YALANCI çobanın öyküsünde sonuna kadar ısrarlıyım ama... Ancak bu işin, bir de ama’sı var.. Birleşme olayının kabak tadı verdiği, belirsizliğin ortalığı gerdiği bir gerçek.
"Bulanık suda balık avlamak isteyenler" dışında kimseye yararı olmadığı da.
İşte bu nedenle, "Bir an önce ne olacaksa olsun" diyorum.
Ve bir kez daha hatırlatıyorum, gelecek yıl, Ankaragücü 100. yaşını kutlayacak.
Şampiyonluğa oynayacak takımdan vazgeçtik, yaşananlar insana, "100. yılında küme düşen takım olmasın yeter" dedirtiyor...
Suskun Cengiz Topel yönetimi, bir an önce harekete geçmezse, "Yetersizliğin sessizliği" diye düşünmeye başlayacağım. Ben böyle düşününce de, herkesin aklına düşecek bu konu.
Ankaragücü’nde bazı sorulara cevap gerek. Açık, net herkesin anlayabileceği cevaplar.
Örneğin birileri, en kısa yoldan Melih Gökçek’e "Neler oluyor sayın başkan?" diye sorabilmeli.
Birleşme, uzlaşma, tanışma, katılma gibi olayların ne olacağını öğrenmeli, kamuoyuna açıklamalı.
Gelinen noktada, vakit geçirmeden, oyalanmadan, hemen bir şeyler yapılmalı.
Ve artık ya konuşulmalı ya da sonsuza kadar susulmalı...
ÇOK DÜŞÜNMEDEN, VAKİT GEÇİRMEDEN
BİRLEŞME, uzlaşma, katılma derken, Aşağı Beştepe’de yaprak kımıldamıyor. Ne transfer var ne de bir hareket. Üstelik, bazı oyuncuların alacakların tahsili ve sözleşme iptali için federasyona başvurduğu da bir gerçek.
Tamam, takdir ettik; alkışlayın dedik ama Cengiz Topel Yıldırım yönetiminin ileriye dönük bir şeyler yapma zamanı da geldi.
100. yıl kutlanacak, "Dalya" denilecek.
Artık, iyi bir şeyler olmalı. İnsanlara yıllardır çektirilen azabın telafisi, bir özrü olmalı.
Eziyet çektiren farklı olsa, şimdi ortalıkta olmasa da birileri, bu işi üstlenmeli.
Tıpkı düşmek üzere olan kulübü, kolundan tutup kaldıranların yaptığı gibi.
Beştepe’de bavulunu toplayıp, gitmek üzere olan 14 oyuncunun ne olacağına ilişkin karar önemlidir.
Bir iddiaya göre 11 milyon TL bir başkasına göre 16 milyon TL olan borcun nasıl ödeneceği de...
Yıldırım yönetimi, ya çıkıp "Bu işe her şeyimizle devam ediyoruz" demeli ya da "Bizden bu kadar. Biz sezonu kurtardık, gelsin birileri de geleceği kurtarsın" deme cesaretini göstermelidir.
Kısacası ya işe sahip çıkmalı, ya da işin sahibini bulup teslim etmelidir.
Çok düşünmeden, vakit geçirmeden...
TARIK BEY İLE CEM BEY
GENÇLERBİRLİĞİ, geçtiğimiz hafta içinde sezon boyunca yaşadıklarının sorumlularını bulup, kapıyı gösterdi. Meğer bunca olumsuzluğun suçluları, genel koordinatör Ergun Maraşlı ile iki izleme antrenörü Okay Çelik ile Harun Erol ve 12 temizlik işçisi imiş.
Kulübün Başkan Vekili Tarık Bey, yanına Menajer Cem Bey’i de alıp, basın toplantısı düzenliyor ve "Geçtiğimiz sezonun tüm sorumlusu, yönetimdir." diyor, kovulan Maraşlı, iki antrenör ile 12 gariban oluyor.
Doğru, yanlış transferleri yapanlar onlardı! Bir sezonda 3-4 hoca getirip, kovan, takımı yanlış çalıştırıp, sahada maskara edenler de! Ligde, kupada sefilleri oynayanlar da üstelik..!
Çuvalla yanlışı yapıp, Koca Gençlerbirliği’nin "Allahın lütfu, Antalyaspor golüne muhtaç edenler" de bu insanlardı hiç tartışmasız!
Türkiye, ilginç insanlar ülkesi gerçekten.
Bazıları, kendilerini akıllı, kalan herkesi de aptal zannediyor. Ama yanılıyor.
YAZIMIN son noktasını koymak üzereyken tatsız bir haber geldi Hürriyet’in Ankara Reklam Sorumlusu Senem Çetin’den, "Ağabey, Bekir Çiftçi’yi kaybettik" diye. Amatör sporun babasıydı Bekir Ağabey. Rahmetli Arman Talay ile yaşamlarını Yenişehir Kulübü’ne adamıştı.
İyi gazeteci, iyi yönetici, iyi reklamcı ve hepsinden önemlisi iyi insan idi.
İyi sıfatı, ona gerçekten çok yakışırdı.
Ankara’da yaşayan bir İstanbul Efendisi idi Bekir Ağabey. Ona yakışan biçimde iyi bir törenle bugün uğurlayacağız Bekir Ağabey’i.