ZANNEDİYORUM bir yıl kadar önceydi.. Türkiye’de trafik denetiminin vatandaşa tuzak kurma mantığı ile yapılageldiğini yazmıştım. Bir iki gün sonra trafik hizmetlerinden sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı düzenlediği basın toplantısı ile “Devlet vatandaşına tuzak kurmaz, her şey vatandaşı korumak adına yapılıyor” demişti.
Aradan geçen zaman içinde trafikte yeni düzenlemeler yapıldı. Radarlı kameralarla tanıştık, bugüne kadar park etmenin kesin biçimde yasaklandığı caddelerin üzerinde resmi/seyyar açık hava otoparkları ile karşılaştık. Dikimevi kavşağındaki saçma sapan sinyalizasyondan tutun, Cevizlidere kavşağında projesi başlı başına trafik canavarı olan geçitlere kadar, aklın ve bilimin kabul etmeyeceği kadar ilkel yaklaşımlarla yerleştirilen radarlardan tutun, Çorum’da tarlasında çalışan traktöre Kızılay’da kırmızı ışık cezası kesen MOBESE’ye kadar her türlü rezilliğe şahit olduk.. Bugün hala, daha önce söylediğim noktada, savunduğum görüşteyim. Devlet trafikte vatandaşına tuzak kuruyor.
Kısa süre önce okurlarımızdan Bülent Bey, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne de gönderdiği bir şikayet metnini bizlerle paylaştı.
Trafik ekiplerinin, çekiciler ile birlikte yeni gözdesi, Kennedy Caddesi’ndeki 4 apartman olmuş. Sözkonusu bölgede tanıdığım tek bir kişi bile oturmadığı için, gönül rahatlığı ile Bülent Bey’in şikayet yazısından bir bölümü aktarabiliyorum: “13 Nisan 2011 tarihinde saat 14.00 civarında Ankara / Gazi Osman Paşa mah./ John F. Kennedy cad. ile Attar sokağın kesişme noktasına 5 - 6 adet araç çekici aynı anda gelmiş, Attar sokak köşesindeki ev ile John F. Kennedy caddesi 150 numaradan başlayarak 148, 146 ve 144 numaralı ev önleri ile karşı kaldırım tarafındaki bütün araçlar sırayla çekilmeye başlanmıştır. Bu arada görev yerinde kendisinin yetkili olduğunu belirtmek istercesine tavırlar içerisindeki bağırıp çağıran, sağa sola koşuşturan, zayıf yapılı, kısa boylu bir trafik polisi bayan memur da çekilmek için sırası gelmemiş araçlara ceza yazıp ön camlarına koymaya başlamıştır. Mahalleli bugüne kadar, tek bir aracın dahi herhangi bir çekici araç ile park ettikleri yerden kaldırma işlemine rastlamadığı için (kayıtlarınızdan kontrol edebilirsiniz) (yalnız ara sıra Attar sokak ile John F. Kennedy caddesinin kesişme yerinde görüş açısının kötü olması nedeniyle trafik kazaları yaşanmakta olup belki birkaç kez kaza yapan araçların kaldırılması için çekici gelmiş olabilir) sanki bir terör saldırısına uğramış gibi şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışmış, yine de mantıklı bir açıklama bulamamıştır.”
Bülent Bey’in yazısından, trafik ekiplerinin trafik düzeni sağlamaktan çok, ceza yağdırıp çekicileri zengin etme dürtüsü ile hareket ettikleri gibi bir izlenim almak mümkün.. Hatta komplo teorisi geliştirirseniz, insanların araçlarını evlerinin önüne park etmek yerine Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki resmi/seyyar açık hava otoparkına para ödemeye mecbur bırakılmak istendikleri bile düşünülebilir. Bunun adı tuzak değilse, nedir..? Hele hele üç beş değnekçiyle bile başa çıkamayan devlet, trafik düzenini bozmayan vatandaşa ceza yağdırmaya başlamışsa.. Kızılay’da, Çankaya’da, Keçiören’de, Söğütözü’nde, Ulus’ta, Aydınlıkevler’de, özetle Ankara’nın hemen her yerinde yüz binlerce insan her gün trafikte inim inim inlerken, çekici filoları ile 4 apartmana yapılan ‘çıkarma’nın neyi çözdüğünü bilen varsa, seve seve dinlemek isterim..