BEŞİKTAŞ’ın yediği beraberlik golünü hiç beklemeden hemen eleştireceğim.
Ve Beşiktaş savunmasının golde İbrahim Akın’a sunduğu pozisyon rahatlığını gelecek maçlarda da tekrarlayacağını düşünerek hemen S.O.S sinyaline asılacağım.
Pozisyonu defalarca gözlerimde canlandırdım. Hiç bir savunma ceza sahası içinde rakibe böylesine hazırlıksız yakalanmaz. Ve yine hiç bir savunma bloğu 6 pas çevresinde rakibe bir çalım-şov fırsatı vermez.
İlk çalımda Ernst dağılıyor. İkinci çalım Yusuf’a. İsmail Köybaşı ortalarda yok. Ve son adam Ferrari sanki gölge boksu yapıyor. Geri geri kaçıyor. Ve İbrahim Akın’ın kılına bile dokunmuyor.
Böyle gol mahalle maçlarında yenir! Yine de kutluyorum İbrahim’i...
Yangın yapmıyorum. Sadece Fenerbahçe maçında yenilen iki hatalı golün üzerine bunu da koyarak, Beşiktaş’ta yaşanan savunma derbederliğine bir çare öneriyorum. Hem de acilen...
Kolları sıvayıp eleştiriye savunmadan başladım. Diğerlerine sataşmadan önce kısa yoldan söyleyeceğimi haykırayım... Dün gece izlediğim Beşiktaş’ı hiç beğenmedim!
MUSTAFA Denizli oyuna Holosko ile başladı. Hiç de fena değildi Holosko. Sağ kulvardan taşıdığı toplarda iyi işler yaptı. Nobre’nin etkili ve başarılı performansına hücumda ayak uydurmaya çalışan tek adamdı.
Mustafa hoca, ikinci yarıda neden kenara aldı Holosko’yu hiç anlayamadım. Anlayamadığım bir başka konu...
Yusuf Şimşek’in, kenar adamı olarak göreve soyunmasını hep yadırgadım. Dün gece iyice şaşırdım... Oyunun ilk 25 dakikasını sol kenarda çizgide geçirdi. Etkisizdi, oyunda görünmedi.
İlk yarının geri kalan dakikalarında orta alanda oynadı, havasını buldu. Ve ilk yarı bitiminde o da Holosko gibi makası yedi. Mustafa hoca kenar adamı olarak Yusuf’tan ne bekliyor, bilemiyorum!
Holosko’nun yerine giren idmansız Nihat Kahveci’ye forma tesliminin erken yapıldığı düşünüyorum. Ve Yusuf’un kenarda harcanmasına da itiraz ediyorum...
BEŞİKTAŞ, 10.5 numaranın hakkını verecek bir futbolcu arıyor. Keseye uygun düşerse, hemen alacak. İyi de işin espri tarafı bir yana, bu konuda ciddi sıkıntılar yaşıyor Beşiktaş.
Mustafa hoca’nın, Tello’nun kişiliğinden yaratmaya çalıştığı 10.5 numara çabaları pek tutmadı. Artık, kısa yoldan bu işe bir çözüm getirmenin zamanı geldi ve geçiyor.
Oyunun ilk yarısında Nobre olağanüstü bir çaba ve performans gösterdi. Fink fena değildi. Ernst çalışkan ve gayretliydi.
Ancak, ikinci yarı tüm takım adeta kayıplara karıştı. Hiç bir Beşiktaşlı beklenen performansı yakalayamadı. İşin en kötü tarafı Beşiktaş’ın oynadığı oyun gelecek haftalara bir umut taşıyacak düzeyde değildi... Kaybedilen puandan çok Beşiktaşlı buna daha çok üzüldü!