Paylaş
Yaşam yolculuğunda farklı yollardan geçerek de olsa aradıklarını zanaatla, sanatla iç içe bir yaşamda bulan, birbirini hiç tanımayan belki de hiç tanımayacak isimler bir araya geldi.
Ama aradaki bağlantıyı da aslında ben değil, saygı duyduğum hayran olduğum büyük edebiyatçı ‘Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında’ diyen Ahmet Hamdi Tanpınar sağladı...
SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ
Geçen hafta başında tavsiyeyle gittiğim saat tamircisi ‘Vakkithane: Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün kapısından girdiğim anda başladı hikâye. Sadece adı değildi ilginç olan, kaç tane tamircinin bir duvarı başta Tanpınar’ınkiler olmak üzere zaman içinde yolculuk yaptıran edebi kitaplara, romanlara ayrılmıştır ki?
Sahibi Ersin Eroğlu Batum’dan göç eden, dört kuşaktır saat tamirciliği yapan bir ailenin üyesiymiş. Ankara’da doğup büyümüş, 11 yaşında dedesinin ve babasının yanında çalışmaya başlamış.
Ersin Bey işine âşık tam bir zanaatkar. Kitap okumaktan yeme-içme kültürüne uzanan sohbetimizden geriye kalan huzuru ve mutluluğu yaptığı işte yakalamış birini tanımanın mutluluğuydu...
SURETİ VE ASLI
Perşembe sabahı Radisson Otel Grubu Bölge Pazarlama ve İletişim Müdürü Yeşim Doğukan farklı meslek gruplarından arkadaşlarını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi Ortaköy’de bir araya getirdi.
Sohbetimiz cinsiyet ve fırsat eşitliği, özgürlükler ve haklara yoğunlaşsa da Doğukan bizlere çok hoş bir sürpriz hazırlamıştı. Masalarda her birimizi fotoğraflarımızdan yararlanarak yapılan, en ince detayına dek bizleri yansıtan, buluşma gününü unutulmaz kılacak birer bez bebek bekliyordu.
Eski gazeteci ve televizyoncu Pelin Öker Tokkuzun nam-ı diğer Pelipello yıllar sonra sevdiği, onu mutlu eden bir işe kavuştuğunu anlatıyor, gözlerinin içi gülerek.
Sanırım, dikiş dikmeyi bilmezken her detayı büyük emek gerektiren, her biri biricik olan bez bebekler yapmayı öğrenmemin en büyük itici gücü çocukluğumda sahip olamadığım bebeklerdi, diyor. Kadınlar her ne yaparsa iyi yapıyor, buna can-ı gönülden inanıyorum...
ZAMANLA DOKUNANLAR
Geleneksel el sanatımız kilim dokumacılığını başka bir boyuta taşıyan Belkıs Balpınar da yaşamını sevdiği işle şekillendiren isimlerden. 40 yıldır ürettiği yapıtlardan bir seçki “Zamanla Dokunanlar” başlığı altında Anna Laudel İstanbul’da sergileniyor.
Güzel Sanatlar Akademisi Tekstil Bölümü’nü bitirdikten sonra Sümerbank’ta halı desen tasarımcısı olarak çalışma yaşamına başlayan, Türk İslam Eserleri Müzesinde küratörlük yapan, Vakıflar Halı ve Vakıflar Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzelerini kuran, 1986 yılından itibaren de kendi yarattığı tekniklerle kilim dokumaya başlayan Balpınar tam anlamıyla yaşamını kilimlere adamış bir isim.
20 yıla yakın bir süredir Bodrum’da yaşayan sanatçının her işi türünün tek örneği. Sadece yapmakla kalmamış Anadolu halıları ve kilimleri üzerine kitaplar da yazmış.
Geleneksel el sanatlarımızın çağdaş yorumunun ne olduğunu çok iyi anlatan “Zamanla Dokunanlar” retrospektif sergisi 27 Nisan’a dek görülebilir. Fırsat yaratın derim...
TAKI YAPMAYA ADANMIŞ BİR YAŞAM
İşini aşkla yapan insanlardan söz ederken, neredeyse 30 yılı aşkın süredir tanıdığım, takılarına olduğu kadar yaşam felsefesine de hayran olduğum Zeynep Erol’dan söz etmeden olmaz.
Eğitimini bitirdikten sonra bir süre Almanca öğretmenliği yapar ama sonra kendini en iyi ifade edeceğini düşündüğü takı yapmaya adar ve bu ince işçiliğin sırlarını Kapalıçarşı’da ustalarından öğrenir.
Zeynep’in tasarladığı takıların mutlaka bir teması olur. Gümüş, altın, yakut, cam, elmas, kristal ne kullanırsa kullansın her birinin mutlaka bir hikâyesi vardır. Kendi iç sesini dinlemek onun için çok önemlidir ve bu duygularını takılarına yansıtır. Onlar da hem kendini hem de taşıyanları mutlu eder.
Hep dillendirdiği gibi hayat yolculuğunda her şeyi aslında içten içe kendimize sorar, kararlarımızı kalbimizin onayıyla veririz ve genelde yanılmayız. İçimizdeki ses bazen bir dua, bazen bir koruma, bazen bir nazar takısı veya tılsımla bize eşlik eder...
Paylaş