BAŞBAKANLIK'ta son günlerde 2 Ocak sendromu yaşanıyor.
Bu tarihte, devlet bakanları, üst düzey bürokratlar, eğer önlemini almamışlarsa, kendilerini taşıyacak şoför, çay getirecek odacı, telefona bakacak sekreter, yemek yapacak aşçı bulamayacak.
Başbakanlık'ta yemek çıkmayacak, makam katı da dahil, devlet bakanlarının bulunduğu bölümde lojistik destek sona erecek.
Bunun nedeni, KİT kadrosunda bulunup, başka kurumlarda ‘‘geçici görevlendirme’’ ile çalışan şoför, çaycı, hostes, sekreter ve danışmanların yılbaşına kadar kendi kurumlarına gönderilmelerine ilişkin karar...
Bu karar, geçen ekim ayında Bakanlar Kurulu'nca alındı.
Karara göre, Başbakanlığın yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, DPT ve AB Genel Sekreterliği gibi birimlerde çalışan geçici KİT personeli, kendi kurumlarına gönderilecek.
Sadece Başbakanlık'ta görevli 400 personel, 1 Ocak tarihi itibarıyla kurumlarındaki görevlerine dönecek.
İşin ilginç tarafı, Başbakanlık'tan gidecek bu personelden 320'sinin şoför olması...
Dolayısıyla özellikle devlet bakanları, önlemini almamışsa muhtemelen şoförsüz kalacaklar.
Kurumlarına dönecek personelin geri kalanlarının çoğunluğu ise aşçı, odacı ve sekreter.
Dolayısıyla 2 Ocak tarihinde Başbakanlık yemekhanesi çalışmayacak.
Başbakanlık'taki 2 Ocak sendromu, bir haftadır yoğun yaşanıyor.
Üst kademe de bu durumdan haberdar olmakla birlikte, ‘‘devletin işleri aksamaz’’ anlayışıyla yola devam ediyor.
BAŞBAKANLIK MI BAŞ ARPALIK MI?
Başbakanlık'ta bununla birlikte bir paradoks da yaşanıyor.
Her ne kadar küçük bir bina olarak görülse de Başbakanlık'ta tam 2 bin 922 kişi çalışıyor.
Bunların 1562'si kadrolu, 466'sı sözleşmeli, 894'ü geçici, 400'ü ise kurumlarına dönecek KİT personelinden oluşuyor.
Ancak iş Başbakanlık olarak isimlendirildiğinde ortaya inanılması güç bir rakam çıkıyor.
Başbakan'ın basın açıklamalarını, daktilosunu önüne çekip yazdığı bir sır değil.
Hatta liderler zirvesi ve Bakanlar Kurulu kararlarını bizzat yazdığı da bir gerçek.
Buna rağmen 17 devlet bakanlığını da kapsamı içine alan Başbakanlık'ta tamı tamına 155 basın ve halkla ilişkiler müşaviri bulunuyor.
Ayrıca 85 de başbakanlık müşaviri...
Konunun uzmanına, Başbakanlık'taki toplam oda sayısını sorduğumuzda şu ilginç yanıtı verdi:
‘‘Ek binaları da katsanız, her odada 30 kişinin çalışıyor olması gerekir ki, odalara bu kadar kişiyi ayakta sığdırmak olanaksız.’’
Başbakanlık'ta kadronun bu kadar şişkin hale gelmesindeki neden, her iktidar değişikliğinde bakanların görevden aldığı üst düzey yöneticiyi Başbakanlık'a müşavir olarak göndermesinden kaynaklanıyor.
Bu kişiler de işe gitmeden, ‘‘bankamatik memur’’ olarak bulundukları üst dereceden maaşlarını almaya devam ediyorlar.
Devletteki personel kargaşasını görmek için de en üst makam olan Başbakanlık'a bakmak yetiyor.
Bir yanda hizmetinde zorunluluk duyulan ve yollanmaya hazırlanan personel, diğer yanda varlığına bile bir gün rastlanmayan memurlar.
Başbakan'ın ‘‘personel rejimi’’ konusundaki ısrarının nedeni, bu paradoksa bakıldığında daha iyi anlaşılıyor.