Paylaş
Oyun da çok güzel bir oyun: ‘Rain Man’. Yönetmen Kemal Başar’ın kurduğu Tiyatro Keyfi’nin ilk prodüksiyonu. BO Sahne’nin Çukurcuma’daki salonunda izledik. BO Sahne için de çok güzel bir mekân yapmışlar. Derli toplu iki salonları, hoş bir fuaye kafeleri var. Bir butik otelin altında yer alıyor. Çok büyük dekorlar gerektirmeyen oyunlar için ideal, konforlu ve uygar bir yer. Geçen sezon Burak Sergen’in oynadığı Adolf’la açılan BO Sahne’de bu yıl birkaç önemli işe imza atılacak. Rain Man erken ve güzel bir sürpriz oldu. Başında dediğim gibi Reha Özcan ödüllük bir performans sergiliyor.
Rain Man, Yağmur Adam adıyla Türkiye’de de oynamış, çok meşhur bir Hollywood filmi. Tom Cruise para ve başarı hırsıyla dolu, gayet bencil bir adamı canlandırır. Babasının ani ölümüyle, miras işlerini filan yoluna koyarken öğrenir ki, meğer bir kardeşi varmış. İşin ucunda para olduğu için bütün ömrünü bir bakım merkezinde geçirmiş bu otistik abiyle anlaşmak zorundadır. Hatırlayacağınız gibi, olaylar bu ikiliyi yollara düşürür. Dustin Hoffman’ın canlandırdığı Raymond karakteriyle hayat kolay değildir. Çeşitli takıntıları, problemleri ve inanılmaz bir hafızası vardır. Asıl yolculuk başta itici ve iletişim kurulması imkânsız görünen Raymond’u tanıyan Charlie’nin kendi iç dünyasına ve tarihine yaptığı yolculuk olacaktır. Oyunla film neredeyse aynı. Tabii filmler daha görsel şeyler. Renkleri, sesleri, kompozisyonları başka türlü. Ama tiyatroda da gerçek oyuncular var. Bazı eserlerde bunun üstünlüğü çok aşikârdır. Bu oyun da çoğunlukla öyle. Özellikle iki kardeş arasındaki duygusal sahneler filmi fersah fersah aşıyor. Raymond otistik ama gerçekten çok derin bir karakter. Reha Özcan Hoffman’ın tarzından etkilenmemiş. Çok özel, çok incelikli bir karakter yaratmış. Büyük bir ustalık var. Kontrolü hiç yitirmiyor. Böyle sıradışı rolleri her oyuncu ister ama herkes de altından kalkamaz. Tüy gibi hafif bir performans gördük. Devrim Evin deneyimli, çok da sevilen, değerli bir oyuncu ama Tom Cruise’ün hatasını yinelemiş. Asıl hikâye onun bencil ve duygusuz bir adamken Raymond sayesinde nasıl dönüştüğü üzerine. Dolayısıyla büyük bir fırsat var. Bu fırsat iyi değerlendirilmemiş. Fazla çaba ve kontrolsüz enerji bazen yoruyor. Tamer Levent’i özlemişim. Pek de güzeldi sahnede. Can Atilla’nın müzikleri şahane. Kemal Başar gayet güzel, sakin ve ince bir oyun yapmış. Herkesin seveceğine eminim.
Paylaş