Yatla seyahatin yazı ayrı, kışı ayrı güzel Kekova

Bölge halkı arasında Geyikova olarak bilinen Kekova, keklik ve geyiklerin mitolojinin gölgesinde dans ettiği bir sahil şeridi.

Aynı zamanda antik Likya bölgesi. Yat turizminin vazgeçilmez durağı. Turkuvaz rengi denizi, kıyının hemen açığındaki antik lahitleri, amforalar, bina kalıntıları ve birçoğuna sadece sudan ulaşılabilen köyleri ile benzersiz bir cennet. Yatçıların olduğu kadar, günübirlik tekne turlarının da sevilen adreslerinden. Bu körfeze Ölüdeniz de deniyor ama bunun sebebi Fethiye Ölüdeniz’den çok farklı; kıyının hemen açığındaki batık antik şehir yüzünden.

Gökkaya

Asırlık Adası karşısında düşen Gökkaya’da irili ufaklı birçok kaya var. Meltem burada daha yavaş eser. Koya hem Çayağzı’ndan (Andraki) hem de Kaleköy tarafından girebilirsiniz. Yaz aylarında Çayağzı mevkiinden kalkan dolmuş motorları burada mola verir, o yüzden bazen kalabalık olabilir. Kış aylarında ise sadece yabancı tekneler çıkarır buranın keyfini. Gökkaya’da her boyuttaki tekne için uygun bağlanma yeri var. Etrafta birçok restoran bulunuyor ancak bunların çoğu kaçak yapılar olduğu için, ben gitmiyorum. Gökkaya’da denizin zemininde birçok su kaynağı bulunuyor. Temmuz-ağustos güneşinin ısıttığı suda yüzerken, birden buz gibi bir kaynağa denk gelip, denizden titreyerek fırlayabilirsiniz.

Hamidiye Koyu

Osmanlı donanmasına ait Hamidiye gemisi burada saklandığı için, Hamidiye Koyu’nda taş üzerine boyanmış bir Türk bayrağı karşılar sizi. Hamidiye, Kaleköy’e çok yakın ve güzel bir bağlama yeri. Burası, özellikle mehtaplı gecelerde harika. Antik şehir kalıntılarını denizi dibinde görebilirsiniz.

Sıcak Koyu

Sahilindeki zeytin ağaçları, Sıcak Koyu’nun sığ denizini safir renge boyar. Safir Koyu’nun sonunda antik şehir Aperlai’nin kalıntılarını gezebilirsiniz. Karaya çıkmayı düşünmeseniz bile, adaçayı ve defne toplamak için bir kereliğine inin tekneden. Kıyıdaki çalılardan korunmak için pantolon giymenizi öneririm. Bir de arıları kovalamak için sopa edinin. Arı sokmasına karşı alerjikseniz bu kıyılara ayak basmayın.

Kaleköy

Kaleköy’ü hangi kelimelerle tasvir etmeliyim bilmiyorum. Muhteşem bir denizin kıyısında, yamaca kurulu bu köyde kendinizi iyi hissetmemeniz mümkün değil. İsmini aldığı kaleye tırmanmaya nefesiniz yeterse, yolda Rahmi Koç’un yaptırdığı ve kendi adını taşıyan küçük ve sempatik ilkokulu görebilirsiniz. Okul, o kadar güzel bir binada ki, burada eğitim almak başka bir duygu olsa gerek. Kaleköy’ün karşısında ve yanındaki koylarda denize girmek için çok güzel noktalar var. Rahmi Koç’un evi, İtalya’nın batı sahillerindeki evleri andırıyor. Keşke bir gün burası müzeye dönüştürülse... Kaleköy’de kadınların aktifliği ve becerisi sizi şaşırtacak. Hepsi doğuştan denizci olan kadınlar harika motor kullanır, yaptıkları elişlerini kıyı kıyı gezerek satmak için kocalarına mahkum olmazlar.

Karaloz Koyu

Karaloz koyu, benim favorilerimden. Kekova’ya gidiyorsanız, mutlaka görün. Uzaktan baktığınızda, bu koyun girilmez olduğunu düşünerek rahatlıkla pas geçebilirsiniz. Aslında koyun girişi bir şiir gibidir; tekne adeta kıyıdan saklanarak, döne döne girersiniz içeri. Büyük tekneler biraz zorlanabilir çünkü manevra alanı dar. Bu yüzden çoğunlukla boştur ama bu yazıdan sonra ne olur, bilemem! Su derinliği fazla, zemini kum ve taşlık, en fazla birkaç tekne barınabilir. Dışarıda fırtına kopsa, burada duymazsınız bile. Sadun Boro’nun da favorilerinden olan Karaloz’un yamaçlarına tırmanamadım, herhalde ancak Nasuh Mahruki becerir buraya tırmanmayı.

Üçağız Limanı

Üçağız, karadan da ulaşılabilen bir yerleşim. Yıllar içinde çoğalan kalabalıklar yüzünden köyün antik havası eskisi gibi değil. Lokantalar bir alem, iskeleler kaçak, üstüne bir de otopark kahyaları ve seyyar satıcılar eklenince, durum bazen sevimsizleşebiliyor. Eskiden Akdenizliliği soluduğunuz köy SİT alanı olması gerekirken, sirk alanına daha çok benziyor. Üçağız’a gelen yatlar genellikle Gökbucak yakasında demirler. Bir de, Kaleköy’ün güneyinde, denizin içinde Likya lahitlerini göreceğiniz Irmakbaşı sığlığı var. Akdeniz’in her mevsimi güzel ama bu diyarlar için en güzel zamanlar kasım ve aralık ayları. Denizler coşarken, bile bu koy sakindir.

Kabak çiçeği kızartması

Sadun Boro, mükemmel bir denizci olduğu kadar iyi bir aşçı ve yemek uzmanı. Rakı biter korkusuyla teknede sürekli bir kasa rakı tutarmış. Bugün size onun favorilerinden kabak çiçeği kızartmasının tarifini vereceğim. Yaz aylarında bu kıyılarda rahatlıkla kabak çiçeği bulabilirsiniz. Yapılışı: Un, tuz ve dereotunu karıştırın. Sonra kabak çiçeklerini bu karışıma bulayarak kızgın yağda kızartın. Ilıkken üzerine sarımsak ve soğuk yoğurt ilave ederek servis edin.

MERAKLIDALGIÇLARA UYARI

Suyun altındaki şehri görüp heyecanlanmayın, bu noktalarda dalış kesinlikle yasak! "Aman ne olur" da demeyin, çevredeki eli dürbünlü meraklı komşular ve komşu tekneler tarafından anında ihbar edilirsiniz. Zaten sahil güvenlik tekneleri de Kekova kıyılarında 24 saat görevde.. Dipteki kalıntıları görmenin en güzel yolu, küçük bir botla gezmek. Evlerin duvarlarını, merdivenlerini, şapel kalıntıları görebilirsiniz. Eğer küçük gezinizi jet ski ile yapacaksanız, lütfen diğer teknelerdeki yolcuları rahatsız etmeyin.
Yazarın Tüm Yazıları