Paylaş
Bu mevsim hasat mevsimi. Bütün yılın emeğinin karşılığı alınır. Batı bölgelerinde önce üzüm, ardından da zeytin üreticinin yüzünü güldürür. Bunlar büyük, eğlenceli, sesi gür çıkan hasatlar olduğu için diğer hasatlar arada kaynar gider. Örneğin bal hasatı. Aslında buna hasat denmez, balı sağmak denir. Hemen her mevsimde bal sağılır. Bu mevsimde, Marmaris civarındaki kovanlardan genellikle çam balı süzülür.
Bu aylar güneyde yağmur mevsimi. Bütün yaz sıcağın altında kavrulan toprak, yağmurla birlikte tüm kokusunu doğaya salar. O yüzden dere tepe mis gibi toprak kokar. İşte bu aylarda dere tepe düz gidip, ormanların sessizliğine sığınırım. Yine öyle yaptım, Marmaris, Turunç, Selimiye, Bozburun civarında dolaştım durdum.
Eğer yolda giderken etrafı seyretmeyi sevenlerdenseniz, ağaçların arasında, tepelerin yamaçlarında sıra sıra dizilmiş kovanları görürsünüz. Bunlar genellikle mavi renktedir. Uzmanlar bunun nedenini, arıların en net gördüklerin rengin mavi olmasına bağlar. Arıcılar da diğer çobanlar gibi yalnız insanlar. Ünlü Yunan yönetmen Theo Angelopulos, onlar için ‘şair ruhlu insanlar’ der. Arıcılar, doğayla ayrıcalıklı bir ilişki kurarlar. Bal toplamak sanatsal bir faaliyeti andırır.
Turunç’tan Bozburun’a giderken yolum Osmaniye Köyü’ne düştü. Yolun kıyısında, petek şeklindeki Marmaris Bal Evi’ni gördüm. Merakla içeri girdim ve kendimi tatlı bir sonsuzluğun içinde buldum. Orada bal denen koyu sıvının, sadece ekmeğe sürülen bir kahvaltılık olmadığını öğrendim. Hele arının marifetlerini öğrenince aklım başımdan gitti.
Önce bal evinden bahsetmem gerek. Aslında burası bir ‘bal müzesi’ ama müze adını alabilmek için uygulanan prosedürler bıktırıcı olduğu için ‘bal evi’ demeyi tercih etmişler. Balla ilgili her türlü araç gerecin, bilginin bulunduğu bu mekana Marmaris Kaymakamlığı, Marmaris Ticaret Odası ve Osmaniye Köyü muhtarlığı öncülük yapmış. Burada çalışanların amacı, başta çocuklar olmak üzere uğrayan herkese balı öğretmek.
BÜTÜN DİNLERDE KUTSAL
Balı anlatmaya şu cümleyle başlamak yerinde olur sanırım: Bal dünyanın dört bir yanında 20 milyon yıldan beri üretilen insanoğlunun en değerli gıdası. Arı ve bal bütün dinlerce kutsal sayılır. İlk arının, Mısır’ın ilk tanrısı Re-Atum’un göz yaşlarından olduğu rivayet edilir. Yunan mitolojisinde ise Zeus arıların tanrısıdır ve balla beslenir. Mezopotamya’da M.Ö 682’de Babil’in yeniden inşasında temellere bal dökülmüştür. İslam dininde arılar, Tanrının askerleri olarak nitelendirilir ve onları rüyada görmek, Kur’an okumakla eşdeğer tutulur. Hıristiyan inancına göre ise o, Bakire Meryem’in sembolüdür.
İnsanlığın ilk içkisi, balle suyun karıştırılarak fermantasyona bırakılmasından elde edilen ‘hidromel’dir. Bunun Latince anlamı balsuyudur. Evliya Çelebi, ‘Seyahatname’sinde, İstanbul’da 100 tane balsuyu esnafının bulunduğunu, bu balsuyunun bir kasesinin insana Şirvani yayla türküsü söylettiğini yazar.
Ben o türküyü bilmiyorum ama ‘A Taste of Honey’ şarkısını mırıldandığım olmuştur. Bu şarkıda, bal tadındaki sevgilinin geri dönüşü vaat edilir. Beatles ve Paul McCartney bu ballı şarkıyla tüm dünyayı sallamışlar.
Tüm bunları öğrenmek için epey kitap karıştırdığımı itiraf edebilirim. Bal ve arı konusu, deştikçe içine çeken, gayya kuyusu gibi. Bu arada Balevi’niden de epey bilgi edindim. Örneğin dünyanın en kaliteli çam balının Osmaniye Köyü’nde sağıldığını ama Avrupa’ya satılamadığını burada öğrendim.
Kendini arılara ve ballara adamış olan Osmaniye Köyü Muhtarı Hüseyin Aydın, bunun Almanların kendi çamlarından üretilen balı baz almalarından kaynaklandığını anlatıyor. Almanların çam balının şekerinin düşük oluğunu, bizim baldaysa daha yüksek olduğunu, anlaşmazlığın buradan çıktığını söylüyor.
Arılara dair ilginç bilgiler
* Bal arılarının 450 gram bal üretebilmek için 2 milyon çiçeğe konması gerekiyor.
* Bir kovan arı, yarım kilo bal için 88 kilometre kadar uçuyor.
* Bir işçi ayı hayatı boyunca bir çay kaşığının 12’de biri kadar bal yapar.
* Bir bal arısı yaklaşık olarak saatte 24 kilometre hızla uçar.
* Arılar mavi rengi ayırt edebilirken, kırmızı rengi, koyu gri ve siyah olarak algılarlar.
* Bal arıları dakikada 11 bin 400 kez kanat çırparlar bu da çıkan vızıltı sesine neden olur.
* Yaz asırlarının ömrü 40 gün, kış arılarınınsa dört aydır.
Playboy’ların işi bitince kovan dışına atılıyorlar
Kovandan önce öncü arılar çıkar. Çiçekleri gezerler, geriye döndüklerinde topladıkları çiçek tozlarını diğer işçi arılara tattırırlar. Kovana dönen öncü arı, petek üzerinde yaptığı heyecanlı bir dans ile konduğu çiçeklerin kokusunu, tatlarını, yönlerini diğer işçi arılara anlatır. Bal dünyasında her arı ancak kendi kovanına girebilir. Kovan önünde bekleyen nöbetçi arılar, gelen işçi arıları koklayarak kimlik tespiti yapar. Başka kovandan gelen arılar polen veya nektarla doluysalar içeri alınır. Eğer boş gelmişlerse nöbetçiler tarafından geri çevrilir, gerekirse öldürülürler. Erkek arılar, kraliçe arılarla çiftleşir ve genlerini aktarma dışında hiçbir faaliyete katılmaz. Bu nedenle çiftleşme sezonu bitince işçi arılar tarafından kovan dışına atılırlar.
Kaliteli bal şekerlenir
* Aldığı balın şekerlendiğini gören çoğu kişi, balın sahte olduğu, bala şeker şurubu katıldığı yorumunu yapar. Bu tamamen yanlış bir bilgi. Saf ve doğal ballar, özellikle kış aylarında ve soğukta saklandığı taktirde şekerlenebilirler. Tüketilmesinde hiçbir sakınca yoktur.
* Balın hileli olup olmadığını anlamak mümkün değildir. Onun için bilenen marka almak gerekir. Ayrıca etiketi dikkatli incelemeniz gerek. Bal olmadığı halde bal gibi satışa sunulan kavanozların üstünde, okunmayacak kadar küçük puntolarla ‘bal aromalı şurup’ yazar.
* Petek balların bazıları arıya şeker yedirerek yapılmaktadır. Ayrıca petekli balda ilaç kalıntısı riski yüksektir. Bu nedenle süzme balın tercih edilmesi önerilir.
Paylaş