Paylaş
Asmalı Sahne küçücük bir yer. Bildiğiniz ev salonu kadar. Ama bir duygusu var. Yeri de güzel. Tiyatro Yanetki, başarılı prodüksiyonlar yapan, alternatif bir grup. Oyunu orada seyrettim. Etkilendim. Aslında iki sezondur oynuyor. Hesapçı, uyanık, hafif karanlık ama şeytan tüyü olan bir karakter var oyunda. Çocukların alınıp satılmasına aracılık ediyor. Bu rolde Faruk Barman geçen yıl Sadri Alışık Ödülü almıştı. Diğer oyuncular da çok başarılı.
Hansel ve Gretel masalında çocuklar ormana bırakılır. Ormanda bir cadı onları şekerden (kurabiyeden) bir eve hapseder. Niyeti çocukların iyice semirmesidir. Afiyetle mideye indirecektir onları. ‘Kurabiye Ev’in adı oradan geliyor. Bizim oyunda çocuklarından ve hayattan bıkmış tipik bir çift var. Çocuklarını satma fikri akıllarını alıyor. Tabii, söylenen yalana inanmaya teşnedirler. Çocuklar belli ki istismara uğrayacak ama sanki evlatlık veriyorlarmış izlenimi uyanır. Çocuklardan gelecek parayla da hayallerini gerçekleştireceklerdir. Yeni bir buzdolabı, gemiyle yaz tatili, belki biraz daha büyük bir ev. Oyun, bu fantastik durum etrafında şekilleniyor. Değişik ve yetkin bir yazarlık üslubu var. Olan biten şeyler hem çok gerçek, hem de absürd. Gerçekliğin, somut ve tanıdık hayatın sınırları absürd anlatımın topraklarına girip çıktıkça oyunu baştan sona bütünlüklü bir eser olarak algılamak zorlaşıyor. Yanetki’nin rejisi bu sorunu aşmış. İnandırıcı, akıcı bir tarz bulmuşlar. Hansel ve Gretel hikâyesi, Avrupa’da büyük açlık yıllarında çokça yaşanmış bir şeydi. Bugün de yaşanıyor. Ama Mark Schultz’un bu çok başarılı oyununda yokluk, sefalet ve savaş atmosferi yok. Bu ailenin motivasyonu tüketim toplumunda daha çok itibar görmek. Güçlü bir paralellik kurulmuş. Demek ki, itibar ve lüks açlığı, gerçek açlıktan daha fazla kemirebiliyor içimizi. Kurabiye Ev, güzel oyun. Gerçi, bu doldur boşalt İngiliz oyunlarından sıkılmaya başladım. Birileri yazar, biz de çevirir oynarız. Bin yıldır böyle. Kolay iş. Madem alternatifsin, çatır çatır kendi metinlerini de üreteceksin.
Paylaş