Reha Muhtar içki sofrası ile yatak odasını karıştırıyor…

Reha Muhtar rakı karşıtı ve şarap yanlısı tutumunu sürdürüyor.

Haberin Devamı

Vatan’daki son yazısında, hatasını tırmandırırken bana yüklenmiş ve “Kadınlar rakı erkeklerini sevmez” savını tekrarlayarak, “rejim” karşıtlığını dayine vurgulamış.

Cumhuriyet Mitingleri’nde ellerindeki bayrakları dalgalandırarak kent meydanlarını dolduran kadınlar, Atatürk rakı içiyordu diye, O’nu sevmiyorlar mıydı yani?

Reha Muhtar Papermoon’da şarap içerken karşısındaki kadınlarla herhalde tarih konuşmaz. Çünkü böyle konuları rakı içenlere bırakır.

İyisi mi ben kendisine tarihten bir sayfa açayım:

İzmir'in kurtuluşu ertesinde Atatürk Kramer Oteli’nin körfez manzarasına açılan lokantasına gider. Kendisine servis yapan garsonla şu konuşma geçer aralarında:

- Kral Konstantin, bu otele gelip rakı içti mi?

Haberin Devamı

- Hayır Paşa efendimiz.

- Öyleyse İzmir’i niye almak istemiş ki?

 

Şarapçı hezeyanları

 

Neyse tarihi bırakıp, Reha Muhtar’ın rakıya dönük güncel hezeyanlarına dönelim.

Şöyle yazmış yine:

- Kırmızı şarap yalnız içilmez… Kadın kırmızı şarapta erkeğe mutlaka eşlik eder… Kadın ve kırmızı şarap müthiş estetik bir uyumdur…

Acaba tıknaz şişeli Bordeaux’ya mı, yoksa boynu uzun şişeli Bourgogne’na mı daha fazla estetik uyum gösterir Reha Muhtar’ın kadınları?

“Şaraplı birliktelikler” konusunu işleyen bir İzmirli sayın okurumuzun mesajında söylediklerini Reha Muhtar’a aktarayım:

- Ben İzmirliyim.Tilkilik, Mezarlıkbaşı arasında büyüdüm. 47 yaşındayım. İçki kullanmıyorum ve pek içki kültürüm yoktur. Bizim oralarda üstü başı dökülen, saçı sakalı kirden yosun tutmuş ve sokakta yatıp kalkan, alkolik birini görünce ilk akla gelen sıfat “şarapçı”dır… Bunlar ellerinde bir şarap şişesi parklarda, oradan kovulurlarsa terk edilmiş eski evlerin o beş altı basamak merdivenlerinde içip içip sızarlardı. Bazen soğuk kış gecelerinde donup ölürlerdi. Ben hiç elinde rakı şişesi sokakta berduşluk eden birini görmedim. Aksine rakı içenlerin hepsi iş güç sahibi, takım elbiseli ve kravatlı kişilerdi… Süleyman Uyan

Haberin Devamı

 

Alkol ve nikotin

 

Sayın Süleyman Uyan’ın “şarapçılar” hakkındaki gözlemlerinin sevgili Reha Muhtar için de bir kader olmasını elbet istemem. Onu Papermoon’dan aldığı şarap şişesi elinde, civardaki parklarda veya Akmerkez’in merdivenlerinin altında tökezlenip yuvarlanırken asla görmek istemiyorum.

Bu arada benim sigara içmeme değinmesini de Reha-vari bir hata olarak doğal karşılıyorum.

Rakı sofralarında geyik muhabbeti yapamadığı için, “nikotin”in de “alkol” gibi bağımlılık yapan doğal bir kimyasal olduğunu hiç düşünmemiştir. Şimdi bütün dünya bu bağımlılığa karşı mücadele ediyor. Devletler hem sigarayı yasaklıyor, hem de sigara üretimini teşvik edip, bundan vergi geliri sağlıyorlar.

Haberin Devamı

Şarabın verdiği beyinsel Reha-veti aşabilirse, bu paradoksa da bir gün eğilebilir.

 

Sofra ile yatak karıştırılıyor

 

Reha Muhtar boyalı ispirto içse de benin arkadaşım.

Kadınların kendisi ile birlikte olmasının nedenini elbet bir gün şarap şişelerinde değil kendi çekiciliğinde aramayı da düşünecektir. Ancak “Şarap sofrasında kadın kalktı mı masa biter” benzeri aslı astarı olmayan kurallar üretmeye kalktığı sürece, bunun gerçekleşmesi de pek mümkün değil gibi görünüyor.

Reha Muhtar’ın beynindeki“sofra” ile “yatak”ın birbirine karıştırıldığı kargaşanın en kısa zamanda sona ermesini diliyorum. Onunla şarap içerken görülen kadınlar da mutlaka benim bu dileğime destek verecektir.

 

Haberin Devamı

Beş tane şehir için mi gazete hazırlıyoruz?

 

Başbakan Erdoğan AK Parti’nin Kızılcahamam kampında yalan haber yazıldığı için Türkiye’de çok az gazete okunduğunu ileri sürdü ya… Şimdi herkes ona laf yetiştirmeye çalışıyor.

Kimine göre gazete tirajları ulusların zenginliğine göre artar, kimine göre de Türkiye’de gazetelerin tirajları toplumun eğitim düzeyini yansıtıyor.

Bu konuda olaya en gerçekçi yaklaşan Akşam’daki (ve Gazeteport.com’daki) yazısıyla Yavuz Semerci oldu. Özetle şöyle dedi:

Günlük 4.5 milyon gazete satışının yüzde 82'si (3 milyon 700 bin) 9 ilde gerçekleşiyor.En büyük payı yüzde 40-45 ile İstanbul alıyor. Hane başına okunma oranı Türkiye’de çok yüksek. İstanbul tiraja doymuş vaziyette. Rakamlar da ortada:

Haberin Devamı

Toplam nüfus (İstanbul): 11 milyon- Satılan gazete adedi: Yaklaşık 2 milyon- Hane sayısı: 2 milyon 900- Her bin yetişkin başına (24 yaş yukarısı) gazete satışı İstanbul: 333- ABD: 270- Rusya: 230- Fransa: 220- Norveç: 700

Yazarın Tüm Yazıları