Nedim Şener

PKK’yı aklamaya çalışanları utandıracak kanlı bilanço

16 Kasım 2022
İstanbul’un göbeğinde İstiklal Caddesi’nde sivillere yönelik bombalı saldırının arkasında PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD/YPG’nin çıkması üzerine akıl almaz yorumlar yapıldı.

Vicdanı olmayan ve aklı siyasi nefretle körleşmiş olanlar bir anda PKK terör örgütünün yalanlamasına sarılıp 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasını hatırlatarak, neredeyse oylarını artırmak için saldırıyı hükümetin yaptığını iddia edecek noktaya geldiler.

 PKK SÖZCÜSÜ HDP’NİN YALANI

PKK/PYD/YPG’li terörist Ahlam Albashır’ın itirafını ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, “PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye Kobani’deki merkezinden İstanbul’da eylem talimatı alarak 13.11.2022 Pazar günü saat 16:20 sıralarında bombalı eylemi gerçekleştirdiğini ve kaçtığını beyan etmiştir” açıklamasını göz ardı eden HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, “Türkiye toplumuna korku salarak siyaseti dizayn etme çabalarına yabancı değiliz” diyerek sözcüsü olduğu PKK terör örgütünü aklamaya girişti.

NEFRETİN KÖR ETTİKLERİ

PKK ve FETÖ terör örgütü elemanlarının sosyal medya üzerinden yaratmaya çalıştığı dezenformasyon ve algı operasyonları bir yana, Türkiye’deki bazı gazeteciler ve siyasetçilerin yorumları ve yayınladıkları mesajlar da nasıl bir körlük içinde olduklarını gösterdi.

PKK’nın bu yalanına yalnızca yurtiçindeki nefret abideleri değil yabancı gazeteciler de ortak oldu.

7 Haziran-1 Kasım arasını hatırlatanlar, PKK’nın kurulduğu günden beri sivillere yönelik eylemleri üstlenmediğini hatırlamadıkları gibi, ilk saldırılarına başladığı 1984’ten bu tarafa sebep olduğu can kayıplarını da unutmuş görünüyorlar.

PKK TERÖRÜNÜN

Yazının Devamını Oku

6’lı masayı kuşatan FETÖ’nün KHK taktiği

14 Kasım 2022
2023 yılındaki seçime doğru tartışılacak konular arasında, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Kanun Hükmünde Kararname ile kamudan ihraç edilenler olacak gibi görünüyor. FETÖ’cülerin, planlı ve organize biçimde 6’lı masayı oluşturan partilerin etrafını çevirdiği, seçimi kazanmak için kendilerinin desteğine muhtaç oldukları mesajını vererek siyasi baskı oluşturduğu görünüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla CHP’den Sezgin Tanrıkulu, Cihangir İslam, Gülizar Biçer Karaca, Yüksel Taşkın ve HDP’den Ömer Faruk Gergerlioğlu, Deva Partisi’den Ali Babacan, Mustafa Yeneroğlu da onlara destekte başı çekiyor.

FETÖ’CÜ KHK’LILARIN HDP TAKTİĞİ

FETÖ’cülerin başını çektiği KHK’lılara yönelik organizasyonlar 70’e yakın ilde örgütlenirken, asıl amaçlarının, OHAL Komisyonu’nun da mağduriyetini tespit ettiklerinin değil, KHK ile ihraç edilenlerinin tamamının kamuya geri döndürülmesi olduğunu söylüyorlar.

Bunun için de HDP gibi taktik izleyerek, 6’lı masaya “Bize muhtaçsınız” mesajı ile oy baskısı yapıyorlar.

İŞTE KHK’LI BİLANÇOSU

Konuyu baştan anlatayım; 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrası ilan edilen ve iki yıl boyunca 7 kez uzatılan Olağanüstü Hâl (OHAL) kapsamında; 21 Temmuz 2016 ile 18 Temmuz 2018 arasında toplam 31 adet KHK çıkarıldı. Yayımlanan KHK’lar ile 125 bin 678 kişi kamu görevinden çıkarıldı. 3 bin 757 şahıs yine çıkartılan KHK’lar kapsamında görevlerine iade edildi.

OHAL Komisyonu’na yapılan itirazlar sonrası da 17 bin 265 şahıs ile ilgili göreve iade kararı verildi. Böylece toplam 21 bin 22 kişi hakkında görevlerine iade kararı verilmiş oldu.

FETÖ’CÜLER ÇÖZÜMÜ 

Yazının Devamını Oku

FETÖ’nün ‘Gaye-i hayali’ çökerken...

11 Kasım 2022
Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen, 7 Kasım günü örgütün yayın organından, ihanet dolu amaçlarını gerçekleştiremeyeceklerini açıkladı. FETÖ elebaşı içinde bulunduğu hayal kırıklığı ile yaşananların unutulması konusunda, “Gaye-i hayal ve arzulanan nisyan” adlı video yayınladı. Terör örgütü elebaşının sağlık sorunlarının ciddiyetini koruduğu ve son gelişmelerden dolayı moralinin de bozuk olduğu görülüyor. Açıkça, örgütün şu anda da nihai hedeflerini gerçekleştirecek güçte olmadığını, “Gaye-i hayali gerçekleştirecek güçte değiliz” diyerek itiraf ederken örgüt üyelerine sahte moral aşılamaya çalışıyor.

GAZİ TURGUT ASLAN OPERASYONU

FETÖ elebaşını ve örgütü bu derece “ümitsizliğe” iten gelişme, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları’nın koordinesinde 18 Ekim 2022 günü, 59 il merkezli olarak gerçekleştirilen “Gazi Turgut Aslan Operasyonu” oldu.

Bir gün içinde güncel yapılanması üyesi 704 FETÖ mensubundan 18’i aktif kamu görevlisi olmak üzere 677’si gözaltına alındı. 222 mahrem kurye tutuklandı, 368’i hakkında adli kontrol kararı alındı. 86 kişi Emniyet ve savcılıktan serbest kaldı. 45 mahrem kurye de ‘etkin pişmanlık’tan yararlanarak itirafçı oldu. Operasyonda örgüt yönetiminin yolladığı 26 milyon TL’ye de el konuldu.

FETÖ’nün mahrem/kurye operasyonu sonucunda; örgütün yeniden yapılanma faaliyetlerini hızlandırdığı, mahrem yapılanmaların tekrar organize edildiği, cezaevinden çıkan FETÖ üyelerinin güncel yapılanmada aktif rol aldıkları, öğrenci yapılanmasının faaliyete geçirilerek kamuya sızma girişimlerine devam edildiği tespit edildi.

Bunun için, 2016’ya kadar yurtdışına çıkardığı paraların bir kısmını, örgütten kopuşları önlemek için tersine akışla yurtiçinde aktardığı belirlendi.

FETÖ’CÜLERİ ŞOK EDEN OPERASYON

Operasyonda, yeni güncel yapılanma, mahrem yapılanma, finansal yapılanma ile kuryelerin çalışma biçimlerinin de deşifre edilmesi FETÖ elebaşı dahil örgütün yurtdışındaki üyeleri arasında moral bozukluğuna yol açtı. Asıl etkisini ise yurtiçindeki FETÖ üyeleri arasında yarattı. Emniyet’in 8 ay hiçbir sızıntı olmadan sessizce yürüttüğü operasyonu önceden haber alamamış olmaları ve bir gün içinde 59 ilde 704 kişiye operasyon yapılmış olması tam bir şok etkisi yarattı.

Yazının Devamını Oku

PKK’nın HDP’ye çizdiği ‘perspektif’ sürüyor

9 Kasım 2022
Terör örgütü PKK’nın siyasi sözcüsü HDP, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin anayasa değişikliği hakkında bilgi vermek için yaptığı ziyaretten dört gün sonra yani 6 Kasım’da, Silopi’de ve Taksim’de, terör örgütü PKK’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne attığı “kimyasal iftira” için sokaklara çıktı.

HDP işte tam da budur; üzerine yemin ettikleri Anayasa’ya aykırı davranan, PKK terör örgütünün sözcüsü ve siyasi payandasıdır. Bırakın işbirliğini, HDP ile görüşmenin bile siyaseten nasıl zarar verdiği yapılan tartışmayla ortaya çıktı.

Gerek Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri gerek MHP Lideri Devlet Bahçeli, ziyaretin anayasa değişikliği ile sınırlı “olağan, doğru” görüşme olduğunu söyleseler de HDP’nin bunu PKK’nın kendisi için çizdiği siyasi perspektif ve stratejiye uygun kullanacağı açık.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı vurgusu, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin HDP’yi ziyaretinin yeni bir “açılım” anlamına gelmediğini gösteriyor.

MHP’liler açık biçimde, Cumhur İttifakı’nın ayakta durmasının da buna bağlı olduğunu söylüyor. Her iki taraf da bunu biliyor.

İKTİDARA ‘FAŞİST’, MUHALEFETE ‘YETERSİZ’

Hakkında somut delillerle kapatma davası bulunan, pazar günü bile PKK’nın TSK’ya attığı iftiranın propagandası için sokağa çıkan HDP, TBMM’de Adalet ve Kalkınma Partisi heyetiyle çekilen ve basına yansıyan fotoğrafı siyasi strateji için etkili biçimde kullanmaya kararlı görünüyor. Ziyaret ve çekilen fotoğraf da buna imkân verdi.

Nitekim dün, “Faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş” diye tanımladığı Cumhur İttifakı’nın beklentilerini karşılamayacağını bilen HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, görüşme üzerinden asıl mesajını da muhalefete verdi; “...Baktığımızda tablo çok aydınlık görünmüyor. Kalıcı çözümler üretmekte gerekli iradeyi ortaya koymayan bir muhalefet blokuyla karşı karşıyayız... İktidarın neler yaptığını, yapmak istediğini her vesile ile anlatıyoruz. Ortada faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş, sömürüyü ekonominin temeline oturtmuş, kutuplaşmayı ilke edinmiş bir anlayış var.”

PKK/HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçimine doğru giderken izlediği siyasi strateji ve perspektifinin ne olduğunu bu köşede birkaç kez yazmıştım.

Yazının Devamını Oku

PKK/HDP ile her türlü ilişki insanlık suçudur

7 Kasım 2022
Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri, terör örgütü PKK kaynaklı olarak uluslararası bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya. Terör örgütü PKK’ya ait internet sitelerinde, 17 Ekim’de yayınlanan yeni bir bilançoya göre “Son altı ayda en az 2 bin 476 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullanıldığı” yalanı paylaşıldı.

Hemen ardından PKK’nın siyasi kolu HDP devreye girdi ve TBMM’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın cevaplaması isteğiyle konuyla ilgili soru önergesi verdi.

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı da PKK’nın yayın organına bağlanarak kimyasal silah kullanıldığı iftirasına ortak oldu. Sözlerinden dolayı da tutuklandı.

PKK sözcüsü Selahattin Demirtaş da hapishaneden avukatları aracılığıyla, konunun araştırılmasını ve TBMM’deki muhalefetin buna sessiz kalmaması gerektiği mesajını paylaştı. Daha da ileri giderek, buna sessiz kalınmasının suça ortak olmak anlamına geldiğini yazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu iftiraları atanlar için şu ifadeleri kullandı: “Silahlı Kuvvetlerimizin bugüne kadar kimyasal silah kullanmak gibi bir taksiratı yoktur. Attığı bütün adımları uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu çerçevede atmıştır ve bu çerçevede atmaya da devam edecektir. Bu, bunların namussuzluklarındandır, ahlaksızlıklarındandır. Bunlar ilk defa da bu iftiraları atıyor değiller. Bunlar densizdir, bunlar ahlaksızdır. Ordumuza hep attıkları çamur budur. Çamur at, tutmazsa iz bırakır diye düşünüyorlar.”

TALİMAT PKK’DAN, EYLEM HDP’DEN

PKK’nın ürettiği yalanı Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ne taşımaya çalışanlar da var.

Kimyasal yalanın ortaya atılmasından sonra terör örgütü PKK’nın elebaşlarından

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu’ndan yeni ‘Midnight Express’ senaryosu

4 Kasım 2022
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gençlerin uyuşturucu kullanımıyla ilgili video paylaşımında akıl almaz iddialarda bulundu.

“Gencecik çocuklarımız uyuşturucu ağına düşüyor. Ailelerimiz çaresiz” derken, şu sözleriyle de uyuşturucudan elde edilen kara para ile Türkiye’nin cari açığının finanse edildiğini iddia etti: “Mevzu daha büyük bir yerde. Her şey bu iktidarın ekonomiyi bitirmesi ile başladı. O kadar müsrifçe harcadılar ki iktidarda kalmak için çok kirli bir oyuna girdiler. Her türlü kara paranın ülkeye girmesine göz yumdular. ‘Nereden getirirsen getir, kaynağını sormayacağım’ dediler. Milyar dolarları yani uyuşturucu paralarını cari açık için kullandılar. Uyuşturucu baronlarının parasına göz yumarsan sahipleri de Türkiye’ye gelir.”

FETÖ’NÜN ÜRETTİĞİ İFTİRA

Fetullahçı Terör Örgütü elemanlarının 2014’ten beri söylediği yalanları bu kez ülkenin ana muhalefet partisinin liderinin ağzından dinlemiş olduk. Beni hiç mi hiç şaşırtmadı. Çünkü 31 Mayıs 2021 tarihinde bu köşede, “Türkiye’yi narko-devlet ilan edecekler” diye yazmıştım.

FETÖ-ABD-KILIÇDAROĞLU

Nitekim 2022 yılının mart ayında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı ‘Uluslararası Narkotik Kontrolü Strateji Raporu’nda Türkiye benzer bir bakış açısıyla hedef alınmıştı. “Uyuşturucu ve Kimyasal Kontrolü” ile “Para Aklama” başlıkları altında iki cilt olarak yayımlanan raporda, Türkiye, yeterli önlem almamakla eleştirilirken “Asya ile Avrupa’nın birleştiği noktada bulunması ve yasadışı finansı ele almak konusunda yeterli kontrol yapmaması nedeniyle Türkiye, yasadışı uyuşturucu kaçakçılığının önemli bir transit ülkesi” olarak tanımlandı.

FETÖ mensuplarının yıllardır attıkları iftiralar, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın raporu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri birbirini tamamlıyor.

AMERİKAN YAPIMI SENARYO

Yazının Devamını Oku

Türkiye’ye karşı kurulan kimyasal tezgâh

2 Kasım 2022
Türkiye, ABD ve Avrupa ülkelerinin destekleyip koruduğu ve silah verip finanse ettiği PKK terör örgütünü Irak ve Suriye’de de köşeye sıkıştırdıkça, uluslararası hale getirilen “kimyasal silah” iftira operasyonu ile karşı karşıya kaldı.

Korkarım bu tür iftiralar hem derinleşecek hem de çeşitlenecek gibi görünüyor.

HDP ve Selahattin Demirtaş gibi PKK sözcülerinin rolünü anlatmaya gerek yok ama bunun için siyasetçi, akademisyen, dernek, vakıf ve gazeteci gibi yurtiçindeki etki ajanlarını bol bol kullanacaklar.

Maalesef bu kez de onurlu Türk hekimlerinin adını kullanan bir meslek örgütünün adı bu kirli kampanyaya katıldı. TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı daha önce olduğu gibi PKK’nın başlattığı bu kirli operasyonda da piyon oldu. Nasıl olduğunu Fincancı’nın 26 Ekim’de Ankara Emniyet’inde, 27 Ekim’de Ankara Savcılığı’nda alınan ifadeleri ile anlatayım:

17 EKİM 2022

Şebnem Korur Fincancı, Rosa Luxemburg isimli insan hakları alanında faaliyet yürüten vakfın cezaevi ve sağlık üzerine düzenlemiş olduğu panele konuşmacı olarak katılmak üzere 17 Ekim 2022 günü Almanya’ya gittiğini söylüyor.

18 EKİM 2022

İfadesine göre Fincancı, 18 Ekim 2022 günü, dünyanın her yerinden üyesi bulunan IPPNW (Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler) isimli gruptan arkadaşları ile Almanya’da bir araya geldiğinde, bu grubun Irak’ın kuzeyinde kimyasal iddiaları ile ilgili araştırma yapmak üzere bölgeye gittiklerini ve konuya ilişkin olarak IPPNW tarafından bir rapor hazırlandığını öğreniyor. Nerenin vatandaşı olduğunu bilmediği ve o ortamda tanıştığı bir meslektaşı bir video gösteriyor. Fincancı, PKK’nın kanalı Medya Haber’e bağlanmadan önce video hakkında böyle bilgisi oluyor. Kendisine gösterilen görüntülerin IPPNW’nun hazırlamış olduğu raporda da yer alan görüntüler olduğunu ve Irak’ın kuzeyinde çekildiğini öğreniyor.

19 EKİM 2022

Yazının Devamını Oku

‘Fikri mülkiyeti’ emperyalistlerin elinde olanlar TOGG’u anlamaz

31 Ekim 2022
Türk milleti, her 29 Ekim’deki gibi, Cumhuriyet’in ilanının 38’inci yıldönümü olan 1961’deki bayramı da büyük bir coşku ve gururla kutlamıştı.

Ama 29 Ekim 1961’deki bayramın bir başka özelliği vardı; Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla, Türk mühendisleri tarafından üç ay gibi kısa bir sürede tasarlanıp üretilen ilk yerli otomobil olan “Devrim” Türkiye’ye tanıtılacaktı.

‘PAŞAM BENZİN BİTTİ’

O gün TBMM’nin önüne iki “Devrim” otomobili getirildi. Cumhurbaşkanı Gürsel, mühendislerden Rıfat Serdaroğlu’nun kullandığı otomobile bindi. Ama otomobil 100 metre sonra aniden durdu. Gürsel, “Ne oldu?” diye sorduğunda, “Paşam benzin bitti” diyebildi.

Gürsel, diğer “Devrim” otomobiline binip Anıtkabir’e gitti. Devrim, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankara Hipodrom’da geçit törenine de katıldı. Devrim sonrasında da yollarda aylarca deneme sürüşleri yaptı. Aracı gören vatandaşlardan alkışlayanlar olduğu gibi ilk yerli otomobilin önünü kesip, sarılıp ağlayanlar da vardı.

BİZE HEP UMUTSUZLUĞU AŞILADILAR

Ama “Devrim” kendimi bildim bileli bir başarı değil, hep bir aşağılama ve hayal kırıklığı olarak anıldı. Ülkesini sevenler için üzüntü, “Türkler otomobil yapamaz, yapsa da yürütemez” diyen devletin içindeki emperyalistlerle sinsice işbirliği yapanlar içinse sevinçti.

Aynı kafa, Cumhuriyet’in ilk yıllarında

Yazının Devamını Oku