Paylaş
Bir insan, her yönüyle kusursuz olamayacağı gibi; her yönüyle olumsuz da olamaz oysa.
Tuttuğumuz takım, desteklediğimiz parti ve sosyal gruplar için de böyle bir tutum içindeyizdir çoğu kez.
“Bizimkiler” doğru yerdedir sürekli, “karşıdakilerin” ise her yaptığı yanlıştır.
* * *
Nefret ve aşırı bağlılık duyguları, birbirinin kardeşi gibidirler.
İkisi de gerçeklerin üzerini örtebilir.
İkisi de duygu ile aklın dengeli yürümesini güçleştirebilir.
İkisi de yanıltabilir.
* * *
Nefret ve aşırı sevgi, birbirine çok yakındır.
Her an dönüşebilir, her an yer değiştirebilir.
Dünyanın sürprizleri çoktur.
Nefret ettiklerimiz, düşmanlık yaptıklarımızla bir gün dost olabiliriz.
Ya da, her davranışını, her tutumunu; hayranlıkla, muhabbetle karşıladıklarımızla da aramıza kırgınlıklar girebilir.
Her iki duyguda da, makul olmak, kendini kaptırmamak, aşırılığa düşmemek; insanı, hem hayal kırıklığından, hem de mahcup olmaktan korur.
Dünya, yaptığı iyiliklere, fedakârlıklara karşılık; uğradığı haksızlıkların, yaşadığı hayal kırıklıklarının şokunu üzerinden atamayanlarla doludur.
Aynı şekilde, dün nefret ile birbirlerine bakarken, bugün dostluk ve muhabbet içinde olanlar da çoktur.
* * *
Ailemizi seçemediğimiz gibi, dostlarımızı da seçemeyiz aslında. Hayat getirir onları.
Ama, tutum, davranış ve sözlerimizi seçebiliriz. Onlar, kendimize aittir ve bizim eserimizdir.
Bir gün, bu “eserlerimiz”den dolayı bir olumsuzluk karşımıza çıktığında, hiç kimsenin suçu yoktur.
* * *
Nefret de çeşit çeşittir.
Aklımızda çoğalanı vardır, yüreğimizde çoğalanı vardır.
Nefret duygusunun sebebi, aslında sadece bir iletişim noksanlığıdır belki de ve aklıselim ile düşündüğümüzde, bu duygudan sıyrılabiliriz.
Abdurrahim Karakoç’un dediği gibi:
“Ne dostlarımız kabul ettiğimiz derecede iyidirler, ne de düşman saydıklarımız tahmin ettiğimiz derecede kötü.”
OSMAN SARI’DAN GÜNÜN DİZELERİ
Taş taş değil, bağrındır taş senin
Nereni, nasıl yaksın bu ateş senin.
Bir katılıktır, dinamit söker mi yürekleri
Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin.
Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey
Ferhat, niçindir kırdığın bunca taş senin
GEÇEN HAFTA
Millî Eğitim Bakanlığınca, ortaöğretime geçiş için gerçekleştirilen ortak sınavlar geçen hafta yapıldı.
Ankara’da, 726 okulda uygulanan ve 15.600 öğretmenin, yakındaki okulların öğretmenleriyle yer değiştirmek suretiyle görev aldığı bu sınavlara, 78.500 öğrenci katıldı.
Hazırlıklar günler öncesinden başladı. Herkes işini önemsedi. Herkes, “öğrencilerin tamamı bizimdir”, yaklaşımı içinde oldu. Herkes, eşit koşullarda ve adil bir sınav olması için elinden geleni yaptı.
Bugüne kadar yapılan sınavların en kapsamlısıydı.
Büyük bir organizasyonu, Ankara’nın eğitimcileri, sorunsuz bir şekilde tamamladı.
* * *
Hafta içinde, Ankara Lisesi, Ankara Ticaret Meslek Lisesi ve Sosyal Bilimler Lisesi’ni, Millî Eğitim Müdürlüğü yetkilileriyle birlikte ziyaret ettik.
Okulların fizikî durumlarını, ihtiyaçlarını değerlendirdik. Öğrencilerle konuştuk. Hayallerini, gelecek planlarını, sorunlarını dinledik.
Her okulda, öğretmenler ve idarecilerle bir araya gelerek, okulların genel bir değerlendirmesini yaptık.
Öğretmenlerin bir tek ortak talepleri vardı: “Zaman zaman geliniz; yöneticilerimizin, bizim farkımızda olduklarını bilelim, yeter.”
Haksız değiller.
Önümüzdeki günlerde de okullarımıza bu tür ziyaretlerimiz sürecek.
Paylaş