ANAP'ın dün yapılan grup toplantısı salonunun önü tıklım tıklım. İçlerinden biri, grup toplantısına gelme gerekçesini şöyle açıklıyor:
‘‘Seçimin önü gözüktü, biz de kendimizi bir gösterelim dedik...’’
Toplantı bitiminde bir grup seçmen ANAP Genel Başkanvekili Erkan Mumcu'nun etrafını sarıyor.
Mumcu, uzun süre onlara bir şeyler anlatıyor ve sözünü şöyle tamamlıyor:
‘‘Başbakan'ın burada yaptığı sorumsuzluk örneğinin ta kendisidir...’’
Yanından geçerken duyduğumuz bu sözü üzerine göz göze geldiğimizde, ‘‘İstersen yazabilirsin’’ diyor.
KARTLARINI KAYBETTİ
Sohbete Meclis bahçesinde devam ediyoruz. Bu yılın sonuna kadar kısa ve orta vadeli vaatlerin tamamlanması gerektiğini anlatıyor.
Ardından, Genel Başkanvekili olduğu partisinin de ortağı bulunduğu koalisyonun tutumunu eleştiriyor.
Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) ve Kıbrıs konusunda hükümetin aldığı iki karara işaret ediyor.
AGSP'de Türkiye'nin NATO'daki veto hakkının kaybettiğini, Kıbrıs'ta da Rauf Denktaş'ın masaya oturmaya zorlandığını belirtip ekliyor:
‘‘İki konuda da AB ile bir pazarlık yapılıp, karşılığında bir şey alınmadı. İki önemli kartını, pazarlık yapmadan teslim etti. Şimdi ulusal program çerçevesinde yapması gerekenleri bir tarafa bırakmanın yolunu arıyor.’’
SORUMSUZ-TUTARSIZ
Bir süre öncesinde tartışılan demecinde de olduğu gibi Başbakan Bülent Ecevit'e ağır eleştirileri getiriyor:
‘‘Türkiye zamanın stratejik baskısı altında bulunurken, Başbakan ‘Biz işimize bakalım bunlar AB konusundaki kısa vadeli önceliklerimiz arasında yok' diyor. Bir hükümetin işi bürokrasinin rutin işlerini imzalamak değildir. Bakanlıklar kendi işlerini ekonomide olduğu gibi zaten siyasilere rağmen yürütüyor. Hükümetin işi ülke çıkarları için politika belirlemektir. Başbakan ise hükümet ortaklarının parti içi politik sorunlarından kaynaklanan birtakım tıkanıklardan yola çıkıp, hükümetin AB konusunda alacağı karardan uzaklaşıp, koalisyonun 2004'e kadar uzamasının hesabını yapıyor. Bu mu Başbakan'ın sorumluluğu? Nedir bu? Sorumlu davranmıyor.’’
Bu aşamada, ‘‘Başbakan'ı sorumsuzlukla suçluyorsunuz’’ hatırlatmasında bulunuyoruz, ‘‘Yorumu sana bırakıyorum’’ deyip devam ediyor:
‘‘Ulusal çıkarı bir yana bırakıp, siyasi çıkarı düşünüyor. Bunları koalisyonda sanki istikrarsızlık unsuruymuş gibi görüp üstünü örtüyor. Bu tutarsızlıktır.’’
AB konusunda hemen referanduma gidilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
KILINÇ PAŞA HAKLI
Mumcu, MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç’ın tartışma yaratan sözlerine de destek veriyor.
‘‘Kılınç Paşa'nın sözleri doğru. Türkiye komşularıyla ticari ilişkisi en düşük ülke. Almanya Türkiye'nin komşularıyla ilişkisini geliştirirken, Türkiye komşularına arkasını dönemez. Türkiye'nin AB'ye girmesinde jeopolitik ağırlığının büyük payı olacak. Bunu anlamayanlar Tuncer Kılınç Paşa'nın sözlerini algılamaktan öte olanlardır. Kılınç Paşa'nın da söylediği gibi, ya o ya o değil; hem o hem o...’’
Sohbetin sonunda, ‘‘Başbakan'ı eleştirirken, hükümetin devamı için gösterdiği çabayı da hesaba kattınız mı?’’ diye sorumuza şöyle yanıt veriyor:
‘‘Bir çözüm bulunamıyorsa, referanduma gidilir. Bu iç politikaya malzeme olamayacak, hükümetin ömrü ile ölçülemeyecek kadar önemlidir.’’
Mumcu, koalisyonda sıkıntı yaratan bir önceki demecinde de olduğu gibi aynı noktada duruyor.