Geçen hafta yayınlanan “Efemine oğlanlar, tıraş olan kızlar” başlıklı yazıma gelen okuyucu mektuplarından anlaşılıyor ki, özellikle babalar benimle aynı fikirde ve bu konuya devam etmemi istiyorlar.
O zaman benimle hemfikir olan babalara şu soruyu sorarak başlayalım. “Kardeşim madem sen de öyle düşünüyorsun da, karın gelip bilmemkimler çocuklarını arp çalmaya yolluyor biz de yollayalım dediğinde niye ne alaka diye sormuyorsun?” Sekiz yaşındaki oğlunun saçları gözünün içine girmeye başlamış, neredeyse iki yandan örecek niye “Ben şu oğlanı tıraş ettireyim” deyip olaya el koymuyorsun? Neden kızın çişini ayakta yapmaya çalışıyorsa bununla gurur duyacağın yerde “ya bu kız pipisi var zannediyor bu işte bir yanlışlık yok mu?” demiyorsun? Sen babasın! Bu çocuk için evdeki en mühim otorite, rol modeli sensin. O halde neden sana biçilmiş pos makinesi rolünü kabul edip kenara çekiliyorsun? Neden sadece taksitleri ödeyen adam oluyorsun? Eğer oğlun sınıftaki kızlarla evcilik oynamaya başladıysa ve anne rolünü üstleniyorsa sen baba olarak neredesin? Anneler “doğuran” olduğu için daha hassas olabilir. Duygusal davranıp bazı hataları göremeyebilir. Sen babasın! Soğukkanlı ve objektif olmalısın. Anne takılıp düşerse tutup kolundan kaldıracaksın. Ama düştüğünü görebilmen için bakman gerekli! Anne, oğlunun erkeksi davranışlarda bulunmasına saygı duyuyor ve bu durum kendisini rahatsız etmiyorsa, oğlan çocuğu kolaylıkla cinsel kimliğini geliştirebilir. Ev dağılmayacak ya da koyduğu biblo yerinden kımıldamayacak diye erkek çocuğunun maskülen kimliğiyle oynayan anne, çocukta gelişecek erkek kimliğini baskılayacağından, saçmalamayıp evin dağılmasına izin vermelidir. Ve mutlaka baba (hayatta değilse dayı, amca, dede) devreye girmelidir. Çünkü kafası karışmaya başlayan çocuk, özdeşleşim figürü olarak kendisi gibi olan kişiler aramaya başlar. “Sen benim gibisin” diyecek maskülen bir figür önem kazanır. Kızlara gelelim; anne, çocuğun otonomisine müdahale ederse cins kimliği sekteye uğrayabilir. Fazla süslü olmasın aman Barbie bebekle oynamasın diye erkek çocuğu gibi giydirilen ya da erkeksi tavırlarına müsamaha gösterilen kız çocukları, aslında kendi cins kimliklerinin farkındadır ama bundan utanır. Kadın olmanın kötü ve beğenilmeyen bir şey olduğunu düşünmeye başlar. Kendini olduğu şekliyle sevmez, iyi hissetmez. Toplumda “Erkek Fatma” olarak adlandırılan bu çocukların “penis haseti” denilen bir durum geliştirdiği görülür. Penis haseti yaşayan kız çocuğu, penisi olmayınca 3 şekilde feminen durumunu belirler: 1- Dehşede kapılır ve cinselliği bastırır, sırtını döner, penis haseti ortaya çıkmaz, vaginismus olabilir. 2- Hasete kapılan kız bir gün benim de olacak inancını sürdürür. Eksikliğini inkâr eder. Amaç, her şeye rağmen erkek olmaktır. Bu homoseksüaliteyi-lezbiyenlik seçimini getirir. 3- Normal seçim için durumu kabullenir. Şimdi sevgili okur, bana “Konuyu aç biraz” diye on bine yakın mail attığın için bu hafta geyiği bırakıp ciddiyetle konuya eğildim. Yaptığım araştırmanın sonuçları kısaca böyle. Madem ben seni kırmadım sen de beni kırmıyorsun. Bu hafta sonu anneler kızlarıyla bebeklerinin saçlarını yıkıyor, babalar da oğullarıyla basket ya da futbol oynamaya gidiyor. Aynı eski günlerdeki gibi yani. Çocuklarımızı kendi cinsel kimliklerinden nefret ettirmeden büyütmeyi beceremiyorsak yuh bize! “