Paylaş
‘Şimdilik 8 kişi çıkardık’ diye söze başladı, ‘Ancak, 25 kişilik bir listemiz de hazır’ diye devam etti. Endişeliydi, buna rağmen biraz beklemenin, diğer şirketleri izlemenin yararına da inanıyordu.
O işadamı çok önemli bir mesaj da vermişti: ‘Satışlarımız yüzde 25 düştü. Bir süre dayanırız. Ancak, büyük şirketleri izleyeceğiz. Onların ne yaptığı bizim için çok önemli. Ondan sonra işten çıkarma kararı alacağız.’
Bir büyük bankanın binden fazla kişiyi işten çıkardığını duyunca, Denizlili işadamı aklıma geldi. ‘Kesin morali bozulmuş, listeyi kesinleştirmiştir’ diye düşündüm. Zaten bir ‘işaret fişeği’ bekliyordu, o da dev bankadan gelmişti. Korkum, Denizli’deki işadamını, yine Denizli’deki başkalarının da izlemesi…
Büyüklere ‘büyük’ iş düşüyor
Türkiye’nin büyükleri, Denizli’nin önde gelenleri, Kayseri’ye yön verenler, Antalya’nın ileri gelenleri… Her eko sistemde ‘büyüklere’ gerçekten büyük rol düşüyor. Çünkü, onların etrafında oluşan ‘eko’ sistemler başta olmak üzere bütün oyuncular büyüklere bakıyor, onların aldığı kararlara göre strateji oluşturuyor.
Biliyoruz ki, zor dönemden geçiyoruz. Satışlar düşüyor, şirketlerin gelirleri azalıyor. Ancak, şirketleri var eden, yüksek performansa, ihracat devine ulaştıran da çalışanlarıdır… Özellikle büyük şirketlerin böyle dönemlerde maliyet kısarken önceliği başka alanlara vermelerinde, ‘ateşi ilk yakan’ olmamalarında yarar var.
Dün çok büyük bir şirketin genel müdüründen dinledim. ‘Biz yolumuza çalışan çıkarmadan devam kararı aldık. Gözler bizim üzerimizde. Çevremize olumsuzluk yaymak istemiyoruz’ bilgisini verdi. Umarım dediklerini yaparlar. Çünkü, gerçekten de gözler devlerin, büyüklerin üzerinde… Sayıları artacak işsiz, mutsuz ve umutsuz insan sayısının faturası yine şirketlere çıkacak…
Başbakan neden 5 büyük bankanın genel müdürünü dinlemiyor?
Bu sorunun yanıtını ben cidden merak ediyorum. Ama benim kadar merak eden çok sayıda işadamı ve yönetici olduğunu da biliyorum.
Son 1 aydır Denizli, İzmir, Kayseri, Bursa’ya seyahat ettim. Bu illerdeki işadamlarının yanı sıra Uşak, Eskişehir, Kütahya, Afyon ve Antalya’dan işadamı ile yöneticilerle sohbet ettim.
Her hafta en azından 4-5 işadamı ve yönetici ile içerik ya da proje oluşturma amaçlı bir araya geliyorum. Bankacılıktan gıdaya, enerjiden telekoma kadar her sektörden temsilcilerle yaptığım görüşmelerde bu sorunun öne çıktığını gördüm. ‘Neden başbakan bir de bankacıları dinlemiyor?”
Evet neden dinlemiyor?
Bu çok anlaşılabilir değil. Başbakan her ortamda bankaları eleştiriyor, onlara ‘kredileri geri çağırmayın’ ve ‘daha fazla verin’ çağrısı yapıyor. ‘Çok kar ettiniz, biraz sermayeye ekleyin’ uyarısında bulunuyor.
Sanayici ve işadamları da dertli… ‘Kredi alamıyoruz’, ‘Faizleri çok artırdılar’ ve ‘Kredileri geri çağırıyorlar’ şikayetlerini öne çıkarıyorlar.
Bence iş dünyası kendince haklı… Nasrettin Hoca gibi olacak ama bankacılar da haklı olabilir… Onları dinlemek, sektördeki sorunları, kredi piyasasındaki sıkışıklığı anlamak lazım. Başbakan, bence en azından 5 büyük bankanın genel müdürünü bir yemeğe davet edip, rahat ortamda dinleyip, onları anlamalı, sorunları varsa çözmeli… Ondan sonra hala sorunlar devam ediyorsa, kamuoyunda eleştirmeye devam etmeli… Bence ‘vurmadan’ önce ‘dinlemekte’ yarar var.
CEO’lar gerçekten çok kazanıyor mu?
Dünyayı kasıp kavuran finansal krizin ilk faturası ABD’de CEO’lara kesildi, bazı sigorta ve banka yöneticileri işlerinden kovuldu. Öngörüsüzlük ve risk yönetimindeki beceriksizlikle suçlanan CEO’lar koltuklarından olurken, ücretleri de tartışılmaya başlandı.
Gördüğüm kadarıyla bu tartışma, krizin etkisiyle birlikte dünyanın dört bir yanında devam ediyor. Bir zamanlar gıpta ile bakılan, ‘O kadar alıyorlar ama hak ediyorlar’ denilen CEO’lara adeta ateş püskürülüyor. Bazı ülkelerde ücret ve bonuslara sınırlama bile konuşuluyor.
Benim kişisel kanaatim, bunlar bir süre konuşulur, sonra ekonomideki büyümeyle birlikte unutulur, gider. Yeniden eski parlak bonus ve ücretlere geri dönülür.
Çalışanın 40 katı maaş
CEO ücretlerini değerlendirmenin önemli bir yolu var… O da ortalama çalışan ücreti ile karşılaştırılması… Yani şirketin CEO’sunun ücretinin, ortalama çalışanın ücretinin kaç katı olduğu hesabı anlamlı mesaj verebilir. Gördüğüm kadarıyla son yıllarda bu göstergeye bakanların sayısı da artıyor.
2006 yılına ait rakamlara göre, Batı ülkelerinde CEO ücreti, ortalama çalışan ücretinin 19 ile 40 katı arasına kadar ulaşmış. 1980’lerde bu oranın 20’lere kadar ulaşmadığı dikkate alınırsa, artış gerçekten yüksek.
Ücretleri hızlı artıyor
Aslında ‘yüksek ücret’ yerine ‘abartılı zam’ eleştirisi daha doğru olurdu. Rakamlar da bunu ortaya koyuyor. Örneğin, Almanya’da 40 büyük şirketin CEO’sunun ücreti geçen yıl yüzde 45 artmış.
İngiliz şirketlerinde CEO ücreti geçen yıl ortalama 9.2 milyon dolara ulaşırken, artış yüzde 33’ü bulmuş.
Fransa’da 40 büyük şirketin tepe yöneticilerindeki artış 2007’de yüzde 58’i yakalamış. Bu şirketlerdeki CEO’ların yıllık ücreti de 6.2 milyon dolar olarak belirlenmiş.
Dikkatinizi çekerim, enflasyonun birkaç puan olduğu ülkelerde yüzde 30, yüzde 45 artışlardan söz ediyoruz.
Amerika’da rakamlar daha uçuk. S&P500 şirketlerinde ortalama CEO maaşı 2007’de 8.4 milyon doları bulmuş.
Türkiye’de neler oluyor?
Capital’de her yıl yaptığımız geleneksel araştırmada CEO ücretleri için, 500 büyük şirkette, 14-42,5 bin YTL rakamlarına ulaşmıştık. Bunlar geçen yıla göre yüzde 12 artışı ifade ediyor. Yeni yılda ise aynı rakamları görsek bile artışlar sınırlı olacaktır diye düşünüyorum.
Paylaş