Paylaş
Büyük ihtimalle Florya’da idmanda bile aynı 11’de yer almamış olan ekip, ilk 45 dakikada oyunun soğutma kısmında hata yapmasa da hücum hattında sınıfta kaldı.
Pozisyonlar ve pozisyonumsular bulup buluştursa da ciddi anlamda tehdit oluşturamadı Elazığ cephesi için. Mesela ilk 45 dakikada Galatasaray’ın kaleyi bulan şut sayısı “0” (sıfır!) idi.
Yılmaz Vural’ın yönetiminde neredeyse bitkisel hayat denebilecek durumundan sıyırılan, üst üste puan kazanan ve üstün direnç gösteren bir takıma dönüşen Elazığspor ilk yarıda gole daha fazla yaklaştı.
Galatasaray’ın orta sahada Melo ve Selçuk ikilisine denge sağlayıcı aradığını ve bu iş için Engin, Emre Çolak, Ceyhun Gülselam -ki tamamen unutulduğuna inanıyorum- gibi alternatifler denediğini biliyoruz. Aranan isim ufukta belirmiş olabilir: Yekta. Attığı gol bir kenara mükemmele yakın oynadı ve sorumluluk aldı.
İçinden kedi çıkardı
Sarı kırmızılılar 0-1’den sonra skor geliştirebilecek pozisyonları yaygın tabirle “cömertçe” harcarken rakibini de oyunda tutmuş oldu bir şekilde. Ancak kesinlikle maçın, muhtemelen sezonun ve bence gelecek sezonların da unutulmaz hareketi için maçın sonunu beklemek gerekti. Muslera’nın sakatlandığı ve kırmızı kart gördüğü doğru şekilde değerlendirilen penaltı pozisyonu sonrasında Melo’nun dirilişini gördük. Yılların pitbull’u olarak tanıdığımız Melo içinden bir kedi çıkardı. Liderliği böyle uzun yıllar unutulmayacak bir hareketle korumak Melo’nun bu sezonda yarattığı ufak tefek gönül kırıklıklarını ziyadesiyle halledecektir.
Paylaş