Paylaş
Gün içinde oluşan geçici sıkıntılar, sevinçler, kazanımlar, kayıplar, her ne varsa günden kalan; akşam olunca ve aile teker teker eve sığınınca, ortaya dökülemiyor ve paylaşılarak bir tatlı huzura dönüşemiyorsa, bizde bir eksiklik var demektir.
Aile ile anlamlıdır bu dünya.
Yaşamak, aile ile taçlanır.
Akşamları bir sofrada buluşarak, esprili, sevgi dolu, geleceği kurgulayan bir ailemiz yoksa; günün üzerimize çöken kâbusunu nasıl atlatabiliriz?
Dünyanın en büyük iflasını da yaşasak, en çirkin iftiralara da maruz bırakılsak; ailemiz varsa arkamızda, atlatırız.
Zordur aileyi korumak.
Aile bireylerini bir arada tutmak, aynı duygu düzleminde, aynı duyarlılıklar etrafında toparlamak zordur elbette.
Huzur, oldukça pahalıdır.
Ve huzur, maharet ister, emek ister.
Paranın da, mevki makamın da, zenginliğin de, başarının da odak noktası, huzurlu bir aile olmalıdır.
Toplumlar; ailesinden uzak, ailesinden kopuk, aynı ailede yaşadığını sanarak başarıdan başarıya koşan, yüreği sessizce kanayan mutsuzlarla doludur.
Huzurlu, mutlu bir ailemiz yoksa; çalışmamız, çabalamamız, katlanmamız neye yarar?
Her ailenin bir ruhu vardır.
Ve her ailenin, aile bireylerinin en derin duygularına sinmiş bir ‘iklimi’ vardır.
Yaşantımızı belirleyen bu iklimdir işte.
İçimizde gizli gizli büyüyen bir huzursuzluk, peşimizi hiç bırakmayan bir iç sıkıntımız varsa; ailemizdendir.
Dışarda ne yaşamış olursak olalım, evimize adımımızı atar atmaz, gönlümüze bir ferahlık, genişlik çöküyorsa, başarmışız demektir.
Çocuklarımız, karşılaştıkları kötülükler ve yaptıkları yanlışlıklardan sonra bile; ‘benim bir ailem var, onlarla çözerim’ diyebiliyorsa da, başarmışız demektir.
Çocuklarımız, kendi hataları yüzünden yaşadıkları en travmatik durumlarda bile, ailesini, sığınacak en güvenli liman olarak görmelidir.
Aile, katlanmaktır.
Aile, yüzleşmektir.
Aile, demokrasi meclisidir ve özgürlüktür.
Ve kuşkusuz aile, dayanışmadır.
En derin dayanışma merkezi, sırlar yumağıdır, aile.
Sadece ailemizin çözebildiği gizemli yanlarımız vardır.
Sadece ailemiz olmalıdır bizleri her yanımızla kabullenen.
Öyle büyütmeli, öyle derin yapı kurmalıyız ki ailede; özellikle çocuklarımız her türlü durumda, bu manevi çatının altında kendine yer bulmalıdır.
Okullarımızda huzurlu, mutlu aile çocukları vardır.
Sakin bir limanın, demir atmış gemileri gibidirler.
Kolay yaklaşır, kolay anlaşır, kolay ulaşırsınız.
Verdiğinizi alırlar.
Öyle çocuklar da vardır okullarımızda, fırtınalı ve birbiriyle çarpışan ailenin, kangren olmuş bir uzvu gibi dolaşırlar ortalıkta.
Gözlerinden tanırsınız onları.
Zor ve isyankârdırlar.
Ailesinden intikam almak için başkalarıyla savaşırlar.
Çevrelerinde gördükleri mutluluklardan kaçarlar âdeta.
Umutsuzca sığındıkları birkaç arkadaşları vardır.
Aile, yavaş ve fark ettirmeden çözülür.
Gündelik fırtınalar içinde, ‘dünya ile’ boğuşurken biz; kendisi için ömrümüzü adadığımız ailemizin ruhunun darmadağın olduğunu fark ederiz.
Bazen, fark bile etmeyiz.
Hayatın en anlamlı konumunun peşinden koşmalıyız: Mutlu bir ailenin bireyi olmanın.
Çocuklarımızı kurtarırız.
Toplumumuzu kurtarırız.
Kendimizi kurtarırız.
Pazartesi
Bugün, yeni bir haftaya başlıyoruz.
‘Önümde kocaman bir hafta var, nasıl bitecek?’ diye kaygılanabiliriz.
Günler, gözümüzde büyüyebilir.
Bugün yeni bir karar alma günüdür.
Bağışlama ve içimizden atma günü.
Kızdığımız, kin tuttuğumuz, bir türlü affedemediğimiz, görmek istemediğimiz ne kadar kişi varsa, hepsini bağışlayalım.
Gönlümüzün üzerinde kir ve yük olarak duran ne kadar öfke, kin ve nefret varsa, hepsini kökünden kazıyalım.
Kuşlar gibi hafifleyelim.
‘Ama bana…’ diye başlayan tüm düşünceleri beynimizden silelim.
Unutalım.
Bizi sevmeyenleri; bize tuzak kurduklarından, hakkımızda olumsuzluklar ürettiklerinden, dedikodumuzu yaptıklarından emin olduklarımızı da bağışlayalım.
Tepeden bakan, kibir anıtı, egosu şişmiş kişileri de bağışlayalım ama, sadece bunlara karşı ‘mütevazı’ olmayalım.
Ağırbaşlı ve onurlu duralım.
Hayatın ne kadar kolay ve yaşanılır, haftanın ne kadar anlamlı hale geldiğini görürüz.
Biz bağışlayınca, hayat da bizi bağışlayacaktır.
İşlerimiz rast gidecektir.
Paylaş