Paylaş
Ben ilk başta o arkadaşın engelli olmadığını düşünmüştüm, çünkü Usain Bolt hızında hareket ediyordu. Meğer yanılmışım.
Mehmet Tez’in nefis blog’unda okudum. O koltuk değnekli arkadaş, Bill Shannon adında bir dans sanatçısı ve koreografmış. Hikayenin bundan sonraki kısmı çok ilginç.
Bill Shannon doğumundan itibaren osteonecrosis hastasıymış (bir çeşit kemik hastalığı). Shannon, hayatının ayrılmaz bir parçası olacağını öğrendiği koltuk değnekleriyle özel bir dans tekniği geliştirmiş. ışte reklamda izlediğiniz o muhteşem koreografilerin mucidi de Shannon’mış. Azim ve başarı öyküsü bu olsa gerek.
Mahalle baskısı mı Sivasspor’u şampiyon yapıyor
Sivasspor, kısıtlı bütçesine rağmen tarih yazıyor, beşinci şampiyon olma yolunda hızla ilerliyor ama yeterince sevilmiyor. Hani “Taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kurdular” diye bir söylem var ya, işte onu bir türlü yakalayamıyor.
Çünkü teknik direktörleri Bülent Uygun’un bitmek tükenmek bilmeyen muhafazakâr ve aşırı milliyetçi söylemleri sporseverlerde bıkkınlık yarattı. Hatta bazıları nefret bile etmeye başladı.
İşte Uygun’un son bombası: “ıstanbul’da Laila var, Sivas’ta ise La ilahe illallah. şehirde gece hayatı yok. Futbolcuların alkol satın alabileceği birkaç büfe var, onlarla da iletişim halindeyim. Herhangi bir oyuncum içki aldığında haberim oluyor. Gerekli uyarıyı hemen yapıyorum.”
ınanabiliyor musunuz? Bir teknik direktör başarı formülü olarak mahalle baskısını gösteriyor!
Eğer Uygun’un başarı formülü buysa, Sivas’tan başka hiçbir yerde kulüp yönetemez.
Eğer başarı formülü alkolden ve gece hayatından uzak durmaksa, Suudi Arabistan’ın her dört senede bir dünya şampiyonu olması gerekir.
Uygun, toplu seks partisi verdiği haberi basına sızan dünyanın en iyi futbolcusu Cristiano Ronaldo’nun top koşturduğu Manchester
United’ın teknik direktörü olsaydı acaba ne yapacaktı? Ne diyecekti Ronaldo’ya?
Futbol hakikaten mucizeler oyunu. Böylesine çağ dışı bir vizyona sahip bir teknik direktörün takımı şampiyonluğa koşuyor...
Bakanlık batan filmlerden parasını nasıl geri alıyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından her yıl sinema yapımlarına verilen destekten yararlanmak için tam 641 proje başvuruda bulunmuş. Senaryo geliştirmek için 232, amatör yapımlar için 229, uzun metrajlı film için 104, belgeseller için 70, belgesel geliştirme için 4, animasyon ve kısa filmler için 2 müracaatta bulunulmuş.
Amatör yapımları saymazsak, (gerçi bunlardan da ileride iddialı yapımlar ortaya çıkabilir) başvuru yapan projelerin tek bir amacı var, gerekli para yardımını alıp vizyonda şanslarını denemek.
Bakanlık, geçtiğimiz yıl 20 uzun metrajlı film projesine 4 milyon 260 bin TL katkı sağladı. (Genelde projelere 100 ile 400 bin TL arası para veriliyor.) Bu paranın büyük bir oranı geri ödeme koşuluyla verildi.
Ancak Türkiye’de kısa yoldan voleyi vurmak isteyen ya da hayalperest birçok sinemacı var. 641 başvuru da bunun en güzel örneği.
Geçtiğimiz yıl vizyona giren 48 yerli filmden yarısı battı ve bu batan filmlerin bazıları da bakanlıktan destek alan yapımlardı.
Benim merak ettiğim, Kültür Bakanlığı’nın batan filmlerden parasını nasıl geri aldığı.
Kim ne DEDİ
“Demek yıllarca o koca penisin altında uyumuşuz. Başka çocuk yapmama kararı aldım.”
(Google Earth’de daha iyi gözüksün diye Londra’daki evinin çatısına devasa bir penis resmi çizen 18 yaşındaki Rory McInnes’ın annesinin feryadı.)
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek:Herkes iş ararsa işsizlik olur tabii...
“Üyeleri atamak, zaten en iyilerinin seçilmesini temin ediyor. Seçim yoluyla yapılsaydı, üyeler bu kadar ehil olmazdı... Kadın vekile ihtiyaç görmüyorum.”
(Suudi Arabistan ıçişleri Bakanı Prens Nayif, özetle ‘seçimlere ve kadın vekillere ihtiyaç yok’ diyor.)
Paylaş