Obertura (aşırtma), chapeu (şapka) ve passe sem olhar (bakmadan pas) kelimeleri onunla hayatlarımıza girdi. Hakkında öyle rivayetler vardı ki bir maçta 23 gol atarak şöhret basamaklarını tırmandığı dilden dile dolaşıyordu.
PSG, barcelona, aC Milan gibi dev kulüplerin formalarını giyen, dünya futbolunda ‘Altın Çağı’ başlatan, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşayan, brezilya ile Dünya Kupası kaldıran, iki kez Dünyada Yılın Futbolcusu seçilen, Altın top Ödülü alan, attığı usta işi goller, çalımlar ve sevinçlerle bir neslin futbol kahramanı olan ronaldinho’dan bahsediyorum.
O ronaldinho bugün Paraguay’da bir cezaevinde. Sebebi ise brezilya’da açtığı bir balık çiftliği. Ülkesinde koruma altında olan bir bölgede balık işine giren ronaldinho kendisine kesilen cezayı ödeyemeyince her şeyini bir anda kaybetti. Cezalar için 16 gayrimenkulüne el kondu. Daha önce de yaptığı farklı işlerden de hep iflasla ayrılan ronaldinho bu cezayı ödeyecek durumda değildi. Pasaportuna el konulan ve kendisine ülkeden çıkış yasağı verilen ronaldinho, sahte pasaport düzenleyip Paraguay üzerinden Avrupa’ya kaçmak istedi ancak işler hiç düşündüğü gibi git
medi. Tutuklanarak kardeşiyle birlikte cezaevine gönderildi.
VE ARTIK RONALDİNHO KİM MİDİR?
· MoDern futbolu bu kadar çok sevmemizin sebebiyken, “Bir gece kulübünde dağıtana kadar dünyanın en iyi futbolcusuydu ve her şey ellerinden uçup gitti. Şimdi Milan yedek kulübesini ısıtıyor. Pek çok taraftar onu yalnızca başarısız olmuş gibi görür ama o aslında bir kaybedendir...” diyen Simon Kuper’i yıllar sonra haklı çıkaran adamdır artık ronaldinho. Youtube’da 1 milyon izlenen ilk videonun kahramanı, bir dönemin en büyük futbol yıldızıyken şimdi kelepçeli fotoğrafları milyonlarca kişi tarafından görüntülenen bir adamdır artık ronaldinho. Messi’nin örnek aldığı, onun ilk gol sevinicini paylaştığı futbolcuyken şimdi o Messi’nin 4 milyon Euro ödediği bir avukatla hapishaneden kurmaya çalıştığı adamdır artık ronaldinho.
Bernabeu Stadı’nda ayakta alkışlanan ilk Barcelonalı futbolcuyken bugün o taraftarları bile hayal kırıklığına uğratan adamdır artık ronaldinho. Son mutlu pozunu demir parmaklıklar ardında veren, bir kazanandan büyük bir kaybedene dönüşen adamdır artık ronaldinho (küçük Ronaldo) Gaucho (mutlu)...
ADRINAO, ETO’O VE NiCELERi...
Filmin konusu şöyleydi;
NFL REDDEDİNCE...
2002 yılında, eski Pittsburgh Steelers oyuncusu Mike Webster, kamyonetinde ölü bulunur. Adli tabip Bennet Omalu, Webster’in otopsisini inceler ve şiddetli beyin ağrıları olduğunu keşfeder. Sonuç olarak Webster’in ölümünün kafasına aldığı uzun süreli tekrarlanan darbelerden olduğunu belirler ve kronik travmatik ensefalopati (CTE) teşhisini koyar. Konuyla ilgili bir rapor yayınlayan Omalu’nun tezini NFL (Amerikan Ulusal Futbol Ligi) önce reddeder. Omalu ölen üç eski NFL oyuncusu, Terry Long, Andre Waters ve Justin Strzelczyk’ta da Webster’ınkine çok benzer belirtiler olduğunu keşfeder. Sonunda NFL’i oyuncu sağlığı ve güvenliği konusunda bir toplantı için ikna eder. Fakat son anda kararlarından vazgeçerek bu sunumu yapmasına izin vermezler. Ve Doktor Omalu ve NFL (Amerikan Ulusal Futbol Ligi) arasında inanılmaz bir mücadele başlar. Amerikan futbolunda oyuncu sağlığını bu kadar önemli kılan bu öykünün bir benzeri şimdilerde ise futbol dünyasında yaşanıyor. İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda Futbol Federasyonları, 12 yaşından küçük olan çocukların futbol antrenmanlarında topa kafa vurmalarını yasakladı.
7 BİN 600 FUTBOLCUNUN KAYITLARI İNCELENDİ
Sebebi ise 1900 ile 1976 yılları arasında doğmuş ve İskoçya’da profesyonel futbol oynamış 7 bin 600 erkeğin sağlık kayıtları. Bu kayıtların futbolcu olmayan 23 bin kişinin kayıtlarıyla kıyaslanması üzerine ortaya çıkan sonuçlar ise son derece korkutucu. Araştırmaya göre futbol oynayanların Alzheimer olma oranı 5, ALS olma oranı 4 ve Parkinson olma oranı 2 kat daha yüksek çıkmış.
UEFA Sağlık Komitesi de yayınladığı raporda, 6-11 yaşlarındaki çocukların antrenmanlarda topa kafa vurmalarına izin verilmemesi, 12-16 yaşları arasındaki çocuklar için de bu uygulamanın kademeli olarak antrenmanlarda uygulanması gerektiğini açık bir şekilde belirtti. Bizim de artık sonu gelmeyen polemiklerden sıyrılıp oyuna ve oyunun geleceğine dair konuları tartışmamızın zamanı gelmedi mi?
120 BİN NÜFUSLU ŞEHİRDEN ÇIKAN FUTBOLCU FABRİKASI
Tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’ne katılan Atalanta, gruplardan çıktı ve çeyrek final yolunda Valencia’yı 4-1 yenerek önemli bir avantaj yakaladı. Büyük kulüplerin arasından mütevazı bütçesiyle sıyrılan Atalanta’nın yükselişi 2016’da takımın başına Gian Piero Gasperini’nin gelişiyle başladı. Takımda gençlerden kurulu bir futbol kültürü oluşturan Gasperini, üç sezonda Atalanta’yı Avrupa’nın en iyi futbol oynayan kulüplerinden biri haline getirdi. Bunun en önemli sebeplerinden biri de takımda yarattığı geniş oyuncu havuz.
Bu sistemle futbolda, yayıncı kuruluşların aradan çıkarıldığı yeni bir devrin ilk adımları atılacak. DOĞRUDAN GELiR · PremIer Lig CEO’su richard masters geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Netflix benzeri bir sistemle maçları yayınlamak istediklerini ve aradaki yayıncı kuruluşları devreden çıkarmak istediklerini söyledi. Planlanan yeni yayıncılık döneminde kulüpler doğrudan bu platform üzerinden gelir elde edecek ve izlenme oranlarına göre bir dağıtım şekli olacak.
2023’TE BAŞLANACAK
BU sayede Premier Lig kulüpleri daha fazla izlenme ve bilinirlik avantajından faydalanırken seyirciler de daha uygun fiyatlarla maçları izleme şansına sahip olacak. Uygulamaya pilot birkaç ülkeyle başlanacak ve sisteme 2023 yılı başlarında geçilecek. Şu anda İngiltere’de Premier Lig maçlarını izlemek isteyenlerin Sky, BT Sport ve Amazon Prime’a abone olması gerekiyor. Üçünün toplam ücreti yıllık 912 sterlin (yaklaşık 7 bin 300 TL). Bu da ayda 76 sterlin (608 TL) gibi bir rakam ediyor.
3 MİLYAR STERLİN
PremIer Lig yurt içi yayın haklarından 1,6 milyar, yurt dışı yayın haklarından ise 1,4 milyar sterlin kazanıyor. Sadece bir yılda toplam 3 milyar sterlin kazanan Premier Lig, bu sisteme geçmesi halinde izleyicilerden aylık 10 sterlin (80 TL) gibi bir rakam talep etse bile kazancını 8’e katlayarak bu rakamı 24 milyar sterline çıkarabilecek.
YENi BiR TEHDiT
DolayIsIyla 2023’ten itibaren Türkiye’de de Premier Lig maçları Netflix tarzı bir şirket tarafından yayınlanacak. Düşük fiyata en yüksek kalitede futbol yayını vadeden bu şirket, kısır iç çekişmelerle birbirlerini baltalayan kulüplerimiz için yeni bir tehdit olacak.
Belçika ve Hollanda ligleri birleşmeye hazırlanıyor
O aşağılanan kadınlarsa ‘ne münasebet biz futbolu da biliriz cevap vermeyi de. Yasaklarsanız yine kadınları aşağılamış olursunuz’ diyerek bu karara tepki gösteriyorlar. Haksız da sayılmazlar çünkü dünyanın önde gelen kulüpleri şimdilerde kadın elinin değdiği kulüpleri ziyaret ederek iflastan nasıl yükselişe geçtiklerini araştırıyor.
AMAIA GOROSTIZA(EIBAR KULÜP BAŞKANI)
EIBAR'A SAHİP ÇIKTI
Eibar'ın mali krizden geçtiği bir dönemde zenginlerden para toplamak yerine ‘Eibar’a sahip çık’ projesiyle hisseleri halka açıp sermaye artırımı yaptı ve bu adım kulübün çehresini değiştirdi. Zor dönemlerde transfer stratejisini de bonservisi elinde olan ya da kiralık oyuncularla belirledi. Bu planlama sayesinde yıllık yüzde 45’lik büyüme oranıyla kulübü eşi benzeri olmayan bir seviyeye getirdi. Başkanın yeni hedefi Çin ve Hindistan pazarlarında Eibar’ı önemli bir marka haline dönüştürmek. Onun yanında CEO olarak çalışan Patricia Rodriguez ise şimdilerde bir başka İspanyol kulübü Elche’nin CEO görevini yürütüyor.
VICTORIA PAVON(LEGANES BAŞKANI)
KULÜBÜ YENİDEN YARATTI
Leganes'in başkanlığını yapan Victoria Pavon, takımın son 5 yıldaki sportif yükselişindeki başrol oyuncusu. 2008 yılında kulübü iflasın eşiğindeyken devralan Pavon, taraftarların hayatımız boyunca La Liga’yı göremeyeceğiz dediği bir dönemde kulübü kar yapan bir işletme haline getirmekle kalmadı son 10 yılda dünya standartlarında bir Leganes yarattı. Butik bir aile işletmesi gibi gördüğü Leganes’te sadece kalite ve değerleri ön plana çıkardı. Ve soyunma odasının duvarlarına astırdığı o mottodan hiç şaşmadı; “Yetenek ilham kaynağına bağlıdır ama çaba herkese.
MARINA GRANOVSKAIA(CHELSEA YÖNETİCİSİ)
Bayern Münih CEO’su Karl-Heinz rummenigge, Josep Guardiola hakkında çok şaşırtıcı bir açıklamaya imza attı. “Lig şampiyonluğunu garantilediğimiz bir dönemde Guardiola, Neuer’i bir maçta orta sahada oynatmak istediğini söyledi. Guardiola’yı bu fikirden vazgeçirmek oldukça zordu ama dışarıdan kibirli duracağını düşündüğümüz için onu durdurmak zorunda kaldık. Ancak ben de neuer’in orta sahada iyi iş çıkarabileceğini düşünüyorum” Guardiola’nın oyun kurabilen kalecilere olan takıntısını hepimiz biliyoruz. Ancak merak ettiğim şey şu; “Bir teknik direktörün kalecisini orta sahada oynatmak istemesi rakibe saygısızlık ve kibir göstergesi midir?”
<script src="https://embed.dugout.com/v3.1/sporarena.js" data-dugout-video="eyJrZXkiOiJqNmVZRFZXcCIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9"></script>
SPORTiF DiREKTÖRÜN GÖREVi KAOS YARATMAK MIDIR?
Lionel Messi, Sportif Direktör abidal üzerinden kulübü Barcelona’ya eşi benzeri görülmemiş bir ültimatom verdi. Barcelona Sportif Direktörü eric abidal verdiği bir röportajda önce Xavi’ye teklif yapıldığı yönündeki haberleri yalanladı ardından “el Clasico sonrası Valverde ile yolları ayırmaya karar verdik. Bazı oyuncular, Valverde’den memnun değildi ve kötü idman yapıyorlardı” sözleriyle futbolcuları suçlayıcı açıklamalar yaptı. abidal’e cevap takımın yıldızı ve kaptanı Messi’den geldi. Instagram hesabından bir story paylaşan Messi, “Dürüst olmam gerekirse bu tür şeyleri yapmaktan hoşlanmıyorum. Yöneticiler kendi görevlerinin ve aldıkları kararların sorumluluğunu taşımalı. Herkes kendi işini yapmalı. abidal eğer oyunculardan bahsediyorsa isim vermeli, yoksa herkes yayılan dedikodularla zan altında kalır” ifadelerini kullandı. Şampiyonlar Ligi’nde yaşanan Roma ve Liverpool felaketlerinden sonra bile yönetime destek veren son olarak forvet transferi yapmayan Başkan Bartemou’nun yanında olan Messi’nin sabrı taşmışa benziyor. Yaşanan bu tablo sonrası aklımda tek bir soru var; “Bir sportif direktörün görevi kaos yaratmak mıdır?”
LIVERPOOL’UN ÇOCUKLARI YENi BiR DEVRi BAŞLATIR MI?
İngiliz medyasında eleştirilere neden olsa da Liverpool, Lig Kupası’nda oynadıkları Shrewsbury maçına takımın başında Klopp olmaksızın 19 yaş ortalamasına sahip bir kadroyla çıktı. Bu gencecik çocuklar bir kez daha beklentileri boşa çıkarmadı ve sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrılarak Liverpool’u bir üst tura taşıdı. Şimdi soruyorum; “19 yaşındaki Curtis Jones’u sahaya kaptan olarak çıkaran ve Liverpool tarihinin 19 yıl, 102 günle en genç kadrosunu sahaya süren Klopp’un bu bakış açısı futbolda yeni bir devri başlatır mı?
Aralık ayında Katar’da oynanacak Kulüpler Dünya Kupası nedeniyle Klopp ilk kez iki takım kullanmak zorunda kalmıştı. Aston Villa ile oynadıkları Lig Kupası maçına gençlerle çıkıp takımın başında U23 hocasını bırakmış, kendisi de as oyuncularla Katar’ın yolunu tutmuştu. Birkaç ay sonra benzer bir tablo Shrewsbury ile oynanan FA Cup maçında yaşandı. İlk maçta sahaya takımının başında çıkan ve yıldız oyuncularını son bölümlerde oynatan Klopp, rövanşta kendi dahil tüm takıma izin verdi. Bir kez daha gençleri sahaya süren ve maçı telefonundan takip eden Klopp, takımın sorumluluğunu da yine U23 antrenörü Neil Critchley’e bıraktı.
‘SAMiMiYETiNE iNANDIM’
Bu kararla birlikte yayıncı kuruluşun TV yayınını iptal etmesi ve Liverpool’un bilet fiyatlarını yarı yarıya düşürmesi Shrewsbury’i 500 bin pound gibi bir rakamdan etti. Shrewsbury Menajeri Sam Rickett da haklı olarak şöyle bir serzenişte bulundu; “Bir kuruşun bile önemli olduğu bizim gibi kulüpler için bu karşılaşmadan gelecek para bir mirastan farksızdı. Ancak Klopp’la ilk maçtan sonra yarım saate yakın konuştum. Bu planlamayı 3 ay önce yaptıklarını söyledi. Samimiyetine inandım. Tüm kulvarlarda yarışıyorlar. Bu hem fiziksel hem de zihinsel olarak kolay bir şey değil.”
EN FAZLA 150 BiN POUND
EvET, FA Cup 736 takımın boy gösterdiği ve birçoğu üzerinde ekonomik olarak dönüştürücü etkiye sahip bir turnuva. Shrewsbury de 2016 yılında Manchester United’la karşılaştığında 1 milyon pound kazanmış ve bu parayla yeni bir antrenman sahası yapmıştı. Bu maçtan en fazla 100-150 bin pound gibi bir rakam kazanacaklar. İngilizler şimdi Klopp’u hem gençleri sahada yalnız bıraktığı için hem de Shrewsbury gibi bir takımı ekonomik olarak baltaladığı için eleştiriyor.
Benim de aklıma doğal olarak şu soru geliyor; ‘Peki, siz olsanız Klopp’a kızabilir misiniz?’
Denizlispor ilk 25 dakikalık bölümde rakip sahada karşı presi o kadar başarılı uyguladı ki Trabzonspor’u sürekli hataya zorlayarak 22 dakikada skoru 2-0’a getirdi. Özellikle Estupinan’ın Trabzon savunması ve orta sahası arasındaki pas alışverişini bozan presi Hüseyin Cimşir’in N’Diaye üzerinden kurduğu tüm oyun planını da bozdu. Zaten 25.dakikada N’Diaye’ye gönderdiği not da bunun en önemli göstergesiydi.
TRABZONSPOR’U KALECi ERCE TAŞIDI
Denizli'nin istekli futboluna Nwakaeme‘nin gördüğü kırmızı kart da eklenince Trabzonspor maçı penaltılara götürmek zorunda kaldı. Trabzonspor, oyun olarak beklentilerin altında kaldı ancak maçtaki kritik kurtarışlarını seri penaltılarda da sürdüren Erce Kardeşler takımını çeyrek finale taşıdı. Hüseyin Cimşir devraldığı düzene kendi dokunuşlarını eklemeye çalışıyor ama o eğlenerek oyundan keyif alan oyuncuları dün sahada göremedik. Sanırım o dokunuşlar için biraz daha zamana ihtiyaç var.
Kaybeden tüm iddaa kuponlarına %3'e varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!
İşin özü herkes Barcelona’nın son 10 yıla damga vuran ‘uzay futbolundan’ sıkıldı, ‘boyutlar arası geçiş futbolunun’ mucidi Klopp’un yenilmez Liverpool’una yöneldi. Klopp bu dönüşümü sadece futbolda değil Liverpool’un oyuncu ve transfer politikasında da gerçekleştirdi. A takımla akademiler arasındaki entegrasyonu daha verimli hale getirmek için projeler geliştiren Klopp, oyuna başlama yaşını 16’ya transfer politikasında da sınırı 21-23 yaş aralığına kadar çekti. Elbette tüm bunlar oyuncuların yetenekleriyle sınırlı değil. Temel eğitime de büyük önem veriliyor. Artık oyuncular aynı zamanda takımları için birer marka elçisi. Elit futbolcu olmak istiyorlarsa iletişim, ekonomi ve liderlik konularında da bilgi sahibi olmak zorundalar. Bizim 16-17 yaşındaki yetenekleri şans vermeden alt liglere gönderip harcadığımız, yerlerine 30 yaş üstü yıldızları aldığımız bir dönemde, Avrupa’nın diğer devleri de Klopp’un yolundan giderek yeni çağın nimetlerini çoktan toplamaya başladı.
LIVERPOOL AKADEMİYLE BİRLEŞİYOR
Klopp ilk olarak transferlerde sınırı 23-26 yaş aralığında belirledi. Akademiden gelen Alexander-Arnold (21) ve Joe Gomez (22)’in gösterdiği gelişimle aralığı 16-23 arasına kadar indirdi. Fulham’dan Harvey Elliott’ı (16) transfer eden Klopp, akademiden Curtis Jones (18), Neco Williams (18) ve Rhian Brewster (19) gibi gençleri A takıma çağırdı. Klopp’un sıradaki hedefi antrenman tesislerini akademiyle birleştirmek. Akademinin başına Porto’dan getirilen Vitor Matos, A takım ve akademi arasında köprü görevi görecek ve Liverpool için sürekliliği olan bir oyuncu havuzu yaratacak.
BARCELONA LA MASIA'YA GERİ DÖNÜYOR
Barcelona, futbol ekonomisinde 1 milyar Euro’luk gelir kalemiyle büyük bir atılım yaşarken Guardiola’dan bu yana neredeyse unuttuğu yuvası La Masia’ya da geri döndü. Bu sezon yuvadan çıkan en önemli yetenek de 16 yaşındaki Ansu Fati oldu. Fati’nin performansı ve potansiyeli Carles Perez (21), Riqui Puig (21) ve Moussa Wague (21) gibi genç oyunculara da A takımın yolunu açtı.
LAMPARD GELECEĞİ İNŞA EDİYOR
Abramovic'in Chelsea’si aldığı transfer yasağıyla bu sezon kadrosuna yıldız isimler katamadı ancak Lampard’ın gençleşme operasyonu Callum Hudson-Odoi (19), Tariq Lamptey (19), Reece James (20), Mason Mount (21), Fikayo Tomori (22) ve Abraham (22) gibi isimlerle gelecek yılların kadrosunu da beraberinde getirdi.
SOLSKJAER YENİ 92'LER SINIFINI KURUYOR