Paylaş
Bunların bana göre en önemlilerinden biri de Samandağ Gastronomi projesi. Hafta başında projenin paydaşları ile İstanbul’da bir araya geldik. IWSA’da Mey/Diageo Genel Müdürü Bahar Uçanlar’ın ev sahipliğinde yapılan KEDV (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı) Başkanı Şengül Akçar, Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay’ın da katıldığı toplantıda projenin hikâyesi ve gelecek hedefleri paylaşıldı.
Hikâye, beş yıl önce Samandağ Kadın Kooperatifi, Gastronomi Köyü kurmak amacıyla Samandağ Belediyesi’den 25 yıllığına 20 dönüm arazi kiralamasıyla başlamış. Kadınların öncülüğünde bir turizm destinasyonu yaratmak, bölgede sürdürülebilir bir gelecek kurmak hayalleriyle yapımına başlanan proje bitmek üzereyken depremde yapılar neredeyse tümden yıkılmış.
Cumhuriyet tarihinin kadınları güçlendirmek için kurulan ilk kadın vakfı, üç yıl önce de dünyanın önde gelen yardım kuruluşlarından Oxfam’a üye olan KEDV, bölgedeki çalışmaları sırasında, ‘Gastronomi Köyü’nün depremde aldığı hasarları görünce projeyi tamamlamanın yollarını araştırmaya karar vermiş.
Bir yıl kadar önce de yolları kriz anında bölgeye destek veren Mey/Diageo ile kesişmiş. Ve ‘Gastronomi Köyü’nü yeniden ayağa kaldırma çalışmaları hızlanmış. İlk etapta restoranı, uygulamalı ve teorik eğitim alanları bitirilecek Gastronomi Köyü’nün kapılarının ekim ayı içinde açılması planlanıyor. Ardından da sıra konuk ağırlayacak, yöresel ürünlerin satılacağı bölümlere gelecekmiş.
Bahar Uçanlar’ın konuşmasında vurguladığı gibi depremler çok sayıda kişiyi, özellikle kadınları işsiz bıraktı. İnşaat süreci aşırı sıcaklar ve yağmurlar nedeniyle aksayınca bölgede hayatın bir an önce başlaması için amaçlarına uygun mekânlar bulmuşlar, ‘Gastronomi Köyü’nün açılmasını beklemeden eğitimlerine başlamışlar.
‘Yaşam Boyu Öğrenim’ programı kapsamında mayıs ve haziran dönemlerinde yaklaşık 100 kadına gastronomi ve turizm alanında eğitim verilmiş. Büyük bir bölümü de iş bulmuş. Eğitimlere sadece Samandağ’dan değil, bölgeden arzu eden tüm kadınlar katılabilecekmiş. Gelecek için planlanan ise verilen eğitimlerle beceri kazanan kadınların katılımıyla köyün kendi ayakları üzerinde durması.
Bölge kadınlarına ağırlama sektörüne yönelik sertifikalı eğitimlerin verileceği, kadın emeğinin destekleneceği, agro ve gastronomi turizminde kadın girişimcilerin sayısının artmasının hedeflendiği proje tam olarak hayata geçtiğinde, şefler ve eğitmenlerin yanı sıra kalıcı olarak 100’e yakın kişi görev yapacakmış.
Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay’ın söylediği gibi bu proje nehirleri, denizi, endemik bitkileri, tarım arazileri, tarihi ve çok kültürlü yapısı olmasına karşın bir turizm ve gastronomi destinasyonu olamayan Samandağ’ın makus talihini değiştirme potansiyeline sahip.
Hem projenin BM Sürdürülebilir Kalkınma amaçlarına uygun çok paydaşlı yapısı hem de kadınların çalışma azmine olan inancımla ben de buna gönülden inanıyorum...
ANTALYA’DA YENİ BİR RESTORAN: CHAYOTE
Antalya’da her şey dahil otellerinde de dışarıdan rezervasyonla gelenlere servis veren yeni restoranlar açılıyor. Bunlardan biri de son Antalya seyahatim sırasında keşfettiğim Nirvana Cosmapolitan Otel’in içinde yer alan Şef Tuncay Gülcü yönetimindeki Chayote.
Mütevazı kişiliğinden, ekibine verdiği önemden de etkilendiğim Tuncay Şef Ege ve Akdeniz ağırlıklı yemekler yaptığı restoranını önce Kaş’ta açmış. Bir yıl kadar önce de yeni yerine taşımış.
Yemeklerine gelince bakla cipsle sunduğu Finike portakallı Urla enginarından, kendi suyunda çektirilmiş, keçi peyniri ve kaju ezmesiyle sunduğu pancara; nektarin, avokado ezmesi ve soğan turşulu füme Akya’dan mantar suyunda pişmiş, Bergama tulumlu ev yapımı erişteye, karadutlu yabani pirinçli, bademli çıtır asma yaprağından üç buğday erişteli, biberli tereyağlı oğlak tandıra her bir tabak yaratıcı olduğu kadar lezzetiydi de. Kapanışı yaptığımız incir yaprağında bekletilmiş sütten pembe biberli sütlaç da öyle...
ATALIK BUĞDAY- EKŞİ MAYA
Nirvana Cosmopolitan’ın bir diğer lezzet noktası da Ayşe Bilsev Arsel tarafından hayata geçirilen ekşi maya ekmek ve atalık buğday projesi ‘Bread and Lore’.
Topraktan tabağa şeffaf üretim prensibiyle ekmek çeşitlerinde sadece atalık buğdaylardan üretilen unlar kullanıyor. Çeşitlerine göre ekmeklerini 16-48 saat süren soğuk fermentasyon yöntemiyle mayalandırıyorlar.
Camlar arkasında şeffaf üretim tesisleri de bağlı oldukları ‘iyi temiz adil felsefesini yansıtıyor. Gelecek kuşaklara fermantasyonun ve artisan ekmekçiliğin önemini anlatma ve aktarma hedefiyle Bread and Lore misyon üstlenmiş bir atölye gibi çalışıyor.
Buğday Çemberi adıyla bir de kolektif kurmuşlar. Gelecek yıl şubat ayında Türkiye’nin ilk ekşi maya çalıştayını yapmaya hazırlanıyorlar. Ekmekleri nasıl derseniz her biri muhteşemdi, kendimi oyuncakçı dükkanındaki çocuklar gibi mutlu hissettim...
HAYAT ENERJİSİ: CHI
Hayat enerjisi anlamına gelen, marka direktörlüğünü Özlem Dönmez’in üstlendiği yine otelin içinde bulunan Ch’i sağlıklı, çevre dostu ve vegan yemekler sunan bir buluşma noktası olarak tasarlanmış.
Atıksız mutfak felsefesi uygulanıyor ve israfı önlemek amacıyla, atılacak bitkiler ‘mini greenhouse’ larında kompost olarak kullanılıyor, sadece alkali su servisi yapılıyor. Menüde yüksek protein ve düşük karbonhidratlı biftek ikamesi ‘Seitan eşliğinde pırasalı kroket, pancarlı ekşi mayalı burger ekmeği ile bezelye proteinli köfte, mavi basmati pilavı, ‘Zen Poke Bowl’ gibi özel yemekler yer alıyor...
Paylaş