Paylaş
Artı değer katan birliktelik
“Nisan’da Adana’da-Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı” 12’nci yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamına dahil edilmişti.
Gitmeden önce aklımda soru işaretleri vardı ama gözlemlediğim kadarıyla kültür, sanat, eğlence ve gastronomik etkinliklerin bir araya getirilmesi çok isabetli bir karar olmuş. Bu birliktelik hem karnavala hem de festivale artı değer katmış.
Her birine yüzbinlerce kişinin katıldığı konserlere gidemedim ama Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında Kuruköprü Anıt Müze’de sergilenen, Refik Anadol’un iklim değişikliğini vurgulayan yapay gerçeklik simülasyonu “Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları” adlı eserini yüzlerce kişiyle omuz omuza izledim.
Ardından, Şoray Uzun’un Türkan Şoray’la yapacağı söyleşiyi izlemek için yola koyuldum ama Adana Müze Kompleksi’nin önündeki binlerce kişilik kuyruğu görünce öncelik Adanalılarda olmalı diyerek vazgeçtim.
Karnaval Komitesi Başkanı ve Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt’un açılış öncesi verilen resepsiyonda söylediği gibi; Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı, dostluk ve kardeşlik ortamını sağlamak adına çok önemli bir misyon üstleniyor. Türkiye Kültür Yolu Festivali ile iş birliği, bu açıdan da çok önemli...
Portakallı lezzetler yarışması
Kaç kez oldu hatırlamıyorum ama uzun yıllardır karnavalın çatısı altında düzenlenen ‘Portakallı Lezzetler Yarışması’nın jürisindeyim. Tam bir Adana gönüllüsü olan Tayyar Zaimoğlu bu bölüme çok emek veriyor. Kimi zaman profesyonel kimi zaman da amatör aşçıların, daha doğrusu ev kadınlarının katıldığı bölümün jürisinde oluyor görevim.
Bu kez de anne-kız ya da kayınvalide-gelinin birlikte katıldığı grubun değerlendirenleri arasındaydım. Yemekleri tadılırken her birinin heyecanı gözlerinden okunuyor. Ancak yemeklerini akşamdan evlerinde yapıp getirdikleri için özellikle tatlılar ve sıcak yemekler soğuyor, şeklini ve tadını kaybediyor.
Önümüzdeki yıl için önerim, ön elemeyle daha az kişi seçmek, yarışmacıların tümüne malzemeleri temin etmek ve hazırlıkların yarışmanın yapıldığı otelin mutfağında olması, yemekler pişirilirken de jürinin izlemesi.
Bu kez en beğendiğim ve kategorisinin birincisi, portakallı içli köfte oldu. Dileğim portakalın tatlıların yanı sıra tencere ve fırın yemeklerinde daha fazla kullanılması. Onbaşılar Kebap’ın ustalarının yarışma alanında ikram ettiği portakallı kebabın menüye girerek geleneğe dönüşmesi de bir diğer dileğim...
Beltur/Büyükada
Bir süre önce Beltur Genel Müdürü Cenk Akın ile Büyükada Beltur’a günü birlik tur yaptığımızda daha ayrılmadan bayram tatili sırasında bir akşam konaklamaya karar vermiş ve hemen yerimizi ayırtmıştım. Beltur’un Maden Mahallesi’nde, Aya Yogi Yolu üzerinde olan tesisi, Büyükada İskelesi’nden elektrikli minibüslerle 10 dakika mesafede.
Çoğu deniz manzaralı 58 odası var. Her biri abartıdan uzak, sade ve fonksiyonel döşenmiş. Tesisin hemen önünde özel plajı ve havuzu da mevcut. Tüm gün hizmet veren restoranı ve teras kafesi günü birlik gelenlere de servis veriyormuş. Akdeniz mutfağı olarak adlandırabileceğim menüde günün her saatine uygun atıştırmalıklar, yemekler de bulunuyor. Adalar ve İstanbul mutfaklarını yansıtan yemeklerse yakında menüye girecekmiş.
Geçtiğiniz yakaya bağlı 1-2 saat içinde varacağınız bu kaçış noktası gerçekten huzur veriyor. Ada vapurlarını kullanmak istemeyenler için deniz taksiler de var, eğer grup giderseniz makul bir fiyata geliyor.
Bir Karaburun klasiği: Hanımeli Balık
18 yıl kadar önce Göktürk’e geldiğimizde hemen hemen hiç restoran yok gibiydi. Karaburun’da denizin yanı başındaki mütevazi aile işletmesi Hanımeli Balık iyi, güvenilir taze balık istediğimizde gittiğimiz yerlerin ilk sırasında yer alırdı.
Yanılmıyorsam 2017 yılında ikinci kuşak Selçuk Birinci, Göktürk’te Hanımeli’nin lüks versiyonunu Quyyu Hanımeli Balık adıyla açtı. Quyyu kısa sürede sadece köyümüzün değil, kapısında lüks arabaların eksik olmadığı İstanbul’un en popüler balık restoranları arasına girdi. Fiyatları yüksekti Hanımeli’ne göre belki ama mezelerden deniz ürünlerine balıklardan tatlılarına kadar her şey çok lezzetli ve yaratıcıydı.
Fakat pandeminin patlak vermesi tüm düzeni bozdu. Selçuk bir dönem evlere servis verdi, kendi tekneleriyle tuttukları taze balıkları restoranın yan tarafında açtığı tezgâhta satmaya başladı. Ancak mülk sahibinin bu dönemdeki tavrı, pandemi sonrası da artışa gitmesi nedeniyle kapılarını kapatma kararı aldılar. Ve gerçek yuvasına, ailesiyle birlikte çalıştığı Hanımeli’ne döndü.
Bence koşullar gerektirse de bu karar, hem onun hem de biz müdavimleri için çok yerinde oldu. Bu kararı almasında etkisi oldu mu bilemem ama artık maddi koşulları elverse de kimse dışarıda yemek yemeye ederinden fazla para harcamak istemiyor. Uzun bir aradan sonra Hanımeli’ne ailece gittiğimizde güvenli eski bir dosta kavuştum gibi hissettim.
Lakerdadan domates salatasına, enginar kalbinden pazı kavurmaya, tava kalamardan ızgara karidese, Karadeniz tava mezgite ne istediysek muhteşemdi.
Paylaş