Paylaş
Kamu oyunda dul ve yetim aylığı da denilen ölüm aylığı bağlanma koşullarında ise önemli değişiklikler oldu.
Emekli aylığı aldığı halde ölüm olayının meydana gelmesiyle, başkaca bir şart aranmaksızın SGK’ya başvuran hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanıyor. Ancak çalıştığı sırada/emekli olmamış bir sigortalının ölümü halinde bazı şartların varlığı gerekli...
Ölüm aylığı için aranan şartlar
İstisnasız bütün sigortalı çalışanlar için en az 1800 günü bulunanların geride kalanlarına ölüm aylığı bağlanabilecektir. Sigortalının işçi, esnaf ya da memur olması bu şartın uygulanması açısından önemli değildir. Dahası; 1800 günün bulunmaması halinde, askerlik veya yurtdışı çalışmaları var ise bunlar da borçlanılarak gün sayısının 1800 güne tamamlanması mümkündür.
Ölen sigortalı işçi ise
Ölen sigortalı işçi olarak çalışıyor ise, geride kalan hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için “her türlü borçlanma süreleri hariç” en az 5 yıldan beri sigortalı olup, toplam 900 gününün bulunması yeterli olacaktır.
Ölen işçinin yakınları yukarıdaki 1800 gün şartını taşımıyorlar ise, en az 5 yıl ve 900 gün şartının varlığı halinde yine de ölüm aylığı alabileceklerdir.
Ancak, bu şart bile zorlaştırılmış diyebiliriz. Eskiden, SSK çalışanları için borçlanmalar dahil 900 gün yeterli idi... Böyle olunca ölüm tarihi 900 günün hesabında önemli olmaktadır...
İşçinin ölüm tarihi önemli!
İşçi 1 Ekim 2008’den sonraki bir tarihte ölmüş ise, ya borçlanmalar dahil 1800 günü ya da en az 5 yıl sigortalılık ve borçlanmalar hariç 900 günü olacak... İşçi 1 Ekim 2008’den önceki bir tarihte ölmüş ise 900 günü yoksa askerlik vb. borçlanması ile bunu 900 güne tamamlamak mümkün olabilecektir.
Hak sahipleri tespit davası açarsa
Gerçekten de böyle bir seçenek de mümkün. Ölen sigortalının çalıştığı işyerlerinde sigorta bildirimi yapılmadan çalıştırıldığı düşünülüyor ise hak sahipleri o işverenleri dava edebilirler. Dava sonucu ölen sigortalı adına belli bir gün sigortalı çalışması tespit edilir ise şüphesiz bu süreler 900 ya da 1800 günün hesabında dikkate alınır. Belirtelim ki, bu süreler borçlanma olarak da değerlendirilemez...
Yabancı işçinin işe girişi ve ayrılışı
2008/Kasım-Ekim ayından itibaren ilk ya da tekrar işe giriş bildirgeleri internet kanalı ile SGK’ya verilmekte. 1 Ekim 2009 itibariyle de tek sigortalı çalıştırılan işyerleri de bu yükümlülük kapsamında...
Ancak, sigortalıların TC vatandaşlık numaraları yazılmadan sözü edilen belgeler internetten gönderilemiyor. Yazılınca sorun yok..
Sorun yabancı uyruklu sigortalılarda...
Bunların işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin de internetten verilmesi zorunlu.. Ancak, bunlar için İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü “yabancı kimlik numaralarını” verinceye kadar, ikamet ve çalışma izinleri olsa bile internetten bildirimleri zorunlu olmayacak, kağıt ortamında da SGK’ya işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri verilebilecektir...
SGK’da anlayış değişiklikleri
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in bakanlığı devralmasıyla vatandaşı önceleyen yaklaşımların kurumlarda egemen kılınmaya çalışıldığı dikkat çekiyor.
Kurumlara ve çalışan personele bir takım hedefler konuluyor, belli aralıklarla gerçekleşme sonuçları takip ediliyor... Amaç, kurumlardan hizmet alan/bekleyen vatandaşın hizmete erişimini kolaylaştırmak...
Bu anlayış teftiş ve denetim alanında da kendini göstermeye başladı... SGK Başkanı Dr. M. Emin Zararsız imzalı 2009/123 sayılı genelgede aynen şöyle denilmektedir: “Uygulamada ortaya çıkan sorunların yerel imkanlarla; idari inisiyatif ve çeşitli kurumlarla yapılacak yazışmalarla karara bağlanması asıl, teftiş talebinde bulunmak ise istisnadır. Zaruret bulunmadığı halde, bir konuda müfettiş incelemesi yapılmasını istemek, vatandaşlara verilen kurum hizmetlerinin gecikmesi anlamlarına gelmekte, gerek vatandaşlarımız gerekse müfettişlerimiz bakımından emek ve zaman kaybına sebep olmaktadır. Başkanlığımız, idari inisiyatif ile çözüme kavuşturulabilecek hususların herhangi bir seviyede denetime konu edilmesinin, yahut sosyal güvenlik kontrol memurları veya muhakkik vasıtasıyla karara bağlanabilecek hususların Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına intikal ettirilmesinin yerinde olmadığı kanaatindedir.”
Artık bu anlayıştan sonra, SGK ünitelerinde analık, iş kazası, hastalık paralarını vb. alamayan sigortalılar, “konu müfettişe intikal etti, sonucunu bekleyin” diye çaresiz bırakılamayacaklar. Hatta bu sebeple, yukarıdaki anlayışa rağmen yersiz denetim çalışmalarından gecikmelere neden olan her seviyedeki SGK personelini “görevini kötüye kullanıyor” diye Cumhuriyet Savcılığına şikayet de edebilirler...
Paylaş