Paylaş
Türkiye Şarap sektörünün marka bilinirliği ve kapasitesi en yüksek markalarından, Pamukkale Şarapçılık AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Tokat’ın 7 ay önce aramızdan maalesef çok erken ayrılmasının ardından yerine ailenin üçüncü kuşağı, Selda Tokat geldi.
Yeğeni dördüncü kuşak Fevzi Tokat ise İcra Kurulu Başkanlığı yanı sıra Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi.
Bir kadının ilk kez en tepe noktaya gelerek yönetim kurulu başkanı olması sektör için olduğu kadar biz kadınlar için de önemli ve değerli.
25 yıldır aile şirketlerinde yönetici olarak görev yapan Selda Tokat’ın eğitimi, çalıştığı alandaki dört dörtlük yetkinliğinin yanı sıra, inanıyorum ki hayata bakışı ve farklı duruşuyla da sektöre yeni bir soluk getirecek.
Yasin Bey’in 1962 yılında ağabeyi Fevzi Tokat ile birlikte memleketleri Denizli’nin Güney kasabasında Güney’i Türkiye şarapçılığının merkezi yapma hayaliyle kurduğu, dünyaya açtığı, bağlarında ilk kez yerli Şiraz üzümü üretmek gibi ilklere imza attığı markayı, Selda Tokat da Yönetim Kurulu Başkanı olarak, çok sevip saydığı amcasının yolundan giderek daha da ileriye taşıyacak...
YENİ BİR ŞEF RESTORANI
İstanbul’un tarihi dokusunu ve geçmiş uygarlıklarını en iyi yansıtan turizmin cazibe merkezi Sultanahmet’in en büyük eksikliklerinden biri gastronomik durak diyebileceğimiz restoranlarının sayısının az olmasıydı. Ancak bu eksiklik son birkaç yıldır giderilmeye başlandı.
Değişimin öncülerinden biri kuyumculuk, otelcilik, yazılım, inşaat gibi birçok sektörde faaliyet gösteren birkaç yıl önce de Ayasofya ve Sultanahmet Camii’ne birkaç yüz metre mesafedeki Alemdar Ticarethane Sokak’ta beş yıldızlı üç otel açan Ante Holding oldu. Önce Sura Hagia Sophia’nın giriş katında Deraliye, Sura Design’ın giriş katında da Galeyan İstanbul adlı geleneksel mutfaklarımızdan örnekler sunan restoranları açtılar.
Kısa bir süre önce de Sura Concept Butik Otel’in içinde geleneksel mutfağımızı modern dokunuşlarla yorumlayan, başında şef Esra Nur Büyük’ün olduğu yeni restoran projeleri Nuz’u hayata geçirdiler. Cüneyt Asan’ın yanında yetişen Esra Şef’in mutfağında doğal olarak et çeşitleri başrolde.
Şefin özel ekmeğiyle sunulan Adana kebap burger, 45 gün dinlendirilmiş dana saç kavurma, masada cağ kebabı, dinlendirilmiş dana pirzola, kuzu kaburga yatağında kuru dolma gibi çeşitlerin her biri çok başarılı.
Baklava yufkasında Ezine peyniri, ata tohumuyla yetişen buğdayla yaptıkları ekmekleri, grissinileri ve sütlü tatlıları da muhteşem lezzette. Alemdar Ticarethane Sokak şimdiden Gastronomi Sokağı olarak anılmayı hak ediyor...
ORGANİK TARIM NEREYE GİDİYOR?
Konvensiyonel tarım yöntemlerinden vazgeçip toprağa dolayısıyla da insanlara zarar vermeyen, yaşamlarını sürdürülebilir kılan organik ya da rejeneratif tarım yapanları her zaman destekledim. Zor koşullarda var olmaya çalıştıklarını da biliyorum.
Hafta başında 15 yıl önce Urla’da Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait 2400 dönüm arazisi içinde 1440 dönümü zeytinlik olarak tahsis edilen araziyi kiralayan ve zaman içinde ‘Organik Hiç Zeytin Ormanı’ projesini hayata geçiren Duygu Özerson Elakdar, sosyal medya aracılığıyla ‘Organik Ürün Üretme ve İşleme Sertifikasını’ bu hasat dönemi sonu itibarıyla bırakacağını sosyal medya üzerinden duyurdu.
Duygu Hanım öncelikle Organik Tarım Devlet Desteği’nin yıllar içinde çok fazla azalmasına dikkat çekiyor. Organik üretime başladıkları 2016 yılında verilen 27 bin Euro’ya karşılık gelen 100 bin TL’lik destek 2024 yılında 402 Euro’ya karşılık gelen 14 bin 500 TL’ye düşmüş.
Vurguladığı ikinci nokta da çok önemli. 2020 yılında Urla İlçe Tarım Müdürlüğü’ne bağlı 198 Organik Tarım Sertifikalı üreticiden 2024 itibarıyla kimse kalmamış.
Tabii ki bu rakamlar üzücü ama Duygu Özarsan Elakdar keşke duygusal davranıp bu kararı almasa, dirense, sağlıklı olduğuna inanmadığı konvansiyonel tarıma dönmeseydi diye düşünmüyor değilim. Ama devletin de tarıma desteği daha çok önemsemesi, özellikle de rejenaratif ve organik tarımı daha fazla özendirmesi şart...
Paylaş