İslam düşüncesinde tecdid (yeniden yapılanma)-1

ÇOK boyutlu olan tecdidin (yenilenme) tanımını yapmak çok zordur. Yine de bir tanım vermek gerekirse şöyle söylenebilir:

Tecdid kavramı bir kelime olarak yenilenme anlamına gelmektedir. Terim olarak ise din anlayışını ve din kültürünü başlangıç noktasındaki orijinalliğe götürmek, onu sosyal değişmeye ve hayatın temel dinamiklerine uygun olarak sağlıklı bir istikamette sürekli yenilemek anlamına gelmektedir. Tecdid fikri İslam düşünce tarihinin başlangıcından bu yana hep götürülmüştür. Hz. Peygamber'den Ebu Hureyre kanalından ‘‘Allah her yüzyılın başında dini yenileyecek kişileri ümmete gönderir’’ şeklinde bir hadis rivayet edilmiştir. Bu hadisin sıhhati ve yenilenmeyi gerçekleştirecek olan şahsın nitelikleriyle ilgili tartışmalar bir tarafa, bu hadis tarih boyunca Müslümanların tecdid anlayışlarını diri ve dinamik tutan unsurlardan biri olmuştur.

* * *

Müslümanların bilim, kültür, sanat, şehircilik ve hayatın diğer alanlarda kaydettikleri üstün başarılar, bu hadiste ifadesini bulan yenilenme fikrinin bir sonucu meydana gelmiştir. İslam parlak başarılarının büyük çoğunluğu, İslam'ın bu ilk beş yüzyılın içinde, sürdürülen canlı ve dinamik çabalar sonucu gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden yenilenme ve ilerleme kavramlarının İslam düşüncesi içerisinde aydınlanma ve modernizmin tesiriyle girdiği iddiası gerçek dışıdır.

Esasen tecdidi sadece İslam dünyasına özgü bir mesele olarak vazetmek yerine global bir insanlık meselesi olarak ele alıp bu konuda dünya tecrübesinden de yaralanma cihetine gidilmesi isabetli olacaktır.

Kuran yüce varlığın her an yeni tecellilerle bir oluş halinde bulunduğunu ifade etmektedir. Şurası bir gerçektir ki, Müslümanlar ilk fetihlerden itibaren başlayan süreçte, kendilerini, karşılaştıkları yeni çevre koşullarına ve değişen dünyaya adapte etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bununla birlikte tarihi kaynaklar bize Müslüman toplumların ilk yüzyıllarda, söz konusu adaptasyon sürecinde çok ciddi sıkıntılar içine düşmediklerini göstermektedir. Kuran-ı Kerim'de (... Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Çoğu zaman fasık olmuş durumdadır) denilmektedir. Elmalı Hamdi Yazır bu ayetten şu noktaların çıkarılabileceğini ifade etmektedir: ‘‘İnsan, hadiselerin içinde sürüp giden bir hayatı müşahede etmek ister. Oysa zamanın geçmesiyle müminin kalbinde derin yaralar açar. Bunun sebebi de teceddüdün (yenilenmenin) yokluğudur. Eğer bir dini hayat, kendini yenileyemez, içine yeni tecrübeler katarak zenginleşemez ve yeni ifade yolları bulamaz ise insanlar ona olan ilgilerini yavaş yavaş kaybedebilir, hatta bütünüyle yabancılaşabilir.’’

* * *

Ne yazık ki yenilenme fikri İslam'ın ilk beş yüzyılından sonra giderek zayıflamış, bir hareket ve dinamizm prensibi olan içtihat faaliyetleri azalmış, yenilenme çoğu zaman sonradan ortaya çıkan bidatlerin temizlenmesi ve sahabe döneminin safiyetine dönülmesi çabası olarak dar çerçevede anlaşılmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak da, Müslümanlar gelişmelere göre kendilerini yenileyemedikleri gibi ilmi, fikri ve iktisadi açıdan da geri kalmışlardır.

Bütün İslam ülkelerinin gündeminden düşmeyen bu konuya gelecek hafta da devam edeceğiz.

SORALIM ÖĞRENELİM

Bir gece yatarken bacağımdaki damardan bedenime bir şeyin girdiğini hissettim. Bu beni çok rahatsız ediyor. Beynimi ve ruh halimi size anlatamam. Bu halim beni yaşlı gösteriyor, hislerim yok oldu, bu acılardan kurtulmak istiyorum. Bana yardımcı olur musun?

Meral Ş./ANTALYA

Önce bir doktor gözetiminde tedavi olmanızı, ayrıca sıkıntılardan kurtulmanız için Allah'a samimiyetle yakarışta bulunmanızı tavsiye ederek acil şifalar dilerim.

Büyük bir çoğunlukla Hıristiyan olan Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan gerçek bir Müslüman, domuz eti veya domuz yağını yemekten sakınabilir mi?

İsmet Akşan/ALMANYA

Elbette sakınabilir ve sakınmalıdır. Batı ülkelerindeki vatandaşlarımızın bu husustaki hasasiyetlerini takdir ediyorum.

Mevlana babasının yanına defnedilirken babasının ayağa kalktığı ve bundan dolayı sandukasının dik durduğu doğru mu?

İhsan Güneş/İSTANBUL

Menkıbe kitaplarında geçen bir uydurmadır. Bu ve benzeri keramet iddiasıyla yapılan yakıştırmalara inanmamak gerekir.

Çocuklarım her ay bana harcamam için bir miktar para veriyor, ben de bu parayı biriktirip hacca gidebilir miyim? Kuran okurken, tespih çekerken niyet lazım mı?

Müfide Çirar/İSTANBUL

Çocuklarınızın harcamak için size verdiği paralardan biriktirdiğinizle elbette hacca gidebilirsiniz. Çocuğunuzun parası sizin de paranızdır. Niyet, bir işi yapmaya gönülden karar verip ona bağlanmaktır. Kuran okurken, tespih çekerken zaten o işe yönelmişsiniz, dil ile söylemenize gerek yoktur.

Dinimizde zinanın, içkinin ve diğer günahların affı var mıdır?

A.Y/ADANA

Kuran'da şirk (Allah'a ortak koşma) dışındaki bütün günahların tövbe ile bağışlanabileceği yer almaktadır. Bu yüce Allah'ın günahkár kullarına bir lütfudur, merhametidir. Ancak kul hakları bunun dışındadır. Kul hakkının tövbesi, sahibinden helallik almakla olur. Hakları ancak hak sahipleri affedebilir.

Akıl ve kalbi birleştirerek Allah'ı çağırırsanız, çağrınıza karşılık verir diyorsunuz. Onu ne şekilde çağıracağız?

Hasan İnaltekin/İZMİR

Yüce yaratıcıyı çağırmak, ona içten bağlanıp yakarmaktır. Kuran-ı Kerim'de, ‘‘Kullarım beni senden sorduklarında de ki, ben yakınım, dua ettiklerinde onların dualarını kabul ederim’’ buyrulmuştur. Duanın kabulü için samimiyet, ihlas ve helal lokma şarttır.
Yazarın Tüm Yazıları