×
İlk maçı evinde 2-0 kaybeden Faroe’nin mütevazı takımı İstanbul’a mucize için değil haysiyetini korumaya gelmişti. O yüzden sahada da bir ‘kapalı kutu’ gibi durdular. 11 hattı müdafa yaptı.
Bu Beşiktaş için de iyiydi. Zira siyah beyazlılar geçen sezon özellikle puan kaybettiği Anadolu takımları karşısında tek kale oynasa da kutunun kilidini kırmayı başaramamıştı. Dün, Caner başta olmak üzere kanatlarda ortalarla gol aradı durdu Beşiktaş. Larin ve Tolgay iyi kafa vuruşları da buldu ama gol epey geçekti. Çünkü Beşiktaş’ın hücumu bir ‘ezber’e dönmüştü. Haliyle rakip de ezbere bir savunma geliştirmeye başladı.
Larin ile gelen ilk golde ne vardı? Lens’in ezber bozan sürpriz geriye topuk pası! Torshavn’lılar Lens’in topla şut çekiceğini umarken o şaşırtan bir tercihte bulununca rakip savunma komple taca çıktı. 43’teki golde de yine bakılası kişi Lens’ti ama Caner’in pozisyon alış ve vuruşu klastı.
İYİ HAZIRLIK OLDUJakup A Borg, ilk maça göre kale, ön libero ve forvette üç değişikle başladı ama bunun oyunlarına bir tesiri yoktu ve sadece Torshavn sahasına bakmaktan boynumuz tutuldu! İkinci devre Beşiktaş farkını bariz şekilde hissettirdi. Caner Erkin, takımın form durumu en iyi ismi. Maçın adamıydı.
Larin, Güneş’in verdiği krediyi dün akşam da çok iyi kullandı. Şu gün itibarıyla “Bu çocuğun üzerinde ısrar etmeye değer” dedirtiyor. Zaten onun referansı Atiba değil mi? Atiba, her şeyden önce iyi insan güzel insan. İyilere kulak vermeli...
Larin ‘Şenol Güneş Akademisi’nde sınavları iyi verirse bu sezon siyah beyazlıların tribünlerdeki bestesi Erol Evgin’den esinle ‘La La Larin, Larin, Larin’ olabilir.
Bu maçın sezonun tamamı için kesin bir ölçü olmadığını yine hatır tutmalı. Hani Beşiktaş, şu maçın bitiminde sonraki turda karşılacağı LASK Linz ile de oynayıp eleyecek güçte. Ama bu maçlar da sezon için iyi hazırlıklar oldu.
Konsantrasyonu olumsuz etkileyebilecek bir diğer unsur da neredeyse takımın yarısının gitti gidecek olması. Misal Babel’in kafa karışıklığını, kırmızı saçları bile örtemiyordu!
‘Come to Beşiktaş’ sloganıyla geçen sezon transferde yıldızları sıraya dizen siyah beyazlıların bu sezon en şaşalı transferleri yedek kulübesine yapıldı: Guti ve İlhan Mansız... Ama onlar da dün kulübede yoktu!
ADRİANO ALTERNATİF 10
Personel eksikliğinden ötürü Güneş, stoperde altyapının kedemlisi Necip ile çaylağı Fatih’i kullandı. Fatih’in ‘al-sat’ yapılan Mitrovic’ten fazlası var, eksiği yok.
Güneş’in elindeki gerçek joker Adriano. Dün de orta alanda oynadı ve iyi bir santral görevi üstlendi. Alternatif bir on numara olarak cepte.
Beşiktaş, ağırlıkla uzun kanat toplarıyla pozisyon üretti. Lakin net gol pozisyonu sayısı istenilen sayıda değildi. İkinci yarı farkın artmasını beklerken, saç-baş yolduran bir an bile yoktu. Hasılı Lens, bir atıp bir de attırarak, turu ilk devre bağladı.
Ev sahibi B36 Torshavn, savunmada kalıp kontra ve duran toplarda şans aradı. Nitekim tek tehlikesini de korner sonrası bir karambolde buldu. Tabir caizse tüm dün tüm Faroe Adaları halkı savunmaya gelse dahi Beşiktaş’ın gol atmasına mani olamazdı.
OTEL MAÇLARINDAN İYİ
DÜNYA Kupası’nda 3.’lük maçı oynamanın gerekliliği tartışılan bir konu. Bizim gibi yarım asırda bir kupaya gidenler için böyle bir maçı oynamak mühim ama şampiyonluk iddiası taşıyanlar için biraz angarya.Nihayetinde Belçika da, İngiltere de dünkü maçı değil, bugünkü finali hayal ediyordu.
Öyle ki Eden Hazard, transfer tekliflerini 15 Temmuz’a kadar değerlendirmeyeceğini, açıklayarak, Dünya Kupası finali oynayacağına olan inanıcını ortaya koymuştu.
Diğer yanda Euro 96 için yapılan şarkının sözlerinden alınan ‘Futbol Evine Dönüyor’ sloganıyla şampiyonluk rüyası görmeye başlayan İngiltere... Belçika, grupta yendiği İngilizleri dün bir kez daha geçip ‘Dünya Üçüncüsü’ oldu. Martinez, ideal 11’in çok bozmayıp bu dereceyi istediğini ortaya koydu. İngiltere, 2. devre biraz iştahlansa da maçı büyük ölçüde kerhen oynadı.
Fakat Belçika da 3’lüğü bizim gibi yıllarca konuşmayacak. Çünkü çocukluktan beri emek verilen bu yetenekli kadrodan en az bir final bekleniyordu. Dolayısıyla, eve mutlu döndükleri söylenemez. İngiltere ise aksine, dördüncü olsa da, beklentilerin üstüne çıkıp şampiyonluk hayali kurduracak noktaya geldiği için evine mutlu dönüyor.
YURTTAŞ KANE; RUSYA'DA SENİ HİÇ BEĞENMEDİM
Messi, Ronaldo ve Neymar çok tartışıldı. Ama Kane’i gözden kaçırdık. Karnesinde yazılı 6 gol var; 3’ü penaltıdan, 1’i de tesadüfen topuğuna çarpıp geldi. 3 golün zayıf Panama’ya atıldığını unutmayalım. Gruplardan sonra etkili olamadı. Kendi çizgisini tuttursaydı belki bugün final maçına çıkacaktı. Hasılı ‘Yurtaş Kane’, Rusya’da seni hiç beğenmedim!
KALECİ KAZAKLARI
ADİDAS, Beşiktaş ve F.Bahçe’ye aynı kaleci kazağını tasarlamış, ama logolar farklı(!) Kulüpler de özel tasarıma bütçe ayırmıyor. Dünyada da kaleci kazağı sorunu var.Tişörttten hallice tasarımlar kalecinin karizmasını azalttı.
Çünkü Edgar Morin de “Göç, çağdaş güzelliği ve çağdaş zekâyı yaratır. Gerçek ilerleme ırkların ve ulusların karışımıyla mümkündür” der.
Rusya’ya giden Fransa’da 14, Belçika’daysa 7 Afrika kökenli futbolcu vardı. Bu gerçeklik Avrupa’daki gurbetçiye bağımlı olan Türkiye’ye ışık tutsun.
DURAN TOP KUPASI
Deschamps, ‘favori’ rolünü Belçika’ya vererek başladı.
Arjantin, Fransa, Brezilya, Belçika ve Portekiz karşı koldaydı. Kendi kolundaki İspanya’da elendi. Böylece İngilizlerin her daim taze olan final aşkı, daha da alevlendi.
Dün maça bir an önce sonuca gitme arzusuyla başladılar. Kolombiya, ilk çeyrek saatten sonra tansiyonu düşürebildi. Hızlı çıkışları İngiliz ceza sahasına giremeden öldürdüler. Gözler James’in kadife ayaklarını arıyordu.
İngiltere, pozisyon vermeden devreyi kapattı ama kendisi de ahım şahım bir tehlike yaratamadı.
Davinson Sanchez maç öncesi demecinde Tottenham’dan takım arkadaşı Kane’i övdükten sonra onu nasıl durdurması gerektiğini bildiğini söylemişti. Belli ki bunu Carlos Sanchez’e öğretmemiş! Zira Carlos, Kane’i güreşle durdurup ucuz bir penaltıya sebebiyet verdi.
Ama öncesinde daha büyük hata Banega’nındı. Laubalice topu yanlış ayakla kontrol etmeye çalıştı ve beceremeyince takım hücumdayken yakalandı.
1-0 öne geçen Fransa, Kante önderliğinde Arjantin’i resmen orta sahaya kadar geri itti. Kaleden uzak kalan Messi, stoperlerden top almaya gitti. Di Maria’nın golünün ceza sahası dışından atılması tesadüf değildi bu anlamda. Bu gol için Uğur Meleke’ye de selam duralım. Zira dünkü yazısının başlığı ‘Taçtan gol yiyenlerin oyunu’ydu. Arjantin, ilk 45’teki en mükemmel organizasyonunu taç atışıyla başlattı ve Di Maria da harika bir vuruşla taçlandırdı.
Arjantin gedik bulmakta zorlansa da Messi’nin şutunda top Mercado’ya çarptı ve gol oldu ama Arjantin’in üstünlüğünün uzun süremezdi. Fransızlar, arkaya çok rahat adam kaçırıyordu. Pavard’ın müthiş golünün de Mbappe’nin iki golü de dikine pas ve arkaya sarkmalarla oluşan ataklar neticesinde geldi.
5 PAS VE 12 SANİYE
- Mbappe’nin 2. golü, kaleciden başlayıp 5 pasta ve 12 saniyede atılan bir goldü. 12 saniye modern futbolda uzun bir süre. Arjantin, rakibinin yayıla yayıla paslaşıp gol atmasını izledi yani.
Maçın skoru 4-3... Ama iki taraflı bir maç değildi. Arjantin topa sahip olsa da onu kullanacak kolektif bir beceriden yoksundu. Tangocular Rusya’da tam da Valdano’nun istediği gibi ‘ilkel bir futbol’ oynadı. Ama 2018 futbolunda Tanrı bile bu savunmayla galip getiremezdi(!) Fransa, Arjantin’in aksine doğru hücum hattı tercihleriyle sahaya mükemmel yayıldı, dikine ve ara paslarla doğrudan sonuca gitti...
SAMPAOLI VE CHE
Bir yanda takım içindeki uyumsuzluklar-çekişmeler, diğer yanda doğru karo ve dizilişi arayan Sampaoli. Üç maç, üç ayrı formasyon. Ve dün de kadroda önemli bir revizyona da gitti. Hırvatistan'la hezimete uğradığı üçlü savunmadan dörtlüye geçti. Aguero'yu kenarda tutup Messi'yi Higuain'le öne attı.
Ama Sampaoli'nin işini kolaylaştıran kendi planlarından ziyade Nijerya'nın tercihi oldu. Muadili Gernot Rohr'un üçlü savunmayla çıkması, Messi gibi muazzam bir merkez delicisi için bulunmaz fırsattı. Üçlü savunma, alan paylaşımı ve pozisyon kaymalarını çok iyi bilen marifetli oyuncular gerektirir. Nitekim, Banega yerleşimdeki zaafı çok iyi gördü ve Messi de topu muazzam alıp, şahane bitirdi. Mascherano'nun aptalca penaltısı Arjantin'i ağlatacak noktaya getirdi. 1-1'den sonra Nijerya arka tarafını kalabalık tutmaya başladı. Sampaoli ise mecburen savunmadan adam eksiltti. Hırvatistan maçındaki gibi yine hücumcuları doldurdu. Ancak, Mascherano başta olmak üzere Arjantinlilerin aşırı pas hatası yapması ve telaşa kapılması, onları her an ikinci golü yemeye açık hale getirdi.
Son bölümleri Türk işi 'kaos futbolu'na dönen Arjantin, buna karşın üç düzgün pas yapabildiği nadir anlarda Mercado, kenardan mükemmel kesti ve Rojo da ülkesi adına son şansı ağlarla buluşturdu.
Arjantin, gruplarda genelde zorlanır ama eleme turlarında daha başarılı olur. Lakin rakip Fransa. Ben yine de bu eşleşmede daha farklı bir Arjantin umduğumu söylemek istiyorum.
MESSI NE DÜŞÜNÜYOR BİLEN BİRİ VAR MI?
86’DA
Rusya’da 3’lü savunma oynayan İngilizler’in en arkadaki adamı Stones, biri korner iki duran top organizasyonunda 2 gol attı. Kontra kovalayan ve yakaladığında da kötü çıkmayan Panama gol kokusu verirken bile Stones ileri çıkmaktan hiç imtina etmedi. Southgate’in önemsediği Lingard da keza müthiş bir özgüvenle kaleyi düşünmeyi hiç ihmal etmedi ve golünü de attı.
Panama her ne kadar kalabalık savunmayla oyunu sıkıştırmak istese de İngilizler tabir caizse bir çok ‘kanal’ buldu gol için. Aslında 2-0’a kadar da hücuma da fena çıkmadı Panamalılar ama çerçeveyi bulamadılar.
İŞTE DÜNYA KUPASI BU!
Kane de dün penaltılara kalacak maçlarda nasıl penaltı atılması gerektiğini iki kopya vuruşla gösterdi: Kararlı, düzgün ve sert...
Panama, farka rağmen hak ettiği golü ancak 78’de buldu. İngiliz savunmasının diziliş hatası da zorlu maçlar için sinyaldi.
Maçın en güzel yanı, Panama’nın, yarım düzine gol yemesine rağmen Dünya Kupası’ndaki ilk golünü atarken taraftarı, hocası ve futbolcusuyla yaşadığı sevinçti. İşte Dünya Kupası bu!
SOCHI’DE BİR AKŞAM YEMEĞİ
Uğur