Paylaş
Ülkemizde kirlilik ve iş bilmezlik almış başını gitmiş. Uzmanlık alanım siyaset değil ama yaşanan gelişmelerin sanat hayatımıza, özellikle tiyatroya nasıl etki edeceğini düşünmek zorundayız.
Hükümetin ödenekli sanat kurumlarını, tiyatroyu, operayı, baleyi, kapatma kararlılığında olduğunu biliyoruz. Bu kurumların tasfiye edilmesinin doğru bir iş olmayacağını defalarca yazdım. İyileştirme yapılmalı, yeni işletim modelleri uygulanmalı, şeffaf, verimli ve toplumu tümüyle kucaklayan çalışkan yapılar kurulmalı. İyi ama nasıl olacak?
Yaşadığımız belirsizlik ortamında bu zor işi kotaracak bir irade beklemek inandırıcı olmayacaktır. Peki o meş’um kapatma yasası bu arada Meclis’ten geçiverirse? Şaşırma debimizi aştık; her an her şey olabilir. Bu gümbürtüde sinemaya devlet desteği uygulamalarında aklın kabul edemeyeceği bir hüküm yasalaştı ve +18 değerlendirmesine uğrayan filmlere destek verilmeyeceği karara bağlandı. Hükümetin, sanat kurumlarını kapatıp sanatçıları emeklilik veya istifaya zorunlu kılmayı hedeflediği bu yasa da aynı şekilde yürürlüğe girebilir. Geri dönüşsüz bir süreç yaşanabilir. Sanatseverler olarak bu işin bir oldubittiye getirilmesine izin vermememiz gerekiyor. Kültür bakanlarımız, kültür ve sanat alanında birikimli, deneyim sahibi kişiler olmalı. Eski bakan da yeni bakan da yazık ki bu kıstaslara uygun değil. Başka alanlarda kendilerini kanıtlamış olabilirler ama kültür bakanlığı uzmanlık gerektiren bir iştir. Yoğun gündem bizi sanatın geleceğini tartışmaktan alıkoymamalı. Sanat, hayatın kenar süsü değil ta kendisidir. Tiyatro edebiyatı Machbeth’ten Salome’ye, dünyevi ihtirasları yüzünden yıkıma uğramış nice karakteri resmeder. Sağcısı solcusu, iktidarı muhalefeti fark etmez. Tiyatroyu bilmeyen, sanat neşesinden mahrum kalmış politikacılardan kimseye hayır gelmez.
*
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ‘Modern Dans Topluluğu’ diye bir kumpanyası var. Modern dansı ülkemizde kurumsallaştıran öncü isimlerin başında, bu topluluğu da yöneten Beyhan Murphy bulunuyor. Seyahatname, Güldestan gibi dünya çapında işler yaptı. 2007’de yaptığı ‘Hüsnü Aşka Dair’ adlı eseri şimdi yeniden sahne alıyor. Esere ben de küçük bir katkıda bulundum. Arkın Zirek, Can Tunalı ve diğer muhteşem dansçılar sahnede. Gerçek bir dans-drama deneyimi. Bilet bulmak zor ama görün. Dünyayı değiştirme heveslisi siyasetçiler de görsün. Şeyh Galip’in vaazettiği tevazudan ders alsın. Sert gündemde ruhumuzu temizlemek için bir fırsattır.
Paylaş