Gaziantep’in ilkleri bitmez

Gaziantep’e sayısını unuttuğum kadar çok gittim, son 20 yıl içinde. Dünden bugüne geçirdiği dönüşümleri, içselleştirdikleri belediyecilik anlayışlarını, yerleşiklerinin kentlerine bağlılıklarını, mutfaklarını dünya sahnesine çıkarmadaki başarılarını gözlemleme şansım oldu.
Ancak bu son gidişimde en çok etkisinde kaldığım, daha önce de Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile birlikte ziyaret ettiğim, 2001 yılında Burç Ormanı içinde 1000 dönüm arazi içinde kurulan dünya sıralamasında dördüncü, Türkiye’nin en büyüğü olan Hayvanat Bahçesi’ndeki gelişmelerdi.
Bugün aralarında aslan, jaguar, kaplan, puma, leopar, ayı, vaşak, sırtlan, su aygırı, fil, zebra, kanguru, zürafa, lama, şempanze, puhu kuşu, fok, deve kuşu, geyik, pelikan, flamingo gibi 350’nin üzerinde tür, yaklaşık 7500 hayvan doğal ortamlarına uygun olarak tasarlanmış barınaklarda ve açık havada yaşamlarını sürdürüyor.

Bu kez turumuzu Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi Dairesi Başkanı, Veteriner Hekim Celal Özsöyler ile birlikte yaptık. Ardından da 15 yıl önce yaptıkları başıboş dolaşan 800 köpek ve 100 kediyle koruma altına aldıkları ‘barınağı’ dolaştık.
Duyarlılığına işini aşkla yapışına, bilgisine hayran olmamak mümkün değil.
Oradan da dört yıl önce de Tarım ve Orman Bakanlığı ve Milli Parklardan hibe alarak 17 kilometre mesafede inşa edilen ikinci barınağa geçtik.

Burası hastanesiyle, yoğun bakım ünitesiyle, ultrason gibi son teknoloji aletleriyle, mama yapım atölyesiyle tam bir bakım evi.
80 personeli, biri ambulans olmak üzere 11 araçları var.
Bakım tedavi kısırlaştırma sonrası rehabilitasyon için de orman alanından 70 dönüm yer tesis edilmiş. Burada sağlıklarını kazandırdıktan sonra sahiplendiriyorlar.

Şehirde de 252 besleme noktası var, mama ve su bırakılıyor. Belediye’nin 153 GiKOM ihbar hattına 9 ilçeden gelen hasta, yaralı, başıboş ya da saldırgan tüm ihbarlar değerlendirilip çözüm üretiliyor.
Dünyadaki hayvanat bahçelerini de dolaşan Celal Bey “Onlara şifa vermek beni mutlu ediyor” diyor
Kimi zaman gülüp kimi zaman ağlayarak ama tüm ekibe minnetle dolaştığım dört saate yakın süren turumuz sırasında insan, bu dünyanın tüm canlılara ait olduğunu, bir arada yaşayarak ancak mutluluğu ve huzurun yakalanacağını bir kez daha düşünmeden edemiyor.

Merkezi ve yerel yönetimlerin, hayvan haklarını ciddiye alanların Gaziantep örneğinden çıkaracağı çok ders var.
Benzeri uygulamaları başka ketlerde de görmüştüm ancak bu proje biraz daha farklı ve detaylı planlanarak hayata geçirilmiş.
Antep’e giderseniz programınıza alın derim...

NERELERE GİTMELİ?

İMAM ÇAĞDAŞ: 137 yıl önce açılan İmam Çağdaş kentle özdeşleşen mekanların başında geliyor. Fıstıklı, simit gibi kebap çeşitlerinin yanı sıra lahmacunu da mükemmel.

ORKİDE PASTANE&RESTORAN: 1885 yılında açılan bugün başında dördüncü kuşak Özgüler kardeşlerin olduğu Orkide iki konseptin de hakkını veriyor. Fıstıklı katmeri, pastaları, sabah kahvaltıları, pizzası kadar lebeniye çorbası, malhutalı köftesi gibi Antep mutfağını temsil eden yemekleri de çok başarılı.

HIŞVAHAN: Yaklaşık 500 yıllık Hışvahan’ın restore edilip otele dönüşmesinin ardından Mine Özmen tarafından açılan Develik Restoran kentin geleneksel mutfağını modern dokunuşlar ve sunumlarla harmanlıyor. Ali Nazik, karışık kuruluk dolma, pirinçli kıymalı puf semsek denenmeli.

MUTFAK SANATLARI MERKEZİ: Gaziantep Büyükşehir Belediye tarafından 2016 yılında Gaziantep Mutfak Kültürünü geleceğe taşımak amacıyla kurulan MSM hem restoran hem de araştırma merkezi olarak hizmet veriyor. Mutfağın başında ünlü araştırmacı şef Doğa Çitçi var. Antep böreği, yuvarlama, astarlı sütlaç menüde varsa kaçırmayın.

HAVARA RESTORAN: Panorama 25 Aralık Kahramanlık Müzesi kompleksinin içinde yer alıyor. Dekorasyonundan masalara her şeyin atıklardan yapıldığı, mutfağın başında Şef Esra Göğüş’ün olduğu Havara’nın içli köfte, etli dolmasına, Kilis kebabı, soğuk ayran aşı gibi geleneksel yemekleri 14 kadının elinden çıkıyor.

MUTFAĞIN SOKAK MODU / MSM: Kamil Ocak Millet Bahçesi’nde yer alan MSM’de Antep’in sokak yemeklerini farklı bir sunumla servis ediyorlar.

RAYİHA RESTORAN: Baharat Müzesi’nin içinde yer alan Rayiha, geleneksel Gaziantep Mutfağını sunumu, servisi ve lezzetiyle en iyi biçimde yansıtıyor.

FIRINO: Gaziantep’in önde gelen sanayici ailelerinden Özmen Un’un sahiplerinden Mine Özmen ve kızı İpek Özmen Develi’nin kentin yeni yerleşim bölgelerinden Şehitkamil’de açtıkları, modern pastane ve Cafe Fırıno da kentte büyük bir eksikliği gideriyor.

KATMERCİ EMRE: Kâmil Ocak Millet Bahçesi’nde yeni açılan Katmerci Emre de tam bir lezzet durağı. Dans eder gibi havalara atarak açtıkları, uzun kapalı pide gibi yaptıkları bol fıstıklı katmer denemeye değer.