Paylaş
ABD Suriye iç savaşında 2014’teki Kobani çatışmalarından bu yana PKK’nın Suriye kolu PYD’nin milis gücü olan YPG ile IŞİD’e karşı işbirliği yapıyor ve bu da doğal olarak Türkiye’yi rahatsız ediyor.
Erdoğan daha önce ABD başkanları Barack Obama ve Donald Trump’a söylediği bu “rahatsızlığı” dün bir kez de Mattis’e söyledi.
Cumhurbaşkanı daha bir gün önce Ürdün dönüşü uçakta gazetecilere Amerikalıların dağıttığı askeri malzeme yükünün bin kamyonu bulduğunu söylemişti.
Dünkü görüşmede, Mattis’in Erdoğan’a IŞİD’e karşı savaşırken kullanılmak üzere dağıtılan bütün silahların yer ve seri numaralarının Türkiye’ye teslim edileceği sözünü de vermiş; böylelikle o silahların PKK eliyle Türkiye’ye karşı kullanılmamasını sağlayacakları sözünü de vermiş oluyor.
“İnandırıcı buldunuz mu?” diye sordum. Gelişmelere yakın ama ismini vermek istemeyen kaynağım “Siz NATO müttefikimizsiniz, YPG ile işimiz IŞİD bitene kadar dediler. PKK’ya karşı size daha çok yardım etmek istiyoruz deyip başka ne yapabileceklerini sordular” diye biraz daha açtı konuyu ve tekrar vurguladı: “Bekleyip göreceğiz.”
Yani, YPG konusunda ABD ile sorun devam ediyor, biraz hafiflemiş görünmekle birlikte devam ediyor.
Ancak kaynağıma göre, YPG dışında konuşulan (bölgesel güvenlik alanında) “hemen her konuda benzer” düşünülüyor.
Neler bu konular?
Ona gelmeden Mattis’in ziyaretinin zamanlamasını hatırlatalım kısaca. Mattis, Ankara ziyaretinden önce Bağdat’ta Irak hükümeti, Erbil’de de Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ile temaslarda bulundu. Bu temaslarda iki konu vardı. Birincisi KBY Başkanı Mesud Barzani’nin 25 Eylül olarak açıkladığı Irak2tan bağımsızlık referandumunun yapılmaması, diğeri de Tel Afer şehrinin IŞİD işgalinden kurtarılmasından sonra İran yanlısı Haşdi Şaabi milislerinin eline bırakılmaması. Dün de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu aynı gündemle Bağdat ve Erbil’deydi.
Bu arla plan bilgisiyle Türkiye ve ABD’nin “benzeri düşündüğü” bölgesel güvenlik konularını şöyle özetleyebiliriz:
- Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulmasına karşı olunacak. Kürt ve Nusayri bölgeleri gibi etnik, ya da dinsel kopuşlar desteklenmeyecek.
- Suriye’de Rakka IŞİD temizlendikten sonra PYD/YPG kontrolüne bırakılmayacak. Aynı şekilde Irak’ta Tel Afer (ve Musul) kent yönetimlerinde Haşdi Şaabi yer almayacak.
- ABD ile IŞİD’e karşı mücadelede işbirliği aynen devam edecek. Bu çerçevede İncirlik, Diyarbakır ve Batman hava üsleriyle NATO çerçevesinde tahsis edilmiş diğer askeri tesislerin kullanımına devam edilecek, Türkiye ABD öncülüğündeki IŞİD-karşıtı koalisyonun parçası olmayı sürdürecek.
- ABD ile Afganistan’daki Taliban, El Kaide ve diğer terör örgütlerine karşı ortak mücadele aynen devam edecek. Türk askeri birliği Afganistan’da kalacak. Dolayısıyla İncirlik üssünün Afganistan amaçlı kullanımı da devam edecek.
Kaynağıma göre, Türkiye ve İran arasında Genelkurmay Başkanının gelişiyle yaşanan yakınlaşma, PKK’ya karşı ortak operasyon düşüncesi ve Rusya ile s-400 hava savunma sistemi alımı konusu, Mattis’in Erdoğan’a ziyareti sırasında gündeme gelmemiş.
Bütün bunlardan çıkarabileceğimiz sonuçlar var: Türkiye ile ABD arasında son dönem giderek tırmanan gerilim, Mattis’in ziyaretiyle ortadan kalkmamış olsa dahi bir nebze azalmış durumda. En azından “Bekleyip göreceğiz” düzeyinde.
Tabii bu güvenlik konuları, YPG gerilimi için geçerli. Örneğin Fethullah Gülen ve gizli örgütlenmesinin ABD’deki varlığı, yasal işlem taleplerine cevap alınamaması, örneğin son zamanlarda haber konusu olmayan Reza Zarrab’ın durumu gibi sorunlar, Mattis’in dosyasında olmadığı için bir kenarda duruyor.
Biz de bekleyip görelim bakalım Erdoğan’a Amerikan sözünün tutulup tutulmayacağını.
Paylaş