Koray Durkal

İyi ki Klopp ve Guardiola var

27 Kasım 2019
AZ önce Guardiola’ya geçen sezon Kompany’nin Leicester’a attığı gol sonrası neler hissettiğimi anlattım. Akşam eve geldiğimde eşim, “Hadi maçı izleyelim” dedi. Ben de, “Pek emin değilim” dedim. Ama izledim, her geçen saniye umutlanmaya başlamıştım. Sonra Leicester’ın yorulmaya başladığını gördüm. Ve Kompany şahane bir gol attı. Bu attığı ilk goldü, onun için güzel bir andı.

Klopp, Kompany’nin golünde hissettiklerinin aynısını benim bu sezon her hafta Liverpool’un son dakika gollerinde hissettiğimi bilmiyor. Her defasında bu sefer puan kaybedecekler diyorum. Ama hiç kaybetmiyorlar. Klopp’un takımlarına karşı oynamak zordur. Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanmak isterim. Ve eminim ki o da Premier Lig Kupası’nı kazanmak istiyordur. Belki takas yapabiliriz.

Yukarıdaki sözler İngiltere Futbol Yazarları Derneği’nin ödül töreninde konuşan Jürgen Klopp ve Pep Guardiola’ya ait. Her iki teknik adam konuşurlarken birbirlerine ve kazanana duydukları saygıdan bahsettiler. Aslında her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu öylesine güzel anlattılar ki sadece başarıdan değil başarısızlıktan da gülüp eğlenebileceğimiz hikayeler çıkarabileceğimizin mümkün olduğunu, futbolun bambaşka seviyelerde de yaşanabileceğini gösterdiler. Güzel oyuna kalite sadece sahada oynanan futbolla gelmiyor. Bu kaliteyi elinizde Klopp ve Guardiola gibi paydaşlar varsa sağlıyor. Bu hayatın her alanında da böyle değil mi? Sürekli şikâyet etmek, hatayı başkalarına yansıtmak ya da farklı yerlerde aramak yerine eldeki malzemeye odaklanıp daha iyisini nasıl yapabiliriz diye düşünmemiz ve bunun için çalışmamız gerekmez mi? Eğer çocuğundan yetişkinine, milyonlarca insan takımınızı destekliyorsa siz sadece bir teknik direktör değil aynı zamanda bir lidersinizdir ve onlara doğru mesajlar vermeniz gerekir.

ZiHNiYET DEVRiMi

Bizim maalesef böyle bir kültürümüz asla olmadı ama olmayacak demiyorum. Tıpkı milli takımdaki yeni jenerasyon gibi değişen, okuyan, araştıran, sahada gördüklerini sanatla, bilimle, teorilerle harmanlayan bir futbol nesli de beraberinde geliyor. Bu kültür mutlaka gelişecek. Ve ‘Mourinho’ya, Klopp’a, Guardiola’ya verilen imkanlar bize verilse ya da gelsinler Türkiye’de yapsınlar’ diyenlerin yerini elindeki malzemeye farklı bakış açıları getirerek zihniyet devrimi yapacak isimler alacak.

FUTBOLU, FUTBOLDAN GELMEYENLER YÖNETSiN!

Mourinho’nun antrenör olarak uzun yıllardır misyonunu tamamladığını, kendini yenilemeyi bıraktığı için antipatik tavırlarıyla Tottenham’ın yarattığı sempatiyi de yerle bir edeceğini düşünenlerdendim. Ancak verdiği ara Mourinho’ya iyi gelmiş gibi. İlk basın toplantısında daha sempatik, gülen ve gizleyemediği egosuna rağmen sıcak olmaya çalışan bir Mourinho vardı. Yine de benim dikkatimi çeken Mourinho’nun teknik ekibi oldu.

MÜTHİŞ CV’LER

Bu isimlerden ilki Mourinho’nun yardımcılığını yapacak olan Joao Sacramento. Güney Galler Üniversitesi’nde öğretim görevlisiyken futbolla tanışan Sacramento yaptığı analizler sayesinde Cardiff City, Galler Milli Takımı, Arjantin Milli Takımı, Monaco ve Lille gibi kulüplerde görev aldı. Yaptığı taktik analizler sayesinde kısa sürede tanınırlığı artan Sacramento, İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Portekizce biliyor. Diğeri ise analist Giovanni Cerra. Endüstriyle tasarım mezunu ve aynı zamanda amatör bir biyolog olan Cerra, çalışmalarını tamamlamak için taşındığı Londra’da önce Microsoft’ta görev aldı. Ardından 3 yıl boyunca Chelsea Kulübü’nde görsel tasarımcı olarak çalıştı. İngilizce, İtalyanca ve Fransızca bilen Cerra son olarak Mourinho ile Manchester United’daydı. Belli ki Mourinho ‘kendimi yenileyemiyorsam beni yenileyecek isimlerle çalışabilirim’ düşüncesiyle teknik ekibini güncellemiş. Sanırım bu iki kişinin CV’si bile bizdeki ‘futbolu, futbolun içinden gelenler yönetsin’ tezini çürütecek kadar yeterli.

Yazının Devamını Oku

League of Legends’ın büyülü dünyası 10 yaşında

19 Ekim 2019
Dünya çapında 100 milyondan fazla aktif oyuncusu bulunan League of Legends’ın 10.yıl kutlamaları için Riot Games’in davetlisi olarak iki gün boyunca Londra’daydım.

Kutlamalar öncesi beni en çok etkileyen detay Riot Games’in gerçekten işini büyük bir titizlikle ve en ufak ayrıntısına kadar düşünen bir şirket olduğuydu. Etkinlik alanına gittiğimde ise bambaşka bir dünyayla karşılaştım. Ekip günler süren çalışmalar sonrasında League of Legends vadisini Londra’daki The Excel’de birebir yansıtmakla kalmamış hepimizi oranın bir parçası olduğumuza fazlasıyla inandırmıştı. Elbette bu başarının ardında dünya çapında 3 binden fazla çalışan bulunuyor. Bunların 800’ü oyunların geliştirilmesi aşamasında hiç durmadan çalışıyor. Gurur verici olan ise Riot Games’in Türkiye ofisindeki 70 Türk çalışanın yanı sıra; Los Angeles’da 15, Berlin’de 5 Türk çalışanının olması.

League of Legends dünyasındaki başarının önemli mimarlarından biri de kuşkusuz Riot Games EMEA Bölgesi Direktörü Hasan Çolakoğlu. Londra’da bir araya geldiğimiz Çolakoğlu, Türkiye’de esporun geleceği ve yapmak istedikleri projelerle ilgili şunları söyledi;

“League of Legends oyuncu sadakati yüksek bir oyun. Bu oyunda takım sahipliği ve koçluk son derece önemli. Bu sistemlerin Türkiye’de gelişime açık olduğunu düşünüyoruz. Böylelikle profesyonel spor dalları arasında Türkiye özelinde de daha fazla yer bulacağız. Şu an Türkiye’de bir profesyonel lig var. Bunun dışında profesyonel ligdeki takımların altyapı çalışmaları için konumlandırdığımız Akademi Ligi, doğrudan profesyonel lig sistemine oyuncu yetiştiren bir sistem olarak devam ediyor. Ek olarak Üniversite Ligi de büyük ilgi görüyor ve yakın dönem planlarımız arasında liselerle de iş birliğine gitmek var. Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Espor Federasyonu ile liselerde daha aktif ve geleceğin profesyonellerini yetiştirecek bir espor ekosistemi için birlikte çalışıyoruz. Yatırımcılar da Türkiye projelerine uzun soluklu bakmalı. Gelecek yıllarda Uluslararası bir finali Türkiye'ye getirmek istiyoruz. Örneğin İstanbul'da MSI ya da All Star etkinliği gerçekleştirebiliriz. Gelecekte Dünya Şampiyonası Finali’ni de Türkiye’ye getirmek istiyoruz.”

Yeni oyunlar tüm dünyaya aynı anda duyuruldu

LoL'ün 10. yıl dönümünün kutlandığı küresel yayın sırasında yeni oyunlar ve farklı projeler (Yeni mobil kart oyunu Legends of Runeterra, yeni MOBA oyunu League of Legends Wild Rift, League of Legends Espor Menajerliği, Riot Games tarafından geliştirilen ve üretilen 2020 yılında çıkacak bir League of Legends animasyon dizisi Arcane ve Akademi Ödülleri adayı belgesel yapımcısı Leslie Iwerks'ün uzun metrajlı belgeseli League of Legends Köken tanıtıldı. Riot Games, küresel toplumsal etki oluşturmak isteyen, kâr amacı gütmeyen ve şimdiden 4 milyon dolar toplanan Riot Games Toplumsal Etki Fonu'nu da hayata geçirdi) duyurulurken, önümüzdeki dönemlerde League of Legends ekosisteminde de büyük değişikliklere gidileceğini şimdiden söyleyebilirim.

Oyun pazarı ve oyuncu ekosistemi

Yazının Devamını Oku

İstanbul'da buruk bir gece!

4 Ekim 2019
Koray Durkal yazdı.

Bu sezon Bundesliga’da tuhaf bir şekilde dış saha takımı profili çizen Borussia Mönchengladbach, Medipol Başakşehir maçına da orta alanda baskıyla başladı. İlk 20 dakikalık bölümde özellikle kenardan ortalarla etkili olmaya çalışan Gladbach tek pozisyonunu Thuram’ın kafa vuruşuyla buldu ancak kaleci Mert Günok müthiş bir refleksle topu kornere çeldi.Bu pozisyondan sonra Başakşehir özellikle sağ taraftan Caiçara ve Visca ile oldukça etkili olmaya başladı. Özellikle Visca 23.dakikada maçın en net pozisyonunu buldu. Ancak o kadar acemice hareket etti ki topu düzeltip vurma şansı varken aceleyle şutunu çekti ve Başakşehir’i öne geçirme şansını da kaçırmış oldu. İkinci yarı da benzer bir tabloyla başladı. Borussia Mönchengladbach ilk 10 dakikada baskı kurup Raffael ve Embolo ile etkili olmaya çalışsa da sahneye çıkan Crivelli maçın gidişatını değiştiren isim oldu.
54.dakikada önce rakipten topu kapıp ardından savunma arkasına atan Crivelli’nin pasında Visca topu ağlara göndererek Medipol Başakşehir’i öne geçirdi.

B PLANI YOK

Golden sonra Alman ekibinin gardı tamamen düştü ve tıpkı golde olduğu gibi savunma arkasında geniş boşluklar bırakmaya başladı. Klopp ve Tuchel tedrisatından geçen Marco Rose beraberliği kurtarsa da bir B planının olmadığını da gösterdi. Bir parantez de Okan Buruk için açalım rakibin organizasyonlarını çok doğru analiz etmiş... Rakip kanatlardan gelmek istediğinde ikili üçlü sıkıştırmalarla topu kaparak hızlı hücumlara dönüştürdü. Başakşehir’in golü de böyle bir pozisyon sonrası geldi. Ancak sonrasında harcanan pozisyonlar ve rakibin şans eseri bulduğu gol İstanbul’da buruk bir geceye neden oldu.

Yazının Devamını Oku

Mekanın yeni sahibi onlar!

3 Ekim 2019
Espor ekosistemi gün be gün gelişirken kendi içinde farklı tartışma konuları da ortaya çıkmaya başlıyor. Hala bu sporu “çocuk oyunu” görenlere ufak bir tavsiye; espor kendi ekonomisini, turizmini ve yayın kültürünü yaratmakla kalmıyor bunu büyüterek kendi yolunda emin adımlar atmaya devam ediyor.

2019’un başında Türkiye’nin en ünlü yayıncılarından Cantuğ “Unlost” Özsoy, rakip yayıncılara “Ben tek, siz hepiniz” çağrısı yapmış, daveti kabul eden 10’un üzerinde yayıncı ile PUBG, CS:GO ve Half-Life oynamışlardı.

GameX Fuarı'nda, Red Bull Gaming Ground alanında gerçekleşen “Me vs All” adı verilen bu proje basit bir video projesi değildi. Genç kesimin televizyon yerine Twitch’ten istedikleri yayıncıyı izledikleri tezini doğruluyordu. O günkü 2 saat 50 dakikalık yayını tam 53 bin kişi izledi. Twitter’dan, yayının yorumlarında tartışmalar yapıldı, taraflar seçildi.  Daha önce Red Bull Flick Finali’nde televizyonlara rakip bir yayıncılık yapıldı. 360 olarak sarılmış yayında, oyunlar, oyuncular, ünlü isimler yayına dahil oldu. Bu yayında ciddi bir erişime ulaştı.

Geçen ay ise beraber kaldıkları evde “gözetlenen” yayıncıları canlı yayına taşıyan programlar da ilgi gördü. Tüm bu gelişmeler, “yayıncılar ve yayın ekonomisi” konusundaki yenilikleri de gündeme getirdi.

Zaten yayıncılık ufak ufak rotası kendi uygarlığına doğru kırıyordu. Bunu Red Bull Gaming Night’larda gördük. Bu buluşmaların üçüncüsünde YouTube’da 3 Yabancı, 1 Türk ismiyle tanınan Chaby Han, Louis ve Michele, canlı yayında ‘retro oyunlar’ oynadı. Bu yayın ise Boğaz’ın ortasından canlı yayınlandı. Bu mekansal kaygıların giderek azaldığını bize gösterdi.

Hepimiz biliyoruz, esporun her sene Türkiye dahil birçok ülkede hem ekonomisi büyüyor hem de hitap ettiği kitle genişliyor. Gerçekleştirilen turnuvalarda da artık sanal dünyadaki büyümeyi organik olarak da gözlemleyebiliyoruz.

Bir espor oyuncusu gerçek bir yıldıza dönüşebiliyor. Sevenleriyle fotoğraflar çektiriyor, imza günleri düzenliyor, kimileri için de idol haline geliyorlar.  Yayıncılar ise profesyonel espor oyuncularından da oluşabiliyor, oyun delisi olanlardan da. Son zamanlarda sayıları arttı ve artık yayınlarından bağımsız olarak da bir ikon durumundalar.

Sosyal medyadaki çeşitli platformlardan (Twitch, Youtube, Mixer, Facebook) içerik üreterek sektöre adımını atan yayıncılar, saatlerce yayın yapıyor ve kendi özgür alanlarında espor severlere hitap ediyor.

Bahsedilen rakamlar ise inanılmaz. Bir yayıncı, günün akşam saatlerinde açtığı bir yayınında 30 bin kişiden fazla insana seslenebiliyor. İzleyenler dilerse bağış da yapıyor ve bu sayede de

Yazının Devamını Oku

Kadıköy'de bir futbol gecesi

3 Eylül 2019
Son yıllarda seyir zevki bu kadar yüksek bir Süper Lig maçı izlediğimi hiç hatırlamıyorum.

Arsenal-Tottenham maçındaki inanılmaz tempodan sonra Fenerbahçe-Trabzonspor karşılaşmasının nasıl geçeceğini oldukça merak ediyordum. Ancak Fenerbahçe seyircisi önünde özellikle ilk 20 dakika öyle bir futbol oynadı ki gözümü bir dakika bile ekrandan alamadım. Emre’den Kruse’ye, Rodrigues’ten Muriqi’ye kadar herkes kusursuzdu. Fenerbahçeli oyuncular ayağa hızlı şekilde yaptıkları tek paslarla Trabzon savunmasına öyle zor anlar yaşattılar ki önce şanssızlıklarını sonra da Trabzonspor kalecisi Uğurcan’ı yenemediler. Yine de başından sonuna kadar adına yakışan bir karşılaşma izledik. Darısı Süper Lig'in kalan haftalarına...

Süper iki kalecimiz var artık

Altay Bayındır 21 yaşında. Uğurcan Çakır ise 23 yaşında. Fenerbahçe-Trabzon maçında izlemekten en çok keyif aldığımız isimlerden olmayı başardılar. Herkesin sempati duyduğu, takdir ettiği bu iki kaleci artık milli takımın da vazgeçilmezi oldular.

Çağlar’ın dünyasında yaşıyoruz

Maguire’a kimin ihtiyacı var diyen Leicester City taraftarlarının yeni kahramanı şüphesiz Çağlar Soyüncü’den başkası değil. Kulübün resmi Twitter hesabı onun Bournemouth maçında yaptığı hareketleri “Çağlar'ın dünyası ve biz sadece onun içinde yaşıyoruz” ifadesiyle paylaştı. Çağlar gerçekten de son derece cool ve sadece futboluyla İngilizleri kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Sanırım onun performansını en iyi teknik direktör Brendan Rodgers özetliyor; “Taraftarların Çağlar'ı izlemekten gerçekten zevk aldığını hissediyorsunuz. Bazen sizi meraklandırmak için çılgınca şeyler yapıyor. Genç ve agresif bir oyuncu olarak topu iyi savunuyor”

Transferde son gün baş döndürdü

Guardiola’nın “ceza sahasında dünyanın en iyisi” dediği Falcao artık Galatasaray’da. Uzun uğraşlar sonunda onu Türkiye’ye getirmek gerçekten büyük başarı. Daha onun yankıları sürerken üstüne Lemina ve Andone transferleriyle Galatasaray tüm kulvarlarda iddialı bir kadro kurdu. Fenerbahçe ise uzun zamandır istediği Luiz Gustavo’yu sessiz sedasız İstanbul’a getirdi. Emre Belözoğlu ve Max Kruse ile artan orta saha IQ’su onun gelişiyle başka bir boyuta ulaşabilir. Beşiktaş’ın Arsenal’den transferi Elneny ise tam bir görev adamı. Topa hakimiyeti ve soğukkanlı oyun yapısıyla Beşiktaş orta sahasına çok şey katacaktır.

Her şeyin anlamını yitirdiği an

Yazının Devamını Oku

Bir fotoğraftan daha fazlası

28 Ağustos 2019
Bu hafta sonu Camp Nou’da çok enteresan bir karşılaşma izledik. Real Betis karşısında Messi ve Suarez gibi yıldızlar sakatlıkları nedeniyle tribünde otururken, Barcelona formasını 16 yaşındaki Ansu Fati giyiyordu.

Tam 6 yıl boyunca yetiştiği La Masia’dan çıkan ve ilk kez A takım formasını giyen Ansu kısa süreli performansıyla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazandı. Ancak onun performansı kadar maç sonu sosyal medyada çığ gibi büyüyen bir fotoğraf karesi büyük ilgi gördü.

Barcelona’nın yıldızı Lionel Messi maç sonunda sarılarak tebrik ettiği Ansu Fati ile olan fotoğrafını Instagram hesabından paylaştı. Messi'nin aslında bu pozu bilinçli olarak verdiğini ve FC Barcelona'ya bir mesaj gönderdiğini düşünüyorum. Gereksiz transferler yerine La Masia'ya sahip çıkılmasını, Ansu Fati ve Carles Perez gibi kendi değerlerinin sahada olması gerektiğini anlatmak ister gibiydi.

Messi’nin oğlu sosyal medyayı salladı

Şüphesiz Camp Nou’da oynanan Barcelona-R.Betis maçında Ansu Fati kadar konuşulan bir diğer isim de Messi’nin küçük oğlu Mateo oldu. Daha önce de Liverpool’un galibiyeti sonrası koyu Barcelona taraftarı olan abisi Thiago’yu kızdırmak için Liverpool’u tuttuğunu söyleyen Mateo, bu özelliğini Betis maçında da sürdürünce ortaya ilginç görüntüler çıktı. Suarez’in o anlara verdiği tepki ve Messi’nin kahkahaları kısa sürede sosyal medyada en çok izlenen anlardan birine dönüştü. Mateo’nun bu anları 20 milyon kişi tarafından görüntülendi.

Neymar pazarı el yakıyor

PSG’den ayrılmayı kafasına koyan Neymar’ın nereye gideceği hala netleşmiş değil. Barcelona’ya dönmek isteyen futbolcunun talipleri de sürekli artıyor. Barcelona’nın ezeli rakibi Real Madrid’den sonra Juventus’un da devreye girmesi Neymar pazarını iyiden iyiye kızıştırdı. Barcelona Semedo, Dembele artı 100 milyon Euro, Real Madrid James Rodriguez, Gareth Bale ve 100 milyon Euro teklif ederken Juventus ise Dybala artı 100 milyon Euro ile transfere hızlı bir giriş yaptı. Bu transferde Barcelona hala bir adım önde. Bakalım Camp Nou’ya haber gönderen Neymar eski formasına yeniden kavuşabilecek mi?

Yazının Devamını Oku

Avrupa'da gençlik rüzgarı esiyor

21 Ağustos 2019
Yeni sezonun başlamasıyla birlikte Avrupa’nın 4 büyük ligindeki pek çok karşılaşmayı elimden geldiğince izlemeye çalıştım.

Almanya’da Borussia Dortmund, Fransa’da Rennes, İngiltere’de Arsenal, Chelsea, Leicester City, Hull City ve İspanya’da Sevilla genç oyuncularına şans vererek onların hem kendi potansiyellerini hem de takımlarını ne kadar üst seviyelere taşıyabileceklerini gösterdi.

Özellikle Rennes’in 16 yaşındaki oyuncusu Eduardo Camavinga’nın PSG’yi yıkan performansı sadece Fransa’da değil tüm dünyada konuşuldu.  Genç oyuncu yüksek pas yüzdesi, ikili mücadelelerdeki top saklayabilme özelliği ve hızıyla tüm dikkatleri üzerine çekerek daha şimdiden 100 milyon Euro'luk bonservis değeriyle adından söz ettirmeye başladı.

Dortmund’da Jadon Sancho rüzgarı esmeye devam ediyor. Geleceğin en büyük yıldızlarından biri olarak gösterilen 19 yaşındaki futbolcu performansıyla sadece Almanya’da değil ülkesi İngiltere’de de adından sıkça söz ettiriyor. Leicester City’de ise 22 yaşındaki James Maddison ve 23 yaşındaki Çağlar Soyüncü haftanın öne çıkan isimleri oldu.

Yaşanan mali krizler ve yabancı kontenjanından dolayı bizde de gençler bu sezon daha fazla şans bulacak gibi. Fenerbahçe’de Ferdi Kadıoğlu, Beşiktaş’ta Muhayer Oktay, Trabzonspor’da Yusuf Sarı, Galatasaray’da Yunus Akgün ve Celil Yüksel çıkış yapabilecek isimler.

Yeter ki hocaları onlara güvensin...

Avrupa’da haftanın öne çıkan isimleri;

Bundesliga

Julian Brandt                       (DORTMUND / 23)

Yazının Devamını Oku

Tekrar hoş geldin Arda…

6 Nisan 2019
Barcelona’dan ayrılığı da Medipol Başakşehir’e imzası da çok tartışıldı Arda Turan’ın. Buket Aydın’ın sunduğu 40 programında, Euro 2016’dan bu yana üzerine yapışan ‘primci’ yaftasından,  Bilal Meşe’yle yaşadığı kavgaya kadar sorduğu her soruya içtenlikle cevap verdi.

O gün orada olanlardan biriydim. Yayın öncesi Arda Turan’la yemek yedik, sohbet ettik. Arda, büyük bir değişim içinde. Oğlu Hamza’yı kucağına aldığından beri her baba gibi büyük bir ‘merhamet’ duygusu kaplamış Arda’yı. Eşi Aslıhan’ın gözlerinin içine bakıyor adeta. İnsanlara kendini ifade etmek yerine huzuru ailesinde bulan, bütün boş vakitlerini oğluyla geçiren bir Arda var artık. Oğlunun da ileride iyi bir futbolcu olmasını istiyor.

Yaşadıklarından büyük dersler aldığını da hiç gizlemiyor. Dışarıdaki algıyla sosyal medyada yaratılan algının aynı olmadığının altını üstüne basa basa çiziyor. Haksız da sayılmaz. Onunla bir kare fotoğraf çektirmek için sıraya giriyor insanlar. Hiç kimseyi de geri çevirmiyor.

Sözün kısası Arda, hem Medipol Başakşehir’le şampiyonluk yaşamak hem de yeniden milli takım formasını sırtına geçirip sadece futboluyla konuşulmak istiyor.

Biz de bu Arda’yı çok özlemiştik…

Messi değerine değer katıyor

Barcelona’nın yıldızı Messi, her hafta çok acayip şeyler yapmaya devam ediyor. Penaltı konusunda ne kadar başarısızsa frikik konusunda da bir o kadar başarılı. Penaltı atar gibi frikik golleri atıyor. Hatta bunu o kadar ileri götürdü ki Panenka vuruşuyla ağları havalandırmaya başladı.

Messi attıkça rekorları alt üst etmekle kalmıyor değerini de her geçen gün artırıyor.  Arjantinli yıldız, maaşı ve sponsorluklardan elde ettiği gelirler hesaplandığında yıllık 130 milyon Euro kazanıyor. Yani işler

Yazının Devamını Oku