRMEYECEK

Yazının Devamını Oku

PKK/HDP, ‘Sarı ceset torbası’ layık görüyor - Anneler evlatları damatlık giysin istiyor

3 Eylül 2021
Diyarbakır Anneleri tam iki yıl önce eyleme başladı ve 32 evlat, ailesine kavuştu ama birileri hâlâ bunu görmüyor. Bazıları damatlık giyip aile bile kurdular. Acılı anneleri desteklemeyen sözde aydınlar, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar; 32 evlat sarı ceset torbası ile gelse daha mutlu mu olurdunuz?

EVLENMEK üzere son hazırlıklarını yapan oğlu Mehmet Akar’ın düğüne üç gün kala HDP Diyarbakır İl Başkanlığı aracılığıyla terör örgütü PKK’ya gönderileceğini öğrenen Hacire Akar, oturma eylemi başlattığı 22 Ağustos 2019 günü, parti binası önünde TRT Kürdi kanalına Kürtçe şunları söylüyordu:

“İnsan hakları nerede? Buraya gelsinler. Eğer insan hakları olsaydı, düğününe 3 gün kalan parmağında yüzük olan oğluma böyle yapılmazdı. Neden insan hakları savunucuları burada değil? Neden hesap sormuyorlar? Bu menfaatperestlerden neden hesap sormuyorlar? Bunların hepsi menfaatlerinin peşinde koşanlar. Gelip buraya doluşmuşlar, gencin birisinin işi düşse korkudan buraya gelemiyor. Onları içeri alacaklar, ilaçlarla haplarla beyinlerini uyuşturacaklar, onları büyüleyip dağa gönderecekler.

Eğer gelmezse yakacağım bu binayı, ne cezam varsa çekeceğim.

HDP katliam yeridir, zalimlerin mekânıdır, baskının merkezidir.

Bir evden üç insanı almak nerede görülmüş? 3 insanı bir evden alıp parçalayıp atmak nedir?

Aynı bu oğlum gibi aldılar, kaybettiler sonra haber saldılar, ‘Haydi gel cenazeni al’ dediler. Cenazeyi bile görmedim. Haklı mıyım, haksız mıyım, siz söyleyin. Ciğerim yanıyor, akşam oldu herkes evine gitti, neden ben buradayım. Neden yanımda kimse yok? Hepimiz anneyiz, hepimizin ciğeri yanıyor diyorlar. Hepsi yalan, eğer hepimiz anneysek neden benim yanımda bir anne yok? Demek ki bu işte bir sahtekârlık var. Onların çocukları sabah işine gücüne gidiyor, neden ben buradayım ve oğlum neden yanımda değil. Oğlum neden gitsin masum insanları katletsin? Neden gitsin, sebep ne olabilir ki?

Kim bana saldırdı, kim evimi talan etti, kim onları kaçırdı?

Yazının Devamını Oku