Paylaş
Millî eğitim müdürlüğü yetkilileriyle Altındağ Yenihayat İlkokulu’nu, Keçiören Melek Özen İlkokulu’nu, Mamak Vehbi Dinçerler İlkokulu’nu; Çankaya İlçesine bağlı Yakup Abdal Mahallesi’nde bulunan Aziz Altınpınar Ticaret Meslek Lisesi ve ortaokulu ile yine aynı bölgede bulunan Mehmet Hikmet Ayberk İlkokulu’nu ziyaret ettik.
Bu ziyaretler, şöyle bir okulu görüp geçme biçiminde gerçekleşmedi.
Okullardaki öğretmenlerle, idarecilerle uzunca vakit geçirdik. Herkes söylemek istediği ne varsa söyledi. İhtiyaçları, sıkıntıları; ders programlarından, veli profilinden, çevre şartlarından kaynaklanan sorunları tek tek ortaya koydular.
* * *
İdareci ve öğretmenler işlerine, öğrencilerini eğitmeye odaklanmışlar. Çevresel şartlara göre yöntemler geliştirmişler. Başarılı öğrencileri, desteklenmeye ihtiyaç duyanları tek tek biliyorlar. Her öğrencinin aile yapısını, anne-babasının eğitim, ekonomik ve sosyal durumunu yakından biliyorlar.
* * *
Bu ziyaretlerin denetim, nasihat veya yargılama amaçlı değil, destekleme ve moral, motivasyon amaçlı olduğunu herkes biliyordu.
O nedenle de yapılanlar, yapılamayanlar rahatça ortaya kondu.
* * *
Ankara Kalesi’nin yamaçlarında, gecekonduların arasında bulunan Yenihayat İlkokulu öğretmenleri, öğrenci davranışlarını olumluya dönüştürmede zorlandıklarını, çevrenin çocuklar üzerindeki etkisinin önemini, gücünü gördüklerini belirttiler.
Bunun için de aile ziyaretleri yaptıklarını, bu ziyaretler sırasında yaşadıklarını anlattılar.
Yaptıkları toplantılara velilerin katılımı son derece sınırlı kalınca, kendileri velilerin ayağına gitmeye karar vermişler. Bu stratejinin yararlarını da görmüşler ama oralarda yaşadıklarını anlatmak bu köşenin hacmini aşıyor.
Bir öğretmen, öğrencisiyle yaşadığı bir diyaloğu anlattı. Bir olay karşısında, öğrenciye, ‘yalan’ söylememesi gerektiğini söyleyen öğretmene öğrencisi, bütün masumiyet ve samimiyetiyle soruyor: “Yalan söylemek kötü bir şey mi öğretmenim?”
Öğretmen yeniden, yalanın kötülüklerinden söz ediyor.
Yalanın yanlış olduğunu hayretle karşılayan öğrenci, “Ben yalanın kötü bir şey olduğunu sizden öğrendim.” diyor ve sonra arkadaşlarına, yüksek sesle, ‘yalan kötüdür’ diye anlatıyor.
* * *
Eğitimde çevrenin, ailenin rolü kuşkusuz çok önemli.
Ama eğer öğretmen Ferhat olmuşsa, çocuğun önündeki dağları devirecek, engelleri kaldıracak gücü kendisinde bulacaktır.
* * *
Keçiören’deki Melek Özen İlkokulu ‘orta hâlli’ ailelerin yaşadığı bir semtte bulunuyor. İdareciler, öğretmenler, okul-aile birliği yöneticileri ile okulun, öğrencilerin durumunu değerlendirdik.
Yaptıklarını, elde ettikleri sonuçları heyecanla anlattılar. Fizikî olarak Melek Özen İlkokulu’nun, bir özel okuldan farkı yok. Herkes sözleşmiş gibi, hiçbir eksiklerinin olmadığını belirtti.
Burada, Yenihayat İlkokulu’nun aksine, velilerin son derece ilgili oldukları, ne zaman istense okula geldikleri vurgulandı.
Bazı öğretmenlerin söyledikleriyse bizim üzerinde düşünmemizi ve yetkililere aktarmamızı gerektiriyor:
Bütün sadeleştirmelere rağmen ders programları hâlâ oldukça ağır.
Sınıfta üç-beş öğrencinin ötekilerden ‘ileri’ olması, diğer çocukları ‘başarısızlık’ korkusuyla yüz yüze getiriyor.
Milyonlarca öğrenciye standart, tek tip program uygulanması ayrı bir yazı konusu. Bu, işin can damarı, püf noktası.
Öğretmenlerin de bu durumun farkında olması çok önemli.
* * *
Mamak’ın kenar mahallesindeki Vehbi Dinçerler İlkokulu öğretmenlerinin de en büyük sorunu, velilerin bir paydaş olarak yanlarında olamaması.
Birkaç yıl içinde epeyce yol alınmış.
Öğretmenler teker teker, kendi gayretleriyle, belirledikleri alanlarda kendilerince bir şeyler yapıyor. Bazıları okumayı, bazıları sporu, bazıları değerler eğitimini ön plana çıkarmış.
Bundan sonra, bir masa etrafında bir araya gelerek, sınıf sınıf, öğrencileri teker teker değerlendirerek, buna göre bir strateji geliştirecek, herkes birbirinin deneyiminden yararlanacaktır.
Talep ettikleri araç-gereç ihtiyaçları da en kısa zamanda giderilecektir.
* * *
Elmadağ yolu üzerindeki Yakup Abdal Mahallesi’ndeki üç okulumuzda da ilginç gözlemlerimiz oldu.
Özellikle Aziz Altınpınar Ticaret Meslek Lisesi ile ortaokulunun idareci ve öğretmenleri, sözleşmiş gibi hep bir ağızdan “Öğrencilerimiz çok saygılı.” diyorlar.
Hani, ‘öğrencilerimiz iyidir de, gençlik işte, ufak tefek olumsuzluklar oluyor’ denir ya, öyle değil.
Ortak kanaat: “Bu çocuklar çok saygılı!
Veliler de öyle.”
Öğretmene, birbirine karşı saygının, ölçünün gittikçe azaldığı ifade edilen bir zamanda, bütün öğretmenlerin, öğrencilerinin bu tarafına özellikle vurgu yapması oldukça mutluluk verici.
Zaten bu durum, öğretmen ve idareciler arasındaki ilişkiye de yansımış. Okullarda huzur iklimi hâkim.
Böyle olunca da, bina yetersizliği, fizikî ihtiyaçlar, okulun, öğretmenlerin evlerine uzaklığı gibi konular oldukça kısık sesle gündeme geliyor; gelmiyor bile.
Mehmet Hikmet Ayberk İlkokulu idareci ve öğretmenleri de veli profilinden memnunlar. Bu durum, öğretmenlerin görevleriyle ilgili heyecanlarını, şevklerini olumlu olarak etkilemiş.
Çankaya Belediyesince imar sorunu çözülür çözülmez, bu mahalleye bir okul daha yapılacaktır.
* * *
Bir haftanın özeti şudur:
Her okulun kendine özgü durumları vardır.
Biri için sorun olan bir konu, başka bir okulun güçlü yanıdır.
Bir okul için son derece olumlu görünen bir başka durum ise başka bir okul için en büyük sorundur.
Sorunlar karşısında geliştirilecek yöntem ve öğretmen ile idarecinin durduğu yer önemlidir.
Eğitim işi zor ve ciddi bir iştir.
Öğretmenin arkasında olmak ve onun hâletiruhiyesini yaşamak, öğretmene saygı duymak hepimizin görevidir.
Paylaş