NEYDİ o geçtiğimiz hafta. Hele o Sivasspor-Fenerbahçe maçı... Kendi evinde 10’da 10’u vuran lider, devrilir gider...
İlk kez olan bir şey değil. Futbola İngilizler "tuhaf oyun" derler. Kimin kimi vuracağı hiç belli olmaz. Fenerbahçe, ikinci yarının belki de en önemli maçına bütün ciddiyeti, etkili futbolu, 5 yıldızlık ekibiyle çıktı. Birbirinden çok güzel dört golle de oyunu bitirdi. Sarı lacivertli ekip, Doğu’nun saha ve doğa şartlarına göre tam takım hazırlanmış.
Norveç’ten getirilen kramponlardan, buz ısırmasını önleyecek kremlere kadar... Sivasspor maçı bir kabustu Fenerbahçe için, şenliğe döndü. Fener’in rakipleri sanırım, Sivasspor’dan bir iyilik beklemiş olmalılar. Ama Zico’nun takımı, kimseye pabuç bırakmadı. Hakeden kazandı.
Sivasspor, sadece 3 puan kaybetti. Su küçüğün, söz büyüğün derler. Az konuşup, çok çalışırlarsa, aldıkları bu dersin yararı olur.
Yaşamda en pahalı şey tecrübedir. Sivasspor herşeye rağmen iddiasını sürdürüyor. Fenerbahçe ise, zirveyi kolluyor. Kar, kış, kıyamet, fırtına falan, Üç Büyükler’e vız geldi. Tribünlerde, kar topu oyunu, sahada ise buzdan goller doğrusu alkışa değerdi.
Dört Büyükler diye tanımladığımız ekipler, içeride dışarıda gol üstüne gol yağdırdılar. Haftalardır, galibiyet yüzü görmeyen Trabzonspor bile, Rizespor’u 4’ledi. Herkes birbirinden kopya çekti. Fenerbahçe (4-1), Galatasaray (4-0), Trabzonspor (4-0). Taraftarının ise Beşiktaş’ta bir gol alacağı var. Ama takım "Sağlam" gidiyor.
Yerli malı Galatasaray
Şaşıracak oyunlardan biri de Galatasaray’ın yerli 11’iydi. Tek yabancı yoktu takımda... Takımın yabancıları, sömestredeydi. Ankaragücü, yabancılaştıkça kaybediyordu. O da kendi evinde vuruldu. O kadar transfer, yerli hoca... Başkent’in simgesi Ankaragücü, ağır aksak yürüyor...
Süper Lig’de ikinci yarı, ilkinden zorlu geçecek. Her maç, oynayanları hedefe biraz daha yaklaştırıyor ya da uzaklaştırıyor.
Şampiyon mu? Durun yahu... Bu soru için çok erken. 20. haftada, zirvenin fotoğrafı: Galatasaray (45), Fenerbahçe (44), Sivasspor (43), Beşiktaş (43). Talimdeki birerle kol gibi...
Balıkçıların deyişiyle, balık oltaya takılmadan övünme, kaçan balık büyük olur...