Paylaş
Delirmiş olmalıyım... Bir öyle düşünüyor bir böyle düşünüyorum... Tam umudumu yitiriyorum biri imdadıma yetişiyor... Tamam tamam o kadar da kötü değil diyorum... Sonra yine fikrimi değiştiriyorum... Bir karamsar bir iyimser... Hayat da böyle değil mi zaten...? Müzik dünyası öyle... Tıpkı ülkemizin siyasi gündemi gibi, sürekli değişmekte. Bir karanlık, bir aydınlık... Ve ben kendimi tanıyamıyorum...
Sakin geçen yaz döneminden sonra bomba albümler çıkacak demiştim, haksız değilmişim. Biri Sezen Aksu. Geçtiğimiz haftalarda yazmıştım, diğeri ise Erdal Kızılçay, Fuat Güner ve Dağhan Baydur'un kurduğu DEF grubunun Beatles Alaturka çalışması. Muhtemelen bizlere, sene sonu gibi ulaşacak, ama iş gerçekten mükemmel. Bu tarz çalışmalar çok çabuk ayağa düşebilirdi ama bu üç usta müzisyenin elinde iş titiz ele alınmış. Kuşku yok. Nereden mi biliyorum. Çünkü ‘‘o gece’’ Fuat Abi'nin stüdyosunda parçaları dinledim ve çok heyecanlandım. Neşelendik, şarkıları birlikte söyledik. Sanıyorum dinleyen herkeste aynı etkiyi yaratacak. Bu arada Fuat Güner, çok yakında solo albümünü de piyasaya sürecek ve inanın bana, o da çok iyi olmuş. Bir şarkıda Nilüfer'le düet yapan Güner'e dört şarkı sözü de Fikret Kızılok'tan gelmiş. Sabırsızlıkla beklediğim albümlerden biri de işte bu çalıma.
Öte yandan hani şu benim ‘‘yeni türkücüler’’ eleştirim vardı ya... Bir albüm dinledim tadına gerçekten doyamadım. Son derece düzeyli çalışmalarıyla dikkat çeken Kalan Müzik'ten çıkacak olan bu sesin adı Cengiz Özkan. Yorumladığı türküler değerli, ele alınış biçimleri dokunaklı... Eskiler mi yeniler mi diye bir tartışma var ya (bence gereksiz), işte ona en güzel yanıt bu albüm... Hem geleneksel formlara saygılı hem de yeni... Kendine özgü... İçinde Feraye'ler, Aşık Veysel'ler bile var... Hele Erkan Oğur ile yapılmış ‘‘Ne Feryad Edersin’’' adlı düet için ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Zaten bu yılın en iyi halk müziği yapımları seçeceksek eğer Kalan'ın prodüksiyonlarına bir göz atmak gerek derim. Hazır bu yapımcıdan söz açılmışken müzik hazinemize bu kadar sahip çıkan bir başka şirket daha tanımıyorum. Başarılı bir şekilde gerçekleştirdikleri arşiv serilerinin sayısı otuzu aşmış durumda... Ve her biri ‘‘müzik takipçisi’’nin arşivinde bulunmalı. Bu şirketin çalışmalarının önemini dünyacaünlü ‘‘Roots’’ dergisi bile farketmiş ki, son sayısında şirketin sahibi Hasan Saltık'a geniş yer vermiş.
Ve son olarak da Şükriye Tutkun'dan söz etmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde çıkması beklenen albümünü dinledim ve ‘‘ben türkücü değil şancıyım’’ diyen Şükriye'nin bu ikinci çalışmasını ilkinden daha çok beğendim. Arif Sağ davul çalmış, Erdal Erzincan da bağlama. Ve daha pek çok sürpriz... Sonuç gerçekten bir türkü kaseti değil bir new age çalışması gibi olmuş. Eeee bu kadar şeyden sonra karamsar olmak sizce de yersiz değil... En azından bir süre için...
Paylaş