7 Aralık 2007
Yılbaşı mutluluklarını hissetmeye başlıyoruz. Evinizdeki kutlama için size ilham verecek ilk organizasyon, Avrupa yakasının dekorasyon üssü addresistanbul’da gerçekleştirilen yılbaşı ağacı tasarımları. Üniversitelerin tasarım bölümlerinden mezun olmuş öğrenciler arasında düzenlenen bir yarışmayla seçilen 30 çarpıcı ağaç tasarımı, bu ay boyunca addresistanbul koridorlarında sergilenecek. Benim favorim "Uğur" oldu, bakalım siz hangisini daha çok seveceksiniz?
aşama dair tasarım çözümleri sunmak amacıyla Habitat, Nuxx, Becara, Kartell, Step, Riviera Maison, Persan, Btürk gibi pek çok ünlü markayı aynı ’adres’te buluşturan addresistanbul, 2008 yılının ilham verici yönlerine dikkat çekmek için bir yılbaşı ağacı tasarım yarışması düzenledi.
2 Aralık’ta tam gün boyunca addresistanbul’da çalışan endüstriyel tasarım, mimarlık, grafik tasarım, resim ve görsel iletişim tasarımı bölümü mezunu tasarımcılar, "mekanda yılbaşı algısının artırılması ve yeni bir yıldan beklenen umutların yansıtılması" temasıyla işe koyuldular. 30 tasarımcı ile birlikte gerçekleştirilen etkinlikte, birbirinden çarpıcı ve farklı ağaçlar yaratıldı. Tasarım geleceğinin başrol oyuncusu bireysel tasarım konseptini, geleneksel bir yılbaşı öğesiyle birleştiren yılbaşı ağaçları hazırlandı. Genç tasarımcılar, kendilerine verilen 1.80 m. yüksekliğinde basit ahşap ağaç konstrüksiyonu birer sanat eserine dönüştürerek, hem mekanın yılbaşı giysilerini giydirmiş; hem de çok farklı mesajları kendi görsel dilleriyle anlatmış oldular.
Proje bununla bitmedi, 4 Aralık günü aralarında ünlü tasarımcı Aziz Sarıyer, İTÜ öğretim görevlisi Yr. Doç. Dr. Şebnem Timur Öğüt, ETMK İstanbul Şube Başkanı Sertaç Ersayın ve tasarımcı Hatice Armağan'ın yer aldığı bir jüri, bu ağaçlar arasında bir değerlendirme yaparak ilk 3’ü belirledi.
Ağaçlar addresistanbul’da
Bu yarışmanın sonucunda birinciliği, Yüksek içmimar Gözem Yıldırım kazandı. "Origin" isimli ağacı tamamen askı ve led ışıklar kullanılarak tasarlayan Yıldırım, kendini şöyle ifade etti: "Ben bir askıyım aslında / ağaçtan gelen özüme geri döndüm / yeni yılda beni yaratana hayat verdim." İkincilik ödülünü Mimar Sinan Üniversitesi’nden Cansu Ayrancı, Aslı Kayansel Kaya ve Kübra Tuncer’in tasarladıkları "Modern külkedisi" kazandı. Ağaç, yılbaşı ağacında unuttuğumuz saklamak istediğimiz, söylemeye vakit bulamadığımız her şeyi simgeliyordu. Üçüncülük ödülü ise, Mimar Sinan Üniversitesi’nden Gamze Yalçın’ın "Umut" isimli ağacı aldı. Yalçın’ın ağacındaki şişelerin içinde, geleceğin çocuklarının bulması için yazılmış mesajlar vardı.
Tasarlanan bu ağaçların tümü, şu anda addresistanbul koridorlarını gezen dekorasyon tutkunlarına yeni yılı müjdeliyor. Eğer pazar günü giderseniz, canlı Latin caz performansını da dinleyebilirsiniz. Tel: (0212) 320 62 62.
Alışveriş = Avrupa tatili
Aralık ayı boyunca addresistanbul’daki 12 mağazadan aynı gün içerisinde 1.500 YTL değerinde alışveriş yapan herkes, çekilişsiz, kurasız Avrupa tatili kazanıyor. Hem de 12 Avrupa şehrinden istediğinizi seçebiliyor ve 4 yıldızlı otellerde 2 gece-3 gün boyunca bedava konaklama yapabiliyorsunuz. Uçak bileti de addresistanbul tarafından karşılanıyor. Tatil hakkınızı, bayram ve yılbaşı dönemleri hariç 30 Haziran 2008’e kadar istediğiniz bir tarihte kullanmanız mümkün.
Atölye Mariposa
Cihangir’de yeni açılan ve adı İspanyolca kelebek anlamına gelen Mariposa, eskinin incelikli güzelliği ile yeni tasarımların modern yüzünü buluşturan, hem evinizi hem de sizi giydirmek için tasarlanmış bir butik atölye. Sürekli değişen reyonlarda lambalar, gül motifli çay fincanları, ahşap kutular, dinlenme koltukları, ışıltılı avizeler, gümüşlükler, etan tepsiler, pasta servisleri, şarap karafları, porselen çay takımları, kaneviçe yastıklar, nostaljik görünümlü yatak örtüleri bulabilirsiniz. Dantelli romantik elbiseler ve vintage kıyafetler de cabası! Tel: (0212) 249 04 83.
Bu bardak altlıkları, Elle Decor’un hediyesi!
Elle Decor dergisi, aralık sayısiyla birlikte okuyucularına Koziol'den 22 YTL değerinde pembe, yeşil ve beyaz renklerde bardak altlığı seti armağan ediyor. Yılın son sayısını tamamen yılbaşı için özel alışveriş seçenekleri ve dekorasyon fikirlerine ayıran bu Elle Decor kaçmaz!
Renk kraliçesi adres değiştirdi
Ünlü İngiliz renk uzmanı Tricia Guild’in yön verdiği Designers Guild kumaş ve duvar kaplamalarının Türkiye’deki yeni distribütörü Homteks oldu. Cesur renk ve desen kombinasyonlarıyla evlere yepyeni bir yaşam tarzı sunan Designers Guild, koleksiyonlarını geliştirirken Japon, Çin ve Osmanlı kültürlerinden ilham alıyor. Tel: (212) 230 44 22.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
30 Kasım 2007
Statü Mobilya’nın Arketipo, Rolf Benz, Swan gibi dev markaların tasarım imzalarını taşıyan kanepe koleksiyonu, üzerinden kalkmak istemeyeceğiniz konfora ve kişisel ihtiyacınıza göre ayarlayabileceğiniz fonksiyonlara sahip. En önemli özellikleri ise, hareketli ve esnek mekanizmaları.
rketipo, Rolf Benz, Swan gibi markaların tasarladığı biçimsel ve teknolojik yeniliklerle beslenen fonksiyonel kanepeler, Statü Mobilya’nın (İstanbul-Fulya’da) ürün gamında bulunan tasarımlar arasında önemli bir yere sahip. Bu markaların koleksiyonlarında göze çarpan özellik, sürekli olarak oturma kavramını yeniden yorumlayarak malzemeye şekil vermeleri. Çünkü kanepe ve koltuklar günümüzde üzerinde çalışabileceğimiz küçük birer "ada" halini aldılar. Rahatlığın yanında fonksiyonellik de bir kanepede aranan özelliklerin başında geliyor. Statü Mobilya’nın koleksiyonunda yer alan Must kanepede, dayanma fontuna yerleştirilen bir mekanizmanın hareketiyle oturma derinliği ayarlanabiliyor. Modüler sistem olan Adriano Piazzesi tasarımı Loft kanepenin ise, her bir modülü oturma derinliğini kendinize göre ayarlayabileceğimiz patentli bir mekanizmayla üretiliyor. Modüler bir sistem olan Moving kanepenin kol kısımlarını hareketli mekanizması sayesinde istenilen konumda ayarlayabilirsiniz.
İki farklı ölçüde üretilen Rolf Benz 370 kanepe, Red Dot tasarım ödülüne sahip bir diğer model. Rolf Benz 540 kanepe ise özel mıknatıslı modülleriyle standart bir kanepe olarak kullanılabildiği gibi sıcak sohbetlerin yaşandığı farklı formlara da dönüşebiliyor.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
16 Kasım 2007
İtalyan ipe Cavalli markasının koleksiyonu Visionnaire, Etiler’de açılan yeni mağazasında İstanbullularla buluştu. Sanatsal duyarlılıkla hazırlanan bu mobilyalar, neogotik çizgileri modern bir bakış açısıyla yorumluyor. Neogotik ve modern tarzların karışımını yansıtan ipe Cavalli’nin Visionnaire koleksiyonu artık Etiler’de açılan yeni showroom’da sergileniyor. Ünlü tasarımcılardan Alessandro La Spada ve Samuelle Mazza’nın imzası taşıyan koleksiyon, Da Vinci’nin Şifresi eserinden esinlenerek tasarlanmış. Total Black, White Gothic ve Lost Paradise temalarından oluşturulan koleksiyon, aksesuvar ve aydınlatmalarla daha da genişletilmiş. Aydınlatmalarda değerli metaller, Murano cam ve Swarovski kristaller, usta ellerde üst düzey teknikler kullanılarak sanatsal duyarlılıkla işlenmiş. Bazı tasarımlarda kuş tüyü ve değerli deri malzemeler kullanılmış baskı teknikleri ve renk çeşitliliği ile zenginlik pekiştirilmiş. Yer, tavan ve duvar aydınlatma elemanları; vazo, şamdan, tabak, küllük gibi sehpa üzeri aksesuvarlar; tablo, halı, yatak örtüsü, sabahlık, çanta, sandık gibi pek çok tamamlayıcı dekorasyon öğesi, farklı malzeme ve renkler kullanılarak oluşturulmuş ve çeşitli doğa figürlerinden esinlenerek işlenmiş.
Visionnaire koleksiyonunun ilk teması olan Total Black’te ağırlıklı olarak siyaha yer verilirken, White Gothic’te ana renk beyaza ağırlık verilerek döngüsel bir bütünlük sağlanmış. Koleksiyonun en yeni teması Lost Paradise’ta ise, beyaz ve siyahın yanı sıra Versailles ve Caserta kraliyet sarayında karşımıza çıkan yeşil, baskın renk olarak kullanılmış.
Da Vinci Şifresi
Visionnaire koleksiyonunda yer alan verniklenmiş cam yüzeyler, krom çelik ayaklar, yumuşak kadifeler ve süet deriler dokunma duyunuzu harekete geçiriyor. "Da Vinci Şifresi" kitabındaki ortamdan ilham alınarak yaratılan koleksiyonda krokodil deri, soyluların ve ortaçağ şövalyelerinin zırhlarında olduğu gibi antik giysileri anımsatan kumaşlar ve parıltılı yüzeyler dikkat çekiyor. Koyu renkler, zarif ve ince görünümlü detaylarla, şatolardaki gizemli havayı evlere taşıyor. Bu nedenle hem geniş mekánlara hem de olduğundan geniş gösterilmek istenen alanlara uygun olması için tasarımların boyutları büyük tutulmuş. Alışılmışın dışına çıkmak isteyen herkes mutlaka Etiler Visionnaire mağazasına uğramalı, koleksiyonu yakından görmeli.
Visionnaire; Nispetiye Cad., Yıldız Çiçeği Sok., 5, Etiler, İst. Tel: (0212) 265 75 12. www.visionnaire.com.tr
Matinella
Persan mağazalarında bulabileceğiniz Jab Anstoetz marka kumaşların kış koleksiyonu, sizi gerçekten çok zengin bir doku, renk ve desen dünyasına çağırıyor. Favorim olan %100 ipek Matinella serisi, Arap gecelerinin yankıları ve işlemeli, süslü şal deseniyle cezbediyor. Tatlı bir böğürtlen tonu, sıcak bir moka veya canlı bir turkuaz gibi renkler, ışıkla oynuyor ve büyüleyici, ipeksi bir parlaklık yaratıyor.
Bambu havlular
Çabuk büyüme özelliğine sahip, antibakteriyel ve tamamen doğal bir malzeme olan bambu, Cinisli’nin havlularında 11 farklı renkle banyolara taşınıyor. Yumuşak, dayanıklı ve en önemlisi yüksek emme gücüne sahip bambu, gelecekte çok farklı koleksiyonlarda da karşımıza çıkacağı benziyor.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
9 Kasım 2007
Türkiye’nin sektöründe lider dekorasyon-stil dergisi Maison Française, yaratıcılığın ve yenilenmenin peşinde hep. Kasım ayında tam 475 sayfa olarak 150. kez tutkunlarıyla buluşan dergi, büyük boy olarak ve tam 4 ayrı renk kapakla hazırlandı. Evcimen’ler kesinlikle kaçırmamalı diyorum!
ransa’da 1946 yılında, Türkiye’de ise 1995 yılında yayın hayatına başlayan Maison Française dergisi, bu ay tam 150. sayısıyla buluştu okurlarıyla. Türkiye pazarındaki lider konumunu her geçen yıl geliştirerek devam ettiren ve artık hem (benim de dahil olduğum) ekibi, hem sektörün profesyonelleri, hem de okuyucuları için bir "lovemark" haline gelen Maison Française, bu ay içeriği, boyutları ve renkleriyle özel bir sayı olarak hazırlandı.
Çok amaçlı ve çok sesli bir karaktere sahip olan Maison Française, hayalgücünü harekete geçirirken, pratik ve fonksiyonel bilgiler veren bir yapıyı da koruyor. Ev ve yaşam tarzlarına ilişkin farklı konseptlerin belirleyicisi olarak, her ay dünyadaki tüm tüketici değişimlerini yakından takip ediyor ve bunları özgün mekán uygulamalarına yansıtıyor. Tek bir tarza ya da tek bir yaşam stiline sahip çıkmak yerine, kimi zaman birbiriyle çatışsa da sürekli sürprizler yaratan farklı bakış açılarını bir arada sunuyor ve şu mesajın altını çiziyor: "Yaşadığınız alanlara kişisel zevkinizi yansıtmaktan korkmayın!"
Kasım sayısında okuyucularına özel bir koleksiyon hazırlayan Maison Française, yıllardır bir arada olduğu dostları, sektörün profesyonel isimleri ve okurlarından da bu sayıya özel yorumlar almış; işte bazıları:
"Günlük hayatın içindeki her şeye yer verirken salt dekorasyonla değil, insanın mutluluğuyla ilgileniyor. Okuyucusunun vizyonunun, hayallerinin gelişmesine yardımcı oluyor. Okuyucuya kendi evini kendisinin dekore edebileceği bilgiler veriyor. İnsanları eğitici yönü var. Her sayfası okunuyor. Alışkanlık haline getirdiğim her ay aldığım bir dergi." Aziz Sarıyer, Tasarımcı
"Her sayfa deneyim sahibi bir ekibin bakışını yansıtıyor. Tasarım, dekorasyon, ev kültürünün gitgide geliştiği ve artık bilinçli bir takipçi profilinin oluştuğu dikkate alındığında yeni ve farklıyı sunmak için daha zorlu ve heyecanlı bir dönemde olduğumuz söylenebilir. Maison Française, bu bilinçli takipçileri tatmin edecek içeriğiyle yayın sektöründe sağlam bir yere sahip." Koray Malhan, Koleksiyon Marka Direktörü
"Tasarımın ne kadar önemli olduğunun altını çizerken, hayatla iç içe geçmiş ve hayatın doğal bir parçası olmayı başarmış tasarımı sunmayı da atlamamak... Maison Française’in en önemli farkının bu gerçekçilikte yattığına inanıyorum." Cem Şengör, Step Genel Müdürü
Çok sevdiğim dergim Maison Française tam 150 sayıdır benimleymiş! Demek ki evimde tam 150 tane Maison Française var! Maison Française’de her zaman her şey vardır. Gözü kulağı her yerdedir ve kolları her yere uzanır. Maison Française, yaratıcı dünyaların hayatımıza aksidir." Özlem Yalım, Tasarımcı
150. sayıda neler var
Star tasarımcı Karim Rashid’in New York’taki yeni loft’u
Autoban markasının kurucu ortağı Seyhan Özdemir ve reklam fotoğrafçısı Ahmet Ağaoğlu’unun evleri
6 konuk editörün yorumladığı 2008 trend detayları
Kendi çektikleri fotoğraf kareleriyle yurtdışındaki tasarımcıların oradaki yaşamları: İnci Mutlu, Defne Koz, Gökhan Avcıoğlu ve Koray Özgen
Adını en çok duyduğumuz tasarımcı&mimarlar ve adını önümüzdeki yıllarda çok duyacağımız genç tasarımcılar
Tasarımla ilgili yaşamanız gereken 66 deneyim
Tüm sayıların en favori renk kombinleri
Zeki kanepe, seksi şamdan, esprili lamba, açıksözlü masa... Mobilyaların da karakteri vardır!
Kars’ta Mimar Belgin Koz imzalı müthiş bir otel: Kar’s
Fuarlar dosyası: Londra, Milano, Paris, Frankfurt’tan yeni sezon şifreleri
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
2 Kasım 2007
Mermerin, farklı tasarımcıların elinde nasıl ısındığını, evlerimize girmek için nasıl can attığını görmek istiyorsanız, 15 Kasım’da Karaköy Antrepo’da başlayacak Block sergisini kaçırmayın. İMİB sponsorluğunda, Doğal Taş Üreticileri ve İhracatçıları’nın desteği, Haaz Galeri’nin küratörlüğü ve Elle Decor dergisinin basın sponsorluğunda düzenlenen bu tasarım sergisi, Türk mermerini dünyaya tanıtmak için önemli bir adım.
İşleri Centre Georges Pompiou Paris, Museum of Modern Art New York, Design Museum London, Victoria & Albert Museum Brooklyn gibi önemli koleksiyonlarda yer alan Konstantin Grcic, sergi için Mar-mara Table’ı tasarladı.
ünya çapında tanınmış yerli ve yabancı tasarımcı ve sanatçıların Türk mermerinden tasarlayacakları limited edition ürünlerin sergileneceği Block Sergisi 15 Kasım 2007 Perşembe günü Karaköy Antrepo’da başlıyor. Dünyada örnekleri yalnızca MoMA ve Tate Modern gibi kurumlarda görülen türde bir organizasyon tasarlayan Haaz Galeri, bu projede İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Doğal Taş Üreticileri ve İhracatçıları ile işbirliği yapıyor.
Block sergisi, dünyanın en geniş doğal taş rezervlerine sahip olan Türkiye’nin kaynaklarından yararlanarak Türk mermerini dünya tasarım arenasıyla tanıştırmayı amaçlıyor. Türk taşlarından ilham alarak Türk ve uluslararası tasarımcılar tarafından tasarlanan limited edition ürünler, Türk Doğal Taş Üreticileri tarafından üretilmiş.
Sergide kimler mi var? MoMA’nın koleksiyonunda eserleri yer alan Campana Brothers; daha önce Jean Paul Gaultier’in defilesi için de tasarımlar yapan Jurgen Bey; 100% Design Tokyo’nun bu seneki kreatif direktörü Michael Young; Vitra Design Museum’da işleri sergilenen Konstantin Grcic ve Louis Vuitton Paris için bir enstelasyon hazırlayan sanatçı Haluk Akakçe’nin yanı sıra, dünya çapında pek çok koleksiyonda eserleri bulunan ve sergilenen Aziz Sarıyer, Defne Koz, Marcelo Rosenbaum, Marcio Kogan, Arthur Casas, Tanju Özelgin, Autoban, Paola Navone, Matali Crasset, Arif Özden, Gökhan Avcıoğlu, Simon Heijdens ve Jason Miller gibi önemli isimler bu sergi için çok özel ürünler tasarlamışlar.
Tasarımcılar "mermer" hakkında ne düşünüyor
Konstantin Grcic: "Mermerle çalışmak yönünde iki nokta benim çok ilgimi çekti. Öncelikle, katı bir maddeden bir formu oyarak çıkarmanın sunduğu olasılıklar beni heyecanlandırdı. Eski zamanlardaki "heykel" konseptine itaat ettiği için. Normalde tam tersi şekilde çalışıyorum, birkaç elementi bir araya getirerek inşa ederek oluşturuyorum. İkincisi ise mermerin ağırlığını değerlendirmek çok hoşuma gitti, çünkü genelde yaptığım ürünleri daha hafif ve mobil bir hale getirmek için çalışıyorum. Bu seferse ürünün ağırlığı tasarımın önemli bir parçası haline geldi."
Autoban: Bütün doğal materyaller gibi mermer de hayat döngüsünü ve tarihi hissetmenizi sağlıyor. Yalnızca bir taş parçası bile bir dönemin dönüşümünden kaynaklanan, insanoğlunun müdahalesine imkan tanımayan, tamamen doğal bir hadise. Bu kadar hi-tech bir dönemde böyle materyallerle çalışmak tabii ki çok ilginç."
Paola Navone: "Mermere ilk dokunduğunuzda sertliğini hissediyorsunuz, fakat benim hayalgücümde bu materyal yumuşak olabiliyor. Zanaatkarlarla bir deney yapmaya çalıştım. Mermeri cilalanmadan önce parmaklarımın arasına aldığımda yumuşak bir taş hissi uyandırıyor. Bu materyalle yumuşaklık hissi uyandıracak bir şey yaratmak istedim, yumuşak görünsün, bir tekstil parçasıyla elde edeceğiniz hissi uyandırsın..."
Simon Heijdens: "Mermer çok daha büyük bir bütünün parçası olma niteliğini taşıyor. Materyalin üzerindeki damarların devam ediyor olması çok büyük bir bütünlükten bir parça koparıp aldığınız fikrini veriyor. Siz de mermerden bir şeyler oluştururken o bütünün bir parçası haline geliyorsunuz. Ahşaptan veya plastikten bir şey hayal ettiğinizde, üretmek istediğiniz şekil neyse, ürün de o’dur. Değiştirilemez, farklı bir form almaz. Mermer ise çok farklı bir materyal, oyarak, çiviyle işlediğiniz için, sanki bir yerde bir insan bittiğine dair kararı veriyor. Aslında işlemeye devam da edebilir. Bu yönden sürekli bir dönüşüm içindeÉ"
SERGİDE İŞLERİ YER ALAN TASARIMCILAR
Campana Brothers
Michael Young
Konstantin Grcic
Matali Crasset
Aziz Sarıyer
Jurgen Bey
Paola Navone
Defne Koz
Arthur Casas
Jason Miller
Marcelo Rosenbaum
Autoban
Tanju Özelgin
Simon Heijdens
Gökhan Avcıoğlu
Marcio Kogan
Haluk Akakçe
Arif Özden
Sanat gündelik hayatta
Eylül ayında Santralistanbul’un açılışıyla birlikte ziyaretçilere kapılarını açan Santraldükkan’da, pek çok tasarım ürünü, özgün müzik albümleri, sanat kitapları, ev akseuarları, tekstil, çanta ve kırtasiye ürünleri bulabilirsiniz. Ürünlerini Santralistanbul’un evsahipliği yaptığı sergiler ve etkinlikler doğrultusunda genişleten mağazada, mekanın Silahtarağa Elektrik Santralı’na dayanan geçmişine ithafen üretilen malzemeler de var. Pazartesi günleri hariç her gün 10.00 Ğ 22.00 arasında açık.
Tel: (0212) 427 80 76.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
26 Ekim 2007
Trend tahmin ajansları önümüzdeki dönem için farklı alanları etkisi altına alacak tek makro eğilimi "çevre ve ekolojiye duyarlılık" olarak veriyorlar. Sanat, tasarım, mimari ve gastronomide (tıpkı son iki yıldır olduğu gibi) bu yönde yapılan çalışmalar dikkat çekiyor; "yeşil" yaşam tarzı lüks olmaktan çıkıp bir gereklilik olarak algılanıyor. Türk ve yabancı tasarımcılar da bu global akımla ilgili kafa yoruyor, yaratıcılıklarını ekolojik dengeler üzerine kuruyorlar.
ökeni 1970’lere dayanan çevreci yaklaşımların mimarlık alanına sıçraması, Bruce Sterling’in 1998’deki "Viridian Design" adlı makalesinde gelecekle ilgili kehanetlerde bulunması ve sürdürmemiz gereken "yeşil" yaşam tarzına en ince ayrıntısına kadar anlatmasıyla ivme kazandı. Çevreyi kirletmeyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan tasarımların hayata geçirilmesiyle çevresel sorunların azaltılması yolunda önemli adımlar atılacağını gören mimar ve tasarımcılar, yaratıcı beyinlerini bu kaygıyla çalıştırmaya başladılar. Ken Yeang ve Thomas Herzog gibi tasarımcılar ekolojiyi mimarlık yaşamları boyunca benimserken, Norman Foster ve Kurokawa gibi hi-tech dönemlere damgasını vurmuş mimarlar kökleri olarak gördükleri eko-felsefeye geri döndüler. Norman Foster’ın tasarladığı ve dünyanın ilk ekolojik gökdeleni olan Commerzbank, en önemli ekolojik mimarlık örnekleri arasındaki yerini aldı.
Bugün çevre duyarlılığı, artık bütün büyük tasarım firmalarının dikkat ettiği bir konu. Yeni ürünlerde ekoloji konusunu çözümlemeye çalışan iki farklı yaklaşım görebiliyoruz. Yeni bir konsept olmasa da birinci eğilim kullanılmış ürünlerin yeniden kullanımına dayanan geridönüşüm konsepti. İkinci eğilim ise özellikle aydınlatma ve armatür sektöründe olduğu gibi enerji tasarrufu sağlayan ileri teknolojik imkánların kullanımı. Başarılı mimarlarımızdan Hasan Çalışlar, kullanılması gereken malzemeleri şöyle sıralıyor: "Mümkün olduğu kadar enerji içeriği düşük malzemeleri tercih etmek gerekiyor. Bu konuda bitkisel ürünler en uygunları, bambu ve çeşitli lifler gibi. Taş, kum, kireç, tuğla gibi işlenmesi az enerji gerektiren geleneksel malzemeler de her zaman kullanılabilir. Çelik, alüminyum, cam gibi malzemelere dikkatli yaklaşmak gerekiyor. Her ne kadar enerji içerikleri yüksek olsa da, geridönüşüm özellikleri kağıt üzerinde bu malzemeleri çevreci yapabilmekte. Koyun yünü, saman balyası, kullanılmış araba lastikleri, doğal boyalar ve daha birçok malzeme yurtdışında farklı amaçlarla kullanılıyor."
Ekolojik tasarımla ilgili 4 ayrı üniversitede ve Mimarlık Vakfı Enstitüsü’nde ders, stüdyo, lisansüstü eğitim ve atölye çalışması yapan Prof. Dr. Mimar Semih Eryıldız, ekolojik tasarım ilkelerinin, uygulamalarının, olumlu veya olumsuz özelliklerinin geçerli kurallar çerçevesinde topluma sunulması, denenmesi, yerel yönetim ve tüketim örgütlerince sınanmasının, ekolojik mimarlığın toplumdaki en önemli aracı olacağını belirtiyor.
Geleceğin şekilleri
Son yılların yıldız tasarımcılarından Karim Rashid’in ise ilginç bir saptaması var. "Ben arabalar, uçaklar, giysiler, evler, robotlar yani geleceğin şekilleri ve yaşam biçimlerini tasarlamak istiyorum. Aslında gelecek yıllarda, hiçbir şeye sahip olmayacağız. Örneğin, şimdi nasıl araba ya da ev kiralıyorsak, gelecekte her şeyi kiralamayı öğreneceğiz. Satın almak yerine sahip olmak istediğimiz ürünleri deneyeceğiz, sıkıldığımız zaman bir sonrakine geçeceğiz. Bu nedenle, "Sürekli değişen yaşam tarzlarına ayak uydurabilen, döngüsel, sürdürülebilir, ayrışabilen, dinamik bir hayat biçimi tasarlamalıyız", diyor Rashid.
Roma’nın ünlü mimarı Vitruvius’un iyi mimarlık anlamında dile getirdiği "doğru tasarım" tanımında Utilitas (fayda), Firmitas (kalıcılık) ve Venüstas (güzellik) kriterleri bulunuyor. Yani doğru tasarım; maksimum faydanın minimum malzeme ve enerji tüketimiyle sağlanması oluyor. "Tasarım evrimin devamıdır" diye düşünecek olursak, bu yaklaşımla doğaya aykırı bir ürün tasarlanması ve üretilmesi etik bir hatadır da denilebilir. Tasarımcı Murat Babadağ da bu görüşü savunuyor ve son dönemde bu konu hakkındaki yayınların arttığını ve kamuoyunun görsellerle ve filmlerle konuya yaklaşımını artırdığına dikkat çekiyor. Tıpkı Al Gore’un sağduyuyu artırmak ve konuya dikkat çekmek için çektiği belgesel içerikli film ile New York Times’ta yayınlanan Dr. Paul Polak’ın konuyla ilgili makalesi gibi.
Bazı çevreci projeler
á Norman Foster’ın Frankfurt’ta tasarladığı dünyanın ilk ekolojik gökdeleni Commerzbank
á Rural Studio’nun işleri
á Malezyalı Ken Yeang ve Alman Thomas Herzog’un binaları
á Doç. Dr. Nur Demirbilek’in yaptığı Antalya Tübitak gözlemevi
á Fikret Okuducu’nun İzmir’deki Külliye ve eko konut tasarımları
á Marco Capellini’nin çevreye en az oranda zarar verecek yöntemler kullanarak yaptığı ürün tasarımları
á İspanyol tasarımcı Curro Claret tarafından tasarlanan karton, metal, meyve filesi, strafor gibi malzemelerden ev eşya ve aydınlatmaları
á Renzo Piano’nun mimari çalışmaları
á Droog Design grubundan Jurgen Bey ve Tejo Remy’nin tasarımları
Nicola Prodromou tasarımı yastık, firmaların çöpe attığı kumaş kartelalarından yapılmış.
Vintage ürünler kullanmak da evde yapılabilecek ekolojik tercihlerden biri, Props.
Driendl Architects tasarımı Solar Tube, güneş ışınlarının kızılötesi etkilerini engelliyor ve her mevsim iç mekánları konforlu bir sıcaklıkta tutabiliyor, Viyana, Avusturya, 2001.
Mira ofis koltuğu tüm diğer Herman Miller ürünleri gibi parçalarına ayrılarak geridönüştürülebiliyor.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
19 Ekim 2007
Tasarım dünyası son yıllarda tam anlamıyla yıldız savaşlarına şahit oluyor. Geçen yıllarda kendini hissettirmeye başlayan star-tasarımcılar akımı, etkisini bu yıl da tüm gücüyle hissettiriyor. Artık markanın ya da ürünün değil, o ürünün altında kimin imzası olduğunun önemi var. Bu senenin koleksiyonlarına baktığımızda, ünlü tasarımcıların form üzerinde yoğunlaştığını gözlemliyoruz. Sanki her yeni masa ya da sandalye, MOMA’ya girmeye aday birer tasarım harikası... Bu yenilikler yaşamımıza girerse, 2008 evleri ve ofisleri küçük birer modern sanatlar galerisine dönüşebilir.
Sawaya&Moroni
William Sawaya ve Paolo Moroni ortaklığında birçok başarılı koleksiyon ve mimari proje ile İtalyan mobilya sektörüne farklı bir bakış açısı kazandıran Sawaya&Moroni, tasarım odaklı ve beyaz ağırlıklı ürünlere sahip. Özellikle el yapımı metal objelerin ve Barok&Roll ismini verdikleri barok stilin modern tarzda yorumlanmasıyla oluşan tasarımların yer aldığı koleksiyonlarda Zaha Hadid, Hani Rashid, Massimiliano Fuksas gibi tasarımcıların imzaları bulunuyor. www.sawayamoroni.com
Kartell
Plastiği bir mücevher gibi işleyerek harikalar yaratan Kartell, yeni koleksiyonu için tasarım dünyasının ünlü isimleriyle işbirliği yaptı. Yeni koleksiyonda yer alan yeni ürünler arasında Piero Lissoni, Philippe Starck, Patrick Jouin ve Antonio Citterio imzalı tasarımlar bulunuyor. www.kartell.it
Misura Emme
Bünyesinde Gab ve Atelier olarak iki markayı daha bulunduran Missura Emme, yeni koleksiyonunda özellikle teknolojiden sıkça yararlandığı tasarımlarla ilgi görüyor. Gardırop, raf sistemleri ve yatak tasarımlarına öncelik veren Missura Emme, Atelier’de de televizyon üniteleri, sandalye ve masa tasarımlarıyla öne çıkıyor. Missura Emme Gab ile genç yatak odaları ve kütüphane tasarımlarını meraklısıyla buluşturan firma, yalın ve sade çizgisiyle bu sene de fark yaratıyor. www.missuraemme.it
Living Divani
Mimar Piero Lissoni ile çalışmaya başlayan Living Divani, yeni çizgisinin keyfini sürüyor. Doğanın kendine özgü şıklığından ilham alan, rahat ve benzersiz hatlara sahip Lissoni imzalı tasarımlar, Living Divani’nin değişen çizgisinin yansıması oldu.
Yeni koleksiyonda Piero Lissoni tasarımı Jetty kanepe, sanki daha tasarımı bitmemiş bir ürün görünümünde www.livingdivani.it.
Zanotta
Ünlü İtalyan marka Zanotta, yeni koleksiyonu için çalıştığı tasarımcılara, gündelik yaşamdaki alışkanlıkların içinde yer alan fakat teknolojideki yeniliklere de sıkı sıkıya bağlı mobilya ve aksesuarlar istediğini belirtmiş. Christopher Pillet, Emaf Progetti tasarım ofisi, Roberto Barbieri, Ora Ito, Karim Rashid, Alessandro Dubini ve Arik Levy gibi tasarımcıların Zanotta için tasarladığı mobilyaların her biri farklı bir kimliğe sahip olmalarına rağmen, tuhaf bir şekilde bir bütün oluşturuyor. www.zanotta.it
Molteni&C.
Molteni&C., yalın ve çizgisel bir biçimde ilerleyen koleksiyonuna bu sene Jean Nouvel, Patricia Urquiola, Hannes Wettstein ve Molteni&C. tasarım ekibinin imzasını taşıyan yeni ürünler ekledi. Kişisel isteklerinizle şekillenen bir giyinme dolabı arıyorsanız, Molteni&C. tasarım ekibi imzası taşıyan Gliss 5th’i önerebiliriz. Mimar Jean Nouvel tasarımı Skin kanepe ise, deri koltukların formuyla ilgili bir yenilik sunuyor. Molteni&C., her zaman olduğu gibi yalın çizgisinden ödün vermeden ustaca üretilmiş şık mobilyalarıyla göz kamaştırıyor. www.molteni.it
Vitra
1950’de Almanya’nın Weil am Rhein kentinde kurulan Vitra, uzun yıllardır gerçek tasarım ürünlerini bizlerle buluşturuyor. İkon tasarımlara imza atan Vitra, bu yıl Charles Eames’in 1945’te tasarladığı fakat bu güne kadar üretilmeyen Plywood Elephant heykel-mobilyaları, Starck’ın renkli Baobab çalışma masaları, Verner Panton’un Panton Junior sandalyeleri, Hella Jongerius imzası taşıyan The Worker kanepe ve birçok yeni ürünle Vitraseverleri yine çok mutlu etti. www.vitra.com
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
12 Ekim 2007
Tekstil tasarımcısı Hasip Özbudun ve iç mimar Sertan Özbudun kardeşlerin 9 yıl önce Etiler’de 10 m2’lik küçücük bir mağazada kurduğu Budun Design Company, o yıllarda küçük mobilya, aydınlatma, kırtasiye, hediyelik eşya ve aksesuarlar satıyordu. Ürünlerin hepsi modern, fonksiyonel, uygun fiyatlı ve eğlenceliydi. Mutlu eden tasarımlardı. Bugün Bun Design olarak yoluna devam eden firmadaki tek değişiklik isim değil aslında. Yeni koleksiyonunda Yazbükey, Erdem Akan ve Murad Babadağ ile çalışan firmanın yurtdışından seçtiği yeni ürünler de en az yerli tasarımları kadar eğlenceli.
vrupa, Amerika ve Japonya’da pek çok ülkeye ihracat yapan Bun Design’ın ürünleri, Urban Outfitters, Paperchase ve San Francisco’daki Modern Sanatlar Müzesi mağazası gibi pek çok adreste karşınıza çıkabilir. Yurtdışına büyüme planı içinde daha kolay telaffuz edilebilen, daha akılda kalıcı bir isim ile yola devam etmek isteyen firma, yeni isimle birlikte yeni mağazalar açtı, yeni koleksiyonunu tanıttı ve kısa zamanda pek çok tutkun yaratan bir başarı hikayesinin kahramanı oldu. Tasarımlarında dikkat ettikleri özellikler, modern, neşeli, aynı zamanda fonksiyonel ve uygun fiyatlı olmaları.
Firma yetkililerinden Sertan Özbudun, Türkiye’de bu kadar ilgi görmelerinin nedenini, pek fazla alternatiflerinin olmamalarına bağlıyor. Doğru lokasyonlarda genişleyerek, doğru zamanda adım atarak, mağazacılık konusunda doğru standartlar belirleyerek ve iletişim alanında doğru kişilerle çalışarak bugüne gelmişler. Özbudun, mağazalarına giren müşterilerin ortamdan çok zevk aldıklarını ve birbirlerine tavsiye ettiklerini; internet sitesini sürekli takip eden (www.bundesign.com), mağazalarımızı düzenli ziyaret eden, yorumlarıyla yönlendiren ciddi bir kitleleri olduğunu belirtiyor.
Marka, tasarım ekibi ve serbest tasarımcılardan gelen yeni ürünleri imalat ve satış ekibiyle beraber değerlendiriyor. Tasarımların modern, fonksiyonel, eğlenceli ve mutlu eden tasarımlar olmasına önem veriliyor. Örneğin, Murad Babadağ kendi açtıkları tasarım yarışmasına katılıp dereceye girmiş. Onun tasarımı üretilip yurtdışındaki fuarlarda tanıtılmış. Erdem Akan’ı "uluslararası standartlarda çalışan, çok yetenekli ve tasarlarken felsefesini de oturtan evrensel bir tasarımcı" olarak tanımlayan Sertan Özbudun, onun tasarım sürecine ve çıkan sonuçlara her zaman bir eğlence unsuru katmasına çok önem verdiklerini, çünkü bunun markalarının ana kriterlerinden biri olduğunu söylüyor. Çalıştıkları bir başka tasarımcı ise, dünya çapında tanınan bir moda tasarımcısı olan Yazbükey. Onun tasarım anlayışı ve tasarımları öncü, sıradışı ve eğlenceli olduğu için müşterilerinin kolayca dikkatini çekebilmiş.
Bun Design’ın misyonu, tasarım değeri olan binlerce ürün arasında mutlaka Türk tasarımcıların ürünlerini de bulundurmak. Ancak yeni ürün geliştirilmesi , bunların satışınının gerçekleştirilmesi ve ürünün kabul ettirilmesi de çok zor bir süreç. Bu anlamda kendilerini "perakendede dev markalarla savaşan tasarımın Donkişot’u" olarak tanımlıyor ve yeni kimlikleriyle yollarına tam gaz devam ediyorlar!
Türk tasarımcılar
Yazbükey ve tasarımı Home Alone. Evde kullanılan günlük eşyalardan oluşan yaklaşık 15 ürünle yaratılmış bir aile. Grafik ağırlıklı olan seri Yazbükey çizgisinde: Neşeli, sıradışı, siyah&beyaz ağırlıklı ama içinde mutlaka parlak renklerin de bulunduğu, absürd ikonların yer aldığı desenler de var.
Murad Babadağ ve tasarımı aydınlatma. Formunda ince bir boru tek parça halinde kıvrılarak dergilik ve taban oluşturur. Borunun bir elektrik kablosu gibi algılanması da aydınlatmaya havada asılı duran bir kablo görüntüsü verir. Önceleri sadece beyaz olarak üretilen aydınlatma daha sonra parlak yeşil ve turuncu gövdeleriyle yenilenmiş.
Erdem Akan ve tasarımı Safari Ayna. Aynaların felsefesi geyik, puma, fil gibi hayvanların kafa siluetinde kesilen aynalara bakan kişinin, avlanmış ve duvara asılmış durumuyla yüzleşmesi.
"Bun" ne demek
Bun kelimesi birçok dilde kök bir kelime dolayısıyla araştırıldığında oldukça fazla anlamı çıkıyor ortaya. Markanın çıkış noktası ise, internet ortamında bir kısaltma olarak kullanılan "back up name" kelimelerinin baş harfleri olması.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)