Paylaş
Merkez Bankası’nın 3-4 bin şirketle yaptığı ‘Sektörler Bilançosu’ araştırması var. O da biraz gecikmeli de olsa reel sektörün performansını, ciro, ihracat ve kar rakamlarını ortaya koyabiliyor. Ancak, bunun için daha beklemek gerekiyor.
Krizin ilk etkilerini ölçebileceğimiz tek adres var; o da İMKB… Hafta sonu 12 aylık bilançoların açıklanması tamamlandı. Ekim 2008’de başlayan büyük krizin ilk etkilerini içeren bilançolar da ortaya çıkmış oldu.
İşsizliğin arkasındaki etken
Aslında biz reel sektörden 2009 yılının ilk çeyrek ‘sonuçlarını’ alıyoruz. Ocak ayı işsizlik rakamları da açıklandı. Tam bir felaket… 1 ayda 376 bin 1 yılda 1 milyon 59 bin kişi arttı. Bu ocak ayı idi. Şubat ayının da iyi olmadığı kesin…
Hükümet başta olmak üzere bazı politikacılar işsizlik konusunda şirketleri suçluyorlar. ‘Biraz dişinizi sıkın’ ya da ‘geçmişteki kazandıklarınızdan kullanın’ diyenlerin sayısı az değil.
Ben yakından izliyorum. Gerçekten dişini sıkanlar sıkabiliyor. Çok sayıda şirket sahibi, işçi çıkarmaya giderken, bin türlü yolu denedi. Ama örneğin otomotiv sektöründe gelirler yüzde 60 oranında düşünce, yan sanayinin neredeyse canı çıktı. Önünü göremeyen, işleri yavaşlatıp, işçilerini, ‘yeniden geri almak üzere’ çıkardı.
Az hasarlı yılın bilançosu
Şirketlerin işçi çıkarmasını haklı görmek doğru olmayabilir. Ancak, o cepheye de kulak vermek lazım. Krizin son çeyrekte etkisini gösterdiği 2008 yılı bile şirketlerin yaşadıkları sıkıntıyı ortaya koymak açısından yeterli.
İMKB’deki şirketleri arasında ‘zarar edenlerin’ sayısını uzun süredir izlerim. 2008 rakamlarına da hemen baktım. Tam 138 şirket zarar açıklamış. Düşünün, henüz krizin etkileri daha tam yansımamış. Büyük ölçüde kur farkından kaynaklanan zararlar. Şimdi 2009 yılında bunların üzerine ciro ve ihracat düşüşleri eklenecek.
Son 10 yıla bakıyorum. 2001 yılındaki krizde bile bu karda şirket zarar etmemiş. Tahmin ediyorum, 2009 yılında zarar eden sayısı 200 civarında olacaktır. Bankalar, bazı holding ve şirketlerin durumu fena değil. Ancak, işsizlik ve ihracat rakamları da genelin kötü olacağını gösteriyor.
ABD DURGUNLUKTAN ÇIKIYOR MU?
Daha önce dikkat çekmiştim. Bir dönem gelecek, ABD ekonomisiyle ilgili açıklanan en küçük veri bile olumlu algılanacak. Şimdi sanki öyle bir dönemdeyiz.
ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke’nin deyimiyle, ‘belli belirsiz’ iyileşme işaretlerinin zaman zaman abartıldığı da oluyor. Sanki durgunluğun sonu gelmiş gibi değerlendirmeler yapılıyor.
Ancak bu işi yakından izleyenler, ABD ekonomisinin nabzını tutan ekonomistler farklı düşünüyorlar.
Prof. Barry Eichengreen’in görüşlerine yer vermiştim. Son durumla ilgili görüşlerini almak için bir daha konuştum.
Ünlü Berkeley Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Eichengreen, ‘Fed ve diğer merkez bankalarının kötü menkul kıymetleri satın almalarıyla birlikte kredi piyasası yavaş da olsa normale döndü’ diyor. Ancak, hemen ardından ‘ama’ kelimesini ekliyor. Birkaç konuya dikkat çekiyor:
İki önemli göstergeye dikkat
Birincisi, ‘Goldman Sachs ve Wells Fargo’nun iyi bilanço açıklayacağız’ değerlendirmelerinin kendisini ikna etmediğini söylüyor. Hala bankalar cephesinde işlerin normale döndüğünü, büyük bir gelişme görüldüğüne inanmıyor.
İkincisi, bankalar açısından normale dönülüp dönülmediğini görmek için, şirket ve hane halkı borçlarının yaratacağı ‘tusunami’nin etkilerini beklemek gerekiyor. Eichengreen, ‘Bu rakamlar, zaten zayıf olan ekonomiyi çok olumsuz etkileyebilir’ diye uyarıyor.
Ünlü ekonomist, özetle, bankalar cephesi ve kredi pazarı normale dönmeden, durgunluğun sona erdiğini, ‘en kötünün’ geride kaldığını söylemek anlamsız olur diyor.
Paylaş