Kalp kırıldı, ancak sürtüşme çıkmadı...

Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında yeni bir çatlağın çıktığı izlenimi, siyaset dünyasının heyecanlandırmaya yetti. Bu iki liderin çatışmasını bekleyen çok kişi var. Ancak bu beklentiler daha ilk gününde suya düştü. Bu ikili, ne olursa olsun açık bir sürtüşmeye girmeyeceklerini tekrar gösterdiler.

Haberin Devamı

* * *

Siyaset dünyasının adrenalini önceki gün artıvermiş, heyecanlar artmıştı.
 
Barikat anlaşmazlığının, Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arasını açacağı varsayımları siyaset dünyasında hemen çalkantı yaratmıştı.
 
Nedeni çok basit: Eğer Gül ile Erdoğan arasında bir sürtüşme çıkarsa, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri etkilenecek ve politik dengeler değişebilecek. Bu da, hem Ak Parti içinde, hem de diğer partiler arasında yepyeni gelişmeleri beraberinde getirecek.
 
Gül ile Erdoğan'ı yakından izlediğiniz zaman, bu iki liderin ne pahasına olursa olsun, hiçbir şekilde açıkça bir sürtüşmeye veya bir siyasi çekişmeye girmeyeceklerini anlamakta zorlanmazsınız.
 
Siyaset yaşamında, biri yetkisi kısıtlı bir Cumhurbaşkanlığında, diğeri de sonsuz yetkiye sahip bir Başbakanlıkta otururken, iki güçlü liderin görüş ayrılıklarına düşmemeleri imkansızdır.
 
Hele biri Erdoğan gibi, son derece iddialı ve kendine güveni yüksek ise...Her konunun kontrolünü elinde tutmaktan hoşlanan, her dediğinin dedik olduğuna inanan bir kişiliği varsa...
 
Diğeri ise, son derece yumuşak, uzlaşma yanlısı görünmesine rağmen, belirli ilkelerde hiç ödün vermeyen bir şahsiyetse...
 
Bu iki kişi arasında zaman zaman çatlaklar olması, görüş ayrılıklarının yaşanması kaçınılmazdır.
 
Bu ilişkilerin perde arkasını bilenler, ilişkilerde kimi zaman çatlaklar, kimi zaman görüş ayrılıkları yaşandığını biliyorlar ve etraflarıyla da paylaşıyorlar.
 
Gül ve Erdoğan'ın, kimi zaman bazı politikaların uygulanmasından, kimi zaman konuşma veya açıklamalardan dolayı birbirlerine kızdıkları da biliniyor. "Böyle söylenir mi...Böyle yapılır mı ?" sözcükleri dar bir çerçevede dahi olsa duyuluyor.
 
Bunların hiçbiri sır değil.
 
Ancak dikkat edecek olursanız, bu çatlaklar veya görüş ayrılıkları hiçbir zaman aleni bir sürtüşmeye dönüşmemiştir. Ne Gül, ne de Erdoğan, birbirini kamuoyu önünde kıracak, küçük düşürecek veya rekabet havası yaratacak bir ortama izin vermişlerdir. Kırgınlıklarını içlerine atıp, yollarına devam etmişlerdir.
 
Cumhuriyet Bayramındaki Barikat Çatlağı da bu listenin son örneğini oluşturdu. Köşk'ten yapılan açıklama olayın uzatılmadan kapanmasını sağladı, ancak satır aralarındaki "Herkesin dikkatli şekilde ne konuştuğumuza dikkat etmesi gerekir... Kutlamaların nezih geçmesi için, yetkililerin dikkatini çekmemden daha doğal birşey olamaz..." cümleleri, yine de belirli bir kalp kırıklığının kaldığını gösterdi...

Haberin Devamı

Ardından dün Gül’ün açıklaması geldi..

Haberin Devamı

“Herkesin görevi,yetkileri  Anayasa’yla belirlenmiştir’’ dedi; “Devlette çift başlılık olmaz’’ diye noktayı koydu..

Bu açıklama da ‘’kalp kırıklığı’’nın kanıtıydı…

BÖYLE GİTMEZ; YA BAŞBAKANLIK VEYA BAŞKANLIK OLMALI...
 
Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasındaki "kimin ne yetkisi olduğu" konusundaki sözleri herhalde çoğumuz için birer alarm zili niteliğindeydi. Nitekim, TBMM Başkanı Cemil Çiçek de, haklı olarak bu noktaya değindi. İlerde çıkabilecek kargaşaya dikkat çekti ve Anayasa değişikliğinin önemini vurguladı.
 
Düşünebiliyor musunuz, şimdi Çankaya'da halk oyu ile seçilmiş bir Necdet Sezer oturuyor olsaydı ve Başbakan Erdoğan ile kimin neye yetkisi olduğu tartışmasında kendimizi nerelerde bulacaktık.
 
Bir yanda, halk oyuna dayanan ve bir partinin desteklediği Cumhurbaşkanı, öte yanda partisini iktidara taşımış bir başka partinin Başbakanı...Eğer Anayasa değişikliği ile önümüzdeki bu karmaşayı engellemezsek, bu ülkeyi kaos'a itmiş oluruz.
 
Anayasa'nın değişmesi ve mutlaka bir karar vermemiz gerekir.
 
Ya Parlamenter rejime devam edilmeli veya Başkanlık sistemine geçilmeli.
 
Türk toplumu gibi uzlaşıdan uzak, en basit esnekliği ödün vermek olarak gören bir ülkede yaşanacak "yetki kavgası", herşeyin durmasına ve yıllarımızın kavgayla geçmesine yol açar.
 
Bugün, her ikisi aynı partiden gelen, ne kadar kırgınlıklar olursa olsun yine de iyi geçinmeyi sürdürmek isteyen iki kişi arasında bile böyle bir yetki tartışması çıkabiliyorsa, yarın iki ayrı partiden gelecek Cumhurbaşkanı ve Başbakan'lar arasında herhalde sokak kavgası çıkar.
 
       

 

Yazarın Tüm Yazıları