PEMBE yanaklı, sevimli oyuncak bebekler, mükemmel vücut ölçülerine sahip Barbie’ler veya son yılların en çok tartışılan oyuncaklarından biri olan Bratz’ler... Küçük kız çocuklarının vazgeçilmez oyuncakları. Bunlar ve benzeri oyuncakların çocuklar üzerindeki etkileri hep tartışılır.
Son yıllarda bir tartışma konusu da engelli oyuncak bebekler üzerine. 2007 yılında İngiltere’de tasarlanan Down Sendromlu, tekerlekli sandalyeli veya kör bebekler olumlu tepkiler kadar, olumsuz eleştiriler de aldı. 1997 yılında üretilen Becky ise bambaşka bir tartışma konusu yaratmıştı. Becky, Barbie’nin yakın arkadaşı ve tekerlekli sandalyede. Tartışma konusu şu ki, Becky’nin tekerlekli sandalyesi Barbie’nin evinin asansörüne sığmıyor. Şikayet üzerine üretici firma Mattel, evi yeniden tasarlayacağını açıklıyor... Bu oyuncaklarla ilgili haberleri ve çeşitli forumlarda engelli oyuncak bebekler için yapılmış olan yorumları okuduğumda farklı görüşlerle karşılaştım. Bazıları, bu tip oyuncakların engelli olmayan çocukların engellilere bakışlarını olumlu yönde değiştireceği görüşünde. Ayrıca engelli çocuklar için de bu bebeklerin durumu kabullenmede yardımcı olacağını düşünüyorlar. Ancak bu oyuncakların, engelli çocukları mutsuz edeceği ve daha agresif yapacağı görüşü de var. Geçtiğimiz haftalarda Ankara Genç İşadamları Derneği’nin düzenlediği Angiad Kadın Platformu Ödül Töreni’ne katıldığımdan bahsetmiştim. Gecede, ödül alan değerli isimlerden biri olan Prof. Dr. Kalbiye Yalaz’la konuşma fırsatım oldu. Prof. Dr. Kalbiye Yalaz, çocuk nöroloğu ve aynı zamanda Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Derneği kurucu üyelerinden. Kendisine engelli oyuncak bebeklerle ilgili ne düşündüğünü sorduğumda faydası olabileceğini ancak bu tip bir kararın mutlaka pedagogların ve çocuk psikologlarının görüşü alınarak verilmesi gerektiğini söyledi. Ve ekledi: ‘En gerekli ve etkili olansa engelli ve engelsiz çocukların bir arada eğitim görmesi.’ Bir arada eğitim görmenin, engelli çocukların kendilerini farklı hissetmemelerine yardımcı olurken, engeli olmayan çocuklar için de hayatları boyunca karşılaşacakları engellilerin ihtiyaçlarını anlamada öğretici olacağı kesin. Oyuncaklar, eğitim veya engelsiz şehirler için gerekli düzenlemeler… Amaç, ne şekilde olursa olsun, engelli ve engelsizleri sosyal ortamlarda uyum içinde daha fazla bir araya getirmek olmalı. Asıl engel olan, uyumsuz şehirler ve önyargılar ortadan kalkmalı. Ufak bir not Bu hafta içi bir okuyucumdan geçen haftaki yazımla ilgili bir mail aldım. Mail genel hatlarıyla, neden Hürriyet Ankara ekinde İstanbul’da bulunan bir mekandan bahsettiğimle ilgiliydi. Bildiğiniz gibi Hürriyet Ankara ekine internet üzerinden tüm Türkiye’den ulaşılabiliyor. Fakat Ankara ekinin yalnızca Ankara’lılar tarafından okunduğunu varsaysak dahi, Ankaralılar’ın Ankara dışına çıkmadıklarını düşünmek büyük haksızlık olurdu. Yirmisekiz yıldır Ankara’da yaşayan ve şehrini, şehrinin insanlarını çok seven bir Ankaralı olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, Ankaralılar gezmeyi, farklı yerler görmeyi sever. Çoğu gezisi iş için olsa bile araya keyifli bir yemek, kısa bir mola sıkıştırmayı ihmal etmez. Gittiği şehrin dokusunu, kültürünü merak eder. Kadınların kendi şehirlerinde bulunmayan alışveriş imkanlarına olan tutkularındansa hiç bahsetmiyorum... Kısacası Ankara’da yaşamak, Ankara ekinde yazmak yalnızca Ankara’nın güzellikleri ile yetinmeyi gerektirmiyor bence. Bu görüşle, bundan sonraki yazılarımda da gittiğim gördüğüm her şehirdeki, her yerdeki güzellikleri, farklılıkları yazacağım size. Belki bir gün yolunuz düşer, tavsiyelerimi denersiniz ve beni anarsınız diye.