O bir gripsavar
Yapılan bir çalışmada 120 sağlıklı kişiye nezle veya griplerini takiben 90 gün boyunca yıllandırılmış sarmısak özü takviyesi verildi. Takviye kullanan kişilerde hastalık şiddetlerinde rahatlama, semptomlarında azalma ve hastalığa bağlı okul ya da işe gidememe durumlarında azalma gözlemlendi.
Bağışıklık sistemine
tam destek
Sarmısak tüketmek soğuk algınlığı veya herhangi bir hastalığın süresini azaltabilir. Yapılan araştırmalara göre sarmısak immün hücre fonksiyonlarını geliştirerek bağışıklık sistemini destekliyor.
Kompleks karbonhidratları tercih edin
Karbonhidratları tamamen bırakmak sizi halsizleştirebilir ve sonradan daha fazla yemenize yol açabilir. Bunun yerine kompleks karbonhidratları tüketin. Tam tahıllar, tatlı patates, fasulye çeşitleri ve yulaf gibi besinler... Bu besinler lif bakımından zengin, uzun süre tok tutar ve sindirime yardımcı. Kan şekerinizi birden yükseltmediği için sonra halsizleşmenize neden vermeden enerjinizi korur. Günlük kalorinizin yüzde 40’ını kompleks karbonhidratlardan almaya çalışın.
Yağ oranı düşük besinleri bırakın
Yağ oranı düşük yiyecek modasından uzak durun çünkü bu yiyeceklerin kalorisi genelde şekerden. Somon, avokado, zeytinyağı ve çiğ kuruyemiş gibi yağ zengini yiyecekler hem besleyici hem de sizi tok tutar. Bu gıdalar da kalorili evet; ama sağlıklı yağların sizi tok tutarak daha sonra yüzlerce kalori almanızı engellediğini de unutmayın.
Sıvı karbonhidratlardan uzak durun
Klasik asitli içeceklerin yerine, doğal aromalı maden sularını tercih edin. Ambalajlı hazır meyve sularından uzak durun çünkü bu ürünlerin çoğunda ilave şeker var yani ekstra karbonhidrat... Eğer doğal meyve suyu istiyorsanız istediğiniz meyveleri blender’dan geçirip kendi içeceğinizi hazırlayın. Süzme yoğurt gibi ekstra protein kaynağı besinler ekleyerek daha faydalı hale getirebilirsiniz. İçtiğiniz kokteyllere de dikkat! Birada ve kokteyllerde hızla sindirilen karbonhidratlar bulunur.
Ekmeği daha erken tüketin
Karbonhidrat tüketecekseniz gün içinde erken yiyin çünkü vücut daha fazla yakıt harcar. Kahvaltıda, ezilmemiş yulaf, şekersiz veya az şekerli çok tahıllı kahvaltılık gevrek ve hatta biraz meyve tüketebilirsiniz. Eğer sabahları karbonhidrat alıyorsanız akşamları yağsız proteinle beraber iki porsiyon sebze tüketmeyi ihmal etmeyin.
Ellerinizi yıkayınBu bildiğimiz bir kural olsa da es geçilmeyecek kadar önemli... Çoğu insan ellerini yıkaması gerektiğini bilse de yapılan araştırmalar insanların zamanın yüzde 97’sinde ellerini doğru yıkamadığını söylüyor. Enfeksiyonu önlemek için bilinen en iyi yöntem budur.
Grip aşısı olun
Grip aşısı hakkında çok fazla şey duymuş olabilirsiniz ama bu aşı gerçekten işe yarıyor. Her zaman kusursuz bir şekilde işlemese de çoğu zaman hastalığın etkisini yumuşatmaya yardımcı oluyor.
İyi uyuyun
Yetersiz uyku çoğu zaman hastalığa yol açar. Eğer yedi saatten az uyuyorsanız vücudunuzun hastalıklarla savaşmasını önleyerek hasta olma riskinizi artırıyorsunuz.
Susuz kalmayınMide ve bağırsaklarınız koruyucu tabaka üretir, bunun için sulu bir çözelti kullanır. Bu tabaka, vücuda girmeye çalışan istilacıları engeller. Az su tüketince enfeksiyona daha yatkın olursunuz.
Doğru beslenin
Kahvaltıda lif ve protein alın
Bir dilim çavdar ekmeği üzerine avokado ve sahanda yumurta koyarak 12 gram lif ve neredeyse 9 gram proteinle güne başlayabilirsiniz. Yanında çiğ badem veya fıstık ezmesine batırılmış elma dilimleri veya üzerine frambuaz ve granola serpiştirilmiş bir kâse süzme yoğurt tüketebilirsiniz.
Açlık belirtilerinizi keşfedin
Bedeninizin size ne zaman yemeniz ve ne zaman durmanız gerektiğini söylediğini anlamaya çalışın. Mide guruldaması, baş ağrısı, enerji düşüklüğü, sersemlik ve mide bulantısı gibi belirtileri göz ardı etmeyin. Ancak yemeğe koşmadan önce de gün içinde ne kadar su içtiğinizi düşünün. Çünkü aslında aç değil, susuz olabilirsiniz.
Muz: Tabii ki günde birkaç muz yemek kilo vermenizi engeller ama bir tane muzu yoğurdunuzun üzerine doğramak, smoothie’nize eklemek, tatlı krizinizi gidermek için sağlıklı bir atıştırmalık. Vitamin, mineral ve lif zenginidir. Çoğumuzun daha az kaloriyle daha tok hissetmek için daha fazla lif tüketmesi gerekiyor.
Tam buğday ekmeği: İşlenmiş tahıllar yerine tam tahıllar tüketmek, metabolizmanızın hızlanmasına ve kolesterol seviyenizin kontrol altında kalmasına yardımcı olur. Tam tahılları tüketmiyorsanız gerekli lifi, B vitaminlerini ve mineralleri alamıyor olabilirsiniz.
Avokado: Avokadoda sağlığınız için yararlı tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ asitleri bulunur. Yapılan bir çalışma, doymuş yağ yerine daha fazla çoklu doymamış yağ tüketen kişilerin daha fazla kas kütlesi geliştirip daha az vücut yağına sahip olduklarını ortaya koydu. Bir diğer çalışma ise avokado tüketiminin genel olarak daha kaliteli beslenme ve besin maddesi alımıyla bağdaştırıldığını gösterdi. Bir avokadoyu üçe bölerek sabah kahvaltınızda omletinizin yanında tüketebilir, dörde bölüp mango smoothie’nizin içine ekleyebilir veya guacamole sos hazırlayıp taze sebzelerinizi doğrayıp bu sosa batırabilirsiniz.
Patates: Patates, dirençli nişasta içerir. Dirençli nişasta sindirime ‘direnerek’ süreci yavaşlatır ve böylece kan şekeriniz birden fırlamak yerine dengede kalarak daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar. Fırınlayarak veya haşlayarak, soğumasını bekleyin. Soğumasını beklemenin dirençli nişasta miktarını artırdığı kanıtlandı. Araştırmalar, dirençli nişastanın yağsız proteinle servis edildiğinde hem formda hem de aşırı kilolu kadınlarda yağ oksidasyonunu artırarak tokluk hissini çoğalttığını gösterdi.
* Tarçın:
Bu kahverengi kabuk, yapılan çalışmalara göre açlık glikoz seviyesini düşürerek kan şekerini dengeliyor. Sabahları kahvenize bir tutam katmayı deneyin.
* Hardal tohumu: Sandviçinizin içine mayonez yerine hardal koymakla yalnızca kalori tasarrufu yapmakla kalmazsınız aynı zamanda ekstra kalori de harcarsınız. Koyu hardallar tercih edin.
* Arnavutbiberi: Arnavutbiberi gibi baharatlar tüketmek geçici olarak metabolizmanızı ateşler. Bunun sebebi, bedeninizi ısıtarak termojenik etkiye yol açan kapsaisin maddesi içermesi.
* Zencefil: Bu acı kök, şişkinliğinize iyi gelebilir. Taze zencefil çayı yapabilir, soğuk su ve limonla karın düzleştirici içecek hazırlayabilir veya tavuk, sebze yemeklerinize ekleyebilirsiniz.
1. Sağlığa hediye: balıkyağı
Felç, bilinen en yaygın ölüm sebeplerinden biridir. Neyse ki, kanlarında yüksek oranda Omega-3 yağ asidine sahip kişilerin belli felç türlerine karşı taşıdıkları risklerin daha az olduğu kanıtlandı.1 dakikanızı almayacak öneri: Bir restorana gittiğinizde başlangıç olarak balıklı bir alternatif seçerek balıkyağının faydalarını kendinize hediye edin.
2. D Vitamini reçetesi
İnsanların neredeyse yüzde 42’sinde D Vitamini eksikliği olduğu belirtiliyor. D Vitamini güçlü ve sağlıklı kemiklerin gelişiminde yapı taşıdır. Bu kronik durumu önlemek için doğal yoldan güneş ışığı almak en kolay ve pratik yöntemlerden biridir.1 dakikanızı almayacak öneri: Günde birkaç defa güneş ışığının etkin olduğu saatlerde dışarıda yürüyüş yapın.
3. 10 saniyelik kontrol
Her gün kalbinizin atış hızını kontrol ederek kendinizi kalp krizi veya felç riskine karşıkoruyabilirsiniz. Sayım işlemi ise çok basit: işaret ve orta parmağınızı tambaşparmağınızın altından, el bileği kemiğinize yerleştirin. 10 saniye boyunca atışlarısayın. Bu sayıyı 6 ile çarparak dinlenme halindeki nabzınızı elde edersiniz. Yetişkinler için ortalama dinlenik kalp atışı dakikada 60-80 arasındadır. 1 dakikanızı almayacak öneri: Dinlenir haldeki nabzınızı her sabah yataktan kalkmadan önce ölçün. Eğer yüksekse veya her ay artmaya devam ediyorsa, doktorunuza başvurun.
4. Sihirli reçete
Nedir? Tiroid bezi, derinin hemen altında, soluk borusunun hemen önünde, Adem elmasının hemen altında, kelebek şeklinde yayılarak yer alır. Bu küçük organ, vücudun makinisti gibidir; metabolizmayı ateşleyen tiroid hormonunu üretir. Tiroid hormonu dengesi bozulduğunda büyük zarar verebilir.
Neden yükselişte? Bazıları bu yükselişi, görüntüleme ve biopsi teknikleri gibi gelişen ve daha kesin sonuçlar veren teşhis teknolojisine bağlıyor. Önceden bu küçük tümörleri önceden teşhis etmek zordu.
Kadınlarda daha mı yaygın? Tiroid kanseri, kadınlarda erkeklere oranla üç kat daha yaygındır. Bu da hastalığın östrojenle alakalı olabileceğini gösteriyor.
Nodül demek, kanser demek mi? Çoğu genelde hiçbir soruna yol açmaz, iyi huylu bozukluklardır. Hastalardaki tiroid nodüllerinin sadece yüzde 6.5’i gerçekten kansere dönüşüyor.
Belirtileri neler? Tiroid kanseri genelde semptom göstermese de, bunlar varsa kontrole gidin: • Yutmada güçlük •Boyunda ağrı veya boğaz ağrısı •Seste değişiklik, hırıltılı, boğuk ses • Sürekli öksürmek •Nefes almada güçlük.
Nasıl tanı konur? Doktorunuz boynunuza dokunarak çalışacağı bir fiziksel test uygular.
Tedavisi nedir? Ameliyat olabilirsiniz ya da radyasyon, radyoaktif çekirdek, kemoterapi, hormon terapisi veya hedefli terapi gibi yöntemler uygulanabilir.