ŞAKA değil, Avrupa Şampiyonası'nda mücadele ediyoruz ve gerek takımın, gerekse seyredenlerin havasını görseniz, sanki buralarda yıllardır zaten varmışız ve de çeşitli dereceler almışız gibi.
Ancak şunu söyleyeyim ki, haklılar. Mütevazılığın anlamı yok. Şu ana kadar öbür grup dahil, bizim kadar güzel takım oyunu oynayan ekip yok. Biraz Polonya, biraz Almanya, belki Hollanda. Ancak bu tip turnuva maçlarında önemli olan; bu form grafiğini uzun soluklu devam ettirmek. Şu anda kötü oynayan Rusya'nın, finaller yaklaştıkça daha iyi olacağını ve de İtalya'nın eğer grupta kazaya uğramazsa gittikçe daha iyi olacağını tahmin ediyorum.
Bu maçta iki tane konu dikkatimi çekti. Birincisi, en büyük korkumuz olan manşetlerin aksadığı an ne yapacağımızdı. Sırbistan&Karadağ, bizi yenmenin ancak çok iyi servis atmakla olabileceğini düşünerek çok iyi servis atınca, manşetimiz aksadı. Ancak görüldü ki, Natalia,Neslihan ve gerektiğinde de Esra, bu tip durumlarda da hücum ederken zorluk yaşamıyorlar. Bu çok rahatlatıcı. İkinci konu ise bir maçta özellikle Natalia ve Neslihan'la bu kadar çok plaseden sayı alabileceğimizi ve de benim buna sevineceğimi hiç düşünmezdim. Bu plaselerin güzel tarafı, zamanında ve görerek atılmış olmalarıydı. Galibiyet serisine, hem de net skorlarla devam ediyoruz. Ancak daha yolun başındayız. Böyle devam edecek ve finallere adını yazacak kadroya sahibiz. Yalnız smaç-servislerde manşet karşılarken üçüncü bir kişiyi de devreye sokmakta yarar var. Aysun,Bahar'la çok iyi anlaşmaya başlamış. Bahar ise gerçekten altın dönemini yaşıyor. Zaten bu kadar net skorların altında her zaman iyi pas organizasyonları vardır. Bizler havaya girdik. Zaten inanıyorduk. Artık sadece inanmıyor, başka yolu yok, tek yol finaller diyoruz.