Nacer Chadli, West Bromwich’te şans bulamıyor. Yaşadığı sakatlık sonrası uzunca bir süre sahalardan uzak kaldı. İlk 11 başladığı maç sayısı 5.
Toni Kroos ve Andres Iniesta’nın elendiği ancak Fellaini ile Chadli’nin oyun değiştirici olduğu bir turnuva izliyoruz. Bu aslında bize futbolda özellikle de Dünya Kupası’nda hiçbir şeyin tahmin edilemez ve planlanamaz olduğunu gösteriyor. Almanya, Arjantin, Portekiz ve İspanya’nın vedasından sonra hiçbir şey net değil.
Dünya Kupası’nın mutlak hakimi; ‘KAOS’
Oyuncu değil sistem değiştirdi
Burada Roberto Martinez’e de özel bir parantez açmak lazım. Dakikalar 65’i gösterdiğinde iki oyuncuyu sahaya sürerek aslında herkeste büyük bir şaşkınlık yarattı Martinez.
Peki, kulübede Batshuayi, Tielemans, Dembele, Januzaj gibi kreatif oyuncular varken neden Fellaini ve Chadli?
Martinez aslında oyuncu değişikliğine değil taktiksel bir değişime gitti. Fellaini ile orta sahada yalnız kalan ve rakibin baskısından bunalan Kevin De Bruyne’a rahat bir hareket alanı yarattı. Chadli ile de Hazard’ın Lukaku’ya daha yakın oynamasını sağladı. Meuneir ve Chadli’nin kanatlardaki dinamizmiyle Belçika’nın kanattan yaptığı orta sayıları arttı. Bu değişiklikler takımın düşen enerjisini geri getirmekle kalmadı Japonların ön alandaki baskısını da kırdı. Takımın çektiği 24 şutun 14’ü de bu değişikliklerden sonra geldi. Ve muhteşem geri dönüşü beraberinde getirdi. Martinez şimdilik şapkadan tavşanı çıkardı ama gerçek sihre Brezilya karşısında ihtiyaç duyacak.
Neymar dikkat Mbappe geliyor
ÖNCEKİ gün dünyanın gözü bu kalecilerin üzerindeydi. Ancak sahada Kasper Schmeichel, tribünde babası Peter Schmeichel’ı görünce diğer kalecilerin de babalarının mesleklerini merak ettim. İlginç hikâyelere rastladım. Ama önce Kasper Schmeichel ile devam edelim. Pek çoğunuzun bildiği üzere Kasper, efsane kaleci Peter Schmeichel’ın oğlu. Hırvatistan maçının uzatma dakikalarında Modric’in penaltısını kurtardığında da seri penaltı atışlarında da tablo hiç değişmedi. Oğul Schmeichel kurtarıyor baba Schmeichel tribünde çılgınlar gibi seviniyordu. Fakat hesaba katmadıkları bir kişi daha vardı.
“BENİM OĞLUM BUGÜNLER İÇİN HİÇ DİNLENMEDİ”
Kasper’in 2 penaltısına karşılık 3 penaltı kurtaran Subasic, kahraman oldu. Subasic’in babası köye dönüş yapan bir fırıncı. Baba Jovo, oğlu için “Bugünlere gelmek için bir gün bile dinlenmedi” diyor. Bir kamyon şoförü olan Vladimir Akinfeev’in oğlu olan Rus eldiven İgor Akinfeev, çocukken fakirlik çekti. 4 yaşında futbola başladı. Akademiden “Bir futbol maçı sırasında kalecinin teknik ve taktiksel eylemleri” tezini yazıp mezun oldu.
BİRİ CEFA ÇEKTİ, DİĞERİ SEFA SÜRDÜ
İspanya kalecisi David De Gea da eski bir kaleci olan Jose De Gea’nın oğlu. Zengin bir aileden gelen De Gea büyük finansal kaynaklarla büyüdü. Herkes seri penaltı atışlarına geçilmeden önce David De Gea’yı daha şanslı görüyordu.
HEPSİNİ YEDİ
Ancak De Gea tek bir penaltıda bile başarılı olmazken Akinfeev iki penaltı birden kurtararak ev sahibi Rusya’yı sevince boğan isim oldu. Rusya’da babası da kaleci olan Kasper ve De Gea elenirken, babası fırıncı olan Subasic ve babası şoför olan Akinfeev yola devam etti.
19 yaşındaki Mbappe, maçın 10. dakikasında penaltı yaptırdığı pozisyonda topla 38 km hıza ulaşarak, 70 metreyi 7 saniyede geçti.
Önceki gün oynanan Fransa-Arjantin maçı öncesi iki tarafın da basın toplantılarını izledim. Herkesin dilinde sadece Messi vardı. Tüm Fransızlara tek bir soru soruldu: “Messi’yi nasıl durduracaksınız?’’
Bu soruya sadece Fransa kalecisi Hugo Lloris itiraz etti; “Onlarda Messi bizde de Mbappe var” diyerek. İlk düdükle birlikte her şey Lloris’in dediği gibi gelişti.
Mbappe maça o kadar hızlı başladı ki dakikalar 10.28’i gösterdiğinde Dünya Kupası’nın en heyecan verici ve unutulmaz anlarından birini yaşadık. Kendi yarı alanında topu kapan Mbappe, 38 km hıza ulaşarak 70 metrelik mesafeyi 7 saniyede geçti. Koşmadı adeta Superman gibi uçtu penaltı kazandırdı.
Bu, maç boyunca attığı 8 başarılı driplingten sadece ilkiydi. Heyecan verici yeteneklerinin yanı sıra öngörülemez bir patlayıcı hıza sahipti. Bir zamanların genç Messi’siydi adeta. 31 yaşındaki Messi ise çaresizce onu izledi.
Resitalini 2 golle noktalayan Mbappe, ülkesini çeyrek finale taşırken, tribündeki 25 özel isim onu ayakta alkışlıyordu. Kendisi gibi olmak isteyen futbol aşığı öğrencilerdi onlar. Hepsinin parasını cebinden ödeyerek Rusya’ya getiren de Mbappe’den başkası değildi... Ve bu çocuklar bir yandan Messi'nin dramatik vedasını, diğer yanda ise idolleri Mbappe'nin yükselişine tanıklık ettiler.
Bu arada Mbappe, 'futbolcuların milli takımlarını temsil ederken paraya ihtiyaç duyduklarını düşünmediğinden' kupada elde edeceği tüm geliri hayır kurumlarına bağışlayacak.
1986 Dünya Kupası’nda Arjantin’in şampiyonluğunda önemli paya sahip olan oyunculardan olan Jorge Valdano, The Guardian Gazetesi’nde çarpıcı analizlere imza atıyor.
ÖZGÜRLÜKLER KAYBOLDU
- Valdano son yazısında, “Futbolu seviyorum çünkü bilimin zıttı: Tutarsız, ilkel ve duygusal” diyerek, işe aşırı şekilde teknoloji ve istatistiğin karıştırılmasına itiraz etti.
Gelin Valdano’nun itirazlarından bazı bölümleri mercek altına alalım:
“Bugünlerde bir futbolcunun 12.3 kilometre koştuğunu biliyoruz. Atletik açıdan takdire şayan bir veri ancak yardım için koştu mu? Arkadaşlarına yol açmak için mi koştu? Koşarken düşündü mü? Futbolu hatalarından dolayı seviyoruz. Sol bekin korkunç oynamasını seviyoruz. Çünkü o futbolcu maçtan önce kız arkadaşıyla kavga etmiş olabilir. Ve bunu açıklayabilecek bir denklem yok. Büyük sorun şu ki ‘bilimsel kesinliklere’ doğru attığımız her adımda, oyuncular özgürlüklerini biraz daha kaybediyor.”
ADALETİ SAHADA DEĞİL, HAYATTA SAĞLAYALIM
“Aslında, futbolun abartılı insani durumu nedeniyle teknolojinin tam tersi olduğunu düşünüyorum: Tutarsız, ilkel, duygusal. Dolayısıyla VAR’ı bir sapma olarak gördüğümü anlayacaksınız. Adalet istiyorsak, bunun için savaşalım, ama gerçek hayatta; bir futbol sahasında değil. Futbolun ilkel kimliği, onu modern ve son teknoloji olma gerekliliğinden muaf tutar. Evet biliyorum bu bir kaybetme savaşı.”
DRONE KULLANMAK ‘KAÇIKÇA’
VE son şampiyon Almanya, 2018 Dünya Kupası’na grup aşamasında veda etti. Peki, Almanya’nın sorunu neydi? Aslında bunun cevabı üç soruda gizli!
- Teknik direktör Joachim Löw, iyi bir forveti olmamasına rağmen sezonun en formda golcülerinden Sandro Wagner’i neden tercih etmedi?
- Hızı ve oyun zekâsıyla turnuvanın en büyük yıldız adaylarından biri olarak gösterilen Leroy Sane’yi neden son dakikada kadrodan çıkardı?
‘SÖYLEYECEK KELİME YOK’
- Mesut Özil ve Sami Khedira yokken İsveç’e karşı daha iyi ve kazanan bir Almanya varken, Güney Kore maçında bu iki oyuncu neden 11 başladı?
Löw bu soruların cevabını da mutlaka verecektir. Ancak benim yanıtım, Bild gazetesinin başlığından farksız değil; ‘‘Söyleyecek kelime yok.”
4 YIL ÖNCE/ 4 YIL SONRA
Dünya Kupası’ndaki temsilcimiz Cüneyt Çakır, Arjantin-Nijerya maçında mükemmele yakın bir performans sergilerken, üç kritik pozisyonda doğru kararlar vererek gecenin kahramanı oldu. İlk yarının son dakikalarında Nijeryalılar, Iheanacho’nun yere düşürülmesiyle birlikte penaltı beklediler ancak Rojo’nun müdahalesinin topa olduğunu belirten Çakır pozisyonu devam ettirdi. İkinci yarının 50. dakikasında ise FIFA kokartlı hakemimiz bu kez beyaz noktayı gösterdi.
HATAYA YER YOKMascherano’nun kullanılan korner sırasında Balogun’u düşürmesine tereddütsüz penaltı çalan Çakır’ın bu kararı da doğruydu. Maçın kader anını ise yine Çakır belirledi. Arjantinli Rojo topu kafasıyla uzaklaştırmak isterken, kafasından seken top eline çarptı. Çakır’ın kararı devamdı. Ancak VAR pozisyonun penaltı olduğunu düşünerek Çakır’ı kenara çağırdı. Pozisyonu tekrar izleyen hakemimiz kararının arkasında durup doğru olanı yaptı. Aksini düşünenler şu kuralı lütfen hatırlasınlar; “Vücuttan sekip ele gelen top penaltı olmaz.” Çakır bu performansıyla finalin en büyük adayıdır...
Portekiz’in yıldızı Quaresma, İran maçında attığı trivela golüyle bir kez daha adından söz ettirmeyi başardı. Bu golden sonra UEFA’nın ‘trivelanın adını ne zaman Quaresma yapıyoruz?’ paylaşımı rekor kırdı. İngiliz efsane Gary Lineker, ‘Quaresma’dan sansasyonel gol. O ayağının dışını kullanmayı seviyor’ ifadelerini kullanırken, Alman futbolcu Hummels ise “Quaresma rekabet olmaksızın bu konuda 1 numara! Üzerine yok” mesajını attı. Portekiz basınında ‘sihirli’ olarak manşetlere taşınan Quaresma’nın golü için ‘sanat eseri’ benzetmesi yapıldı. Quaresma kendisiyle özdeşleşen bu vuruşla tribünleri ayağa kaldırmaya devam edecek gibi!
İNGİLİZ medyasının dopingle suçladığı Rusya Milli Takımı, şu ana kadar turnuvanın en çok koşan takımı oldu. Ev sahibi ilk iki maçta 233 kilometre mesafe kat edip 32 takım arasında birinci oldu. Takımın genç yıldızı Golovin de maç başına 25 kilometreyle en çok futbolcu oldu. Takım arkadaşı Gazinski de 24 Km ile üçüncü sırada yer aldı.
SON MAÇTA 98 KM
Ruslar ilk maç 118, ikinci maçta 115 Km koşarken son maçta koşu mesafesi düşen Rusya, Uruguay maçında 98 Km kat etti. İlk 2 maçta Avustralya ve Sırbistan ise 225’er kilometre koştular.
SALAH, MISIR’I BIRAKIYOR MU?
Mısır’ı Dünya Kupası’na taşıyarak büyük bir iş başaran Salah için dedikodular bitmiyor. Omuz sakatlığı nedeniyle milli takıma tam olarak katkı sağlayamayan Salah şimdilerde milli takımı bırakacağı yönündeki iddialarla gündemde.
Mısır tarafından popülaritesinin sömürüldüğü gerekçesiyle turnuva sonrası milli takımı bırakıp tamamen Liverpool’a odaklanacağı konuşulan futbolcudan çok Mısır Federasyonu’ndan sürekli bir açıklama gelmesi de oldukça garip.
KANE TARiH YAZDI