Özel güvenlik işi yapıyorsan bagajında çelik yelek de olacak, külotlu çorap da...

Özel güvenlik ya da yakın koruma denildiğinde, pek çoğumuzun aklına bar kapılarındaki ızbandut gibi adamlar gelir. Meğer mesele hiç de göründüğü gibi değilmiş... Sektöre yeni girmelerine rağmen Madonna’dan Angelina Jolie’ye, Donald Trump’tan Adriana Lima’ya kadar dünyaca ünlü isimlere güvenlik hizmeti veren iki ortakla sohbet ettim bu hafta. Onlardan işin gerçek yüzünü ve perde arkasında yaşananları dinledim. Bu iki genç adam “Terörün ve şiddetin hızla arttığı dünyada, geleceğin mesleği profesyonel güvenlik olacak” iddiasındalar... Gerisini İSC Güvenlik Danışmanlığı şirketinin kurucuları Ahmet İşcen ve Uğur Kısa’nın ağzından dinleyelim; elbette her zamanki gibi karar sizlerin efendim...

Haberin Devamı

◊ Mahalledeki bütün çocuklar polis olmak isterken siz özel güvenlik olmayı mı hayal ediyordunuz?
- Uğur Kısa: (Gülüyor) Ben zaten 10 yıla yakın bir süre emniyet mensubuydum, senelerce de Teşvikiye Karakolu’nun amirliğini yaptım. Ortağım Ahmet’in bilgi işlem şirketi de emniyetin GBT sorgulama sistemleri üzerinde çalışıyordu. Tanışmamız bu vesileyle oldu.
- Ahmet İşcen: Babam Oktay İşcen, yedi yıl boyunca Bonn Büyükelçisi’ydi. Almanya dışında Yugoslavya ve Hindistan’da da aynı vazifeyi üstlendi. Diplomat bir aile olarak ülke ülke dolaştık ve o yıllarda başımıza bela olan Asala teröründen biz de çok çektik. Haliyle küçük yaşlardan beri devletle ve polisle hep iç içe oldum. O nedenle de bu mesleği yapanlara büyük saygı besledim.
◊ Desene korunan taraftan koruyan tarafa transfer oldun...
- Ahmet İşcen: Aynen öyle. Almanlar güvenlik konusunda işini en iyi icra eden milletlerin başında gelir. Küçücük yaşta korunan taraf olarak bunu görme fırsatım oldu. Ardından ABD’de okuduğum dönemde eğitim ve seminerlere katıldım. Ve gördüm ki “yakın korumalık” fedai mantığından çok öte teknikler gerektiriyor.
◊ Yakın koruma diye tarif edilen şeyin bar kapılarında gördüğümüz ızbandut gibi adamlardan farkı ne; anlatsana biraz...
- Ahmet İşcen: Yakın korumanın temel prensibi, kendisinden sorumlu olduğu kişiyi, her türlü tehlikeden uzak tutmak ve o ortamdan kaçırmaktır.

Haberin Devamı

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...


YAKIN KORUMALIĞIN TEMEL PRENSİBİ ÖNCÜ İSTİHBARATTIR

◊ Karşı taraftan gelen tehdide müdahale etme hakkınız var mı?
- Uğur Kısa: Nefsi müdafaa söz konusu olduğunda müdahale edilebilir tabii ki.
- Ahmet İşcen: Ancak bu işin asıl hassas noktası, daha önceden yaptığınız ciddi planlamalarda gizli. Rotaları, güzergahları ve zamanları çok iyi belirlemeniz gerekiyor. Ardından bu hat üzerindeki risk oluşturabilecek tehlikeli noktaları ayırmak lazım. Örnek vermem gerekirse, önünden geçiş yaptığımız askeri bölgeler ve devlet kurumlarının hepsi birer risk noktasıdır.
- Uğur Kısa: Yakın korumalığın ilk temel prensibi olan bu çalışmaya “öncü istihbarat” diyoruz.

Haberin Devamı

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...

 

ÜNLÜLER VE ZENGİNLER KENDİLERİNİ HALKTAN GÖRMEZLER

◊ Eskiden sadece devlet büyüklerinin yanında güvenlikler görürdük ama şimdi pek çok insan sokakta adeta Obama gibi dolaşıyor...
- Uğur Kısa: Şöyle düşün... Aynı Hollywood filmlerinde gördüğümüz gibi; adam dünyadan yukarı bir uydu çıkarmış ve tüm zenginler orada yaşıyor. Alt tarafta da bir getto var tabii ki. Yukarıdakiler ne yapıyor? Kanyon, Zorlu ve diğer korunaklı rezidanslar gibi, kendileri haricinde istemedikleri kimsenin giremediği yaşam alanları yaratıyor. Haliyle de tüm dünya Hindistan’daki kast sistemine benzer bir oluşuma doğru hızla ilerliyor.
◊ Yok artık! Elitistliği biraz fazla abarttın gibi geldi bana...
- Uğur Kısa: Ben sadece gördüklerimi söylüyorum, doğru ya da yanlış demiyorum. Bizim koruduğumuz insanlar arasında halkla iç içe olanlar kadar halkla hiçbir şekilde yan yana gelmek istemeyenler de var.
- Ahmet İşcen: Babamın büyükelçilik yaptığı yıllarda Hindistan’daki kast sisteminin varlığına birebir şahit oldum. Bir gün devlet erkanının katıldığı bir heykel açılışına gitmiştik. Tören sırasında alt kasttan bir bakanın eli değdi diye heykeli hemen fırçayla, sabunla yıkattılar. Sistem insanları o kadar keskin çizgilerle sınıflara ayırmış ki, adamın bakan olması bile ona heykele dokunabilme hakkını vermiyordu.
◊ Boşverin Hindistan’ı da burada varolduğunu söylediğiniz kastların çizgileri nelere göre belirleniyor siz ondan bahsedin...
- Uğur Kısa: Aslında net bir tanım yapmak çok zor. Dünyanın pek çok yerinde ünlüler ve zenginler her ne kadar tersini iddia etseler de kendilerini halktan görmeyen bir ruh haline sahipler. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki zenginler daha da ileri gidip, Dubai’ye gelen yabancılardan -kim olurlarsa olsunlar- “köle” diye bahsediyorlar.

Haberin Devamı

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...

EN YAKININIZDAKİ ÇEMBERE KİMİ ALACAĞINIZA DİKKAT EDİN

◊ Ne kadar zamandır “üst kastlara” hizmet veriyorsunuz?
- Uğur Kısa: Bu işe üç yıl önce başladık. Ancak kişilerden ziyade kurumsal şirketlerle çalışıyoruz.
- Ahmet İşcen: Yurtdışından da pek çok müşterimiz var. Özel güvenlik işinde “güven” en önemli şeydir. Tek bir işle başladık ve memnun kalan müşterimizin referansıyla kulaktan kulağa ismimiz bu piyasada bilinir hale geldi.
◊ Tahmin ediyorum koruduğunuz kişinin özeline, belki de onun en yakınından bile daha çok şahit oluyorsunuz... Nasıl rahat ediyorlar sizin yanınızda?
- Ahmet İşcen: Gördüğümüz her şey bizde kalır... Bu kadar basit!
- Uğur Kısa: Ayrıca bu konuda müşterimizin içini rahatlatacak, kuralları çok katı gizlilik sözleşmeleri de imzalıyoruz...
- Ahmet İşcen: Çok gerekmediği sürece “Acaba fotoğraf mı çekiyorlar?” diye endişelenmesinler diye ünlülerin yanında telefonlarımızı elimize bile almayız. Bu tip ince detaylar, koruduğumuz kişiyle aramızda güven ortamının oluşmasını sağlıyor.
- Uğur Kısa: Fakat maalesef şu an Türkiye’de hizmet veren öyle firmalar var ki, asla bu konuda hassas davranmıyorlar. Hatta bazıları dışarı bilgi dahi sızdırabiliyor. Azıcık İngilizce bilen, boyu posu yerinde adamı alıp özel güvenlik diye yutturuyorlar. Sting’in hamamdaki görüntülerini kim basına vermişti sanıyorsun? Korumaları tabii ki...
◊ Ne yani korumadan korunmak için ayrıca bir koruma daha mı tutmak lazım?
- Uğur Kısa: (Gülüyor) Doğru insanlarla çalışmak çok önemli gerçekten.
- Ahmet İşcen: Risk evde çalışan aşçıda, hizmetlide, şoförde ve korumada başlıyor zaten. Ortağınız ya da şirketinizde çalışan herhangi biri, size bu insanlar kadar yaklaşamaz. O yüzden en yakınınızdaki çembere kimi alacağınıza çok dikkat etmelisiniz.
◊ Dur o zaman, hazır tam da ortasına gelmişken magazin çemberinden uzaklaşmayalım... Sting gibi “koruma kurbanı” başka ünlüler de var mı?
- Ahmet İşcen: Bir ara Tarkan’ın da görüntüleri çıkmıştı piyasaya hatırlarsan.
- Uğur Kısa: İnan bana bu görüntüleri sızdıran en yakınındaki kişilerden biridir, başkası olamaz. Adam gidip görevdeyken Facebook’ta paylaşım yapıyor. Yahu zaten, önceliğin koruduğun kişinin lokasyonunu belli etmemek olmalı. Mesela Russell Crowe, Türkiye’deyken günlerce beraberdik ama hiç sorun yaşamadık. Dünyanın en çok kazanan sporcularından biri olan boksör Floyd Mayweather’ın İstanbul’u son ziyaretinde Ahmet yanındaydı.
◊ Yanlış hatırlamıyorsam yenilgisiz, efsane boksör ufak çaplı bir skandala karışmıştı...
- Ahmet İşcen: Bahsettiğin olay Türkiye’ye ilk ziyaretinde patlak vermişti. O zaman korumalığını biz yapmıyorduk. İstinye Park’ta bir adam fotoğraf çektirmek için yanına yaklaşınca güvenlikler adamı durdurmuş.
Ama Mayweather hayranını kırmayıp, “Bırakın çeksin” deyip poz vermiş. Daha sonra asansöre binerlerken aynı adam da içeri girmeye yeltenince güvenlikler bu kez daha sert müdahalede bulunmuş. Hayranı da “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” diye belindeki silahı göstermiş. Zaten haber de ertesi gün bütün gazetelerdeydi.
- Uğur Kısa: İnan bana eğer o gün Floyd Mayweather’ın yanında sadece yabancı korumalar olsaydı, mesele çok daha büyüyüp içinden çıkılamayacak bir hâl alırdı.
◊ Anlamadım o niye?
- Ahmet İşcen: Dünya starları Türkiye’ye geldiklerinde kendi güvenliklerini getirseler de yanlarında mutlaka lokal bir koruma da olmalı. Düşünsene adamlar Türkçe bilmiyor. Allah korusun bir yaralanma durumu olsa hangi hastaneye, nasıl gidecekler?
- Uğur Kısa: Biz koruyacağımız kişi hakkında her türlü bilgiyi önceden topluyoruz. Madonna mı gelecek? Neye alerjisi olduğundan kan grubuna kadar tüm detayları mutlaka biliriz.

 

Haberin Devamı

CAMİYE GİTMEK İSTEYEN MADONNA’YA ÇARŞAF GİYDİRDİK

◊ Madonna’yı da siz mi korumuştunuz?
- Ahmet İşcen: Evet, mesela namaz kılmak için camiye gitmek isteyince Madonna’ya tanınmasın diye çarşaf giydirmiştik. Fakat bu sefer de sokaktaki hayranları sevgilisini tanıyınca maalesef haber gazeteye düşmüştü.
◊ “Asla Türk güvenlik istemiyorum” diyen ünlüler var mı peki?
- Uğur Kısa: Angelina Jolie ilk geldiğinde yanındaki korumalar sürekli onunla fotoğraf çektirmek isteyince o kadar rahatsız olmuş ki Hatay’daki kampları ziyaret ettiğinde “Ben kendi korumamı kendim getiririm” diye haber yollamış. Hâl böyle olunca devreye Birleşmiş Milletler yetkilileri ve İngiltere’den bir firma girdi. Onlar da bizi bulup ilk seferki hatalar tekrar edilmesin diye danışmanlık aldılar. Angelina’yla üç gün boyunca beraberdik.

Haberin Devamı

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...
Madonna


MARDİNLİ HAYRANI ANGELINA JOLIE’NİN BELİNİ KIRACAKTI

◊ Bari bir selfie çektirseydiniz...
- Uğur Kısa: (Gülüyor) Mardin’de yürürken adamın biri Angelina’nın yanına gelip fotoğraf çektirmek istedi. Biliyorsun bizim insanımız sevgi doludur, pat diye yaklaşıp sarılmaya yeltenince korumalardan biri beyefendinin kolunu tuttu. Angelina o an duruma müdahale edip “Bırakın çeksin” deyince adamcağız öyle bir sarıldı ki kadının neredeyse belini kıracaktı.
◊ Al başına belayı...
- Uğur Kısa: Angelina da sonradan “Siz doğrusunu yapıyormuşsunuz. İşinize karıştığım için üzgünüm” diye bizim korumadan özür diledi. Yabancıların çoğu işin ehemmiyetinin farkında olduğu için bize direkt teslimiyet halindeler zaten.
◊ İş güvenliğe gelince egolarını bir kenara bırakabiliyorlar yani...
- Ahmet İşcen: Tabii... Mesela ilk işimiz, İstanbul’a gelen Donald Trump’ı korumaktı.
Az evvel bahsettiğimiz öncü istihbarat çalışmaları tamamlanmış, VIP’in şoförü ve arkadan arabayı takip edecek “artçı” diye tabir ettiğimiz şoförlerin hepsi ayarlanmıştı.

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...
Angelina Jolie , Mardin gezisinde kızı Shiloh’yu yanından ayırmadı. 

DONALD TRUMP GELDİĞİNDE BÜYÜK BİR SÜRPRİZLE KARŞILAŞTIK

◊ Filmlerdeki gibi konvoyda çok sayıda araba olması bir şaşırtma stratejisi mi?
- Ahmet İşcen: Evet, nitekim Madonna’da da aynı taktiği uyguladık. Üstelik o gün herkes bizi arabalarla gidiyoruz sanırken kadını stada helikopterle indirdik. Neyse Trump’ın şoförü de savunma ve saldırı dediğimiz sürüş tekniklerini iyi bilen, bütün güzergahlara hakim bir arkadaştı.
◊ Ve Trump geldi, şoför inip kapısını açtı...
- Ahmet İşcen: Şoför her zaman arabanın içindedir, asla inmez! Çünkü onun görevi tehlike anında “esas adamı” olay mahallinden kaçırmaktır. Eğer arabadan inerse konsantrasyonu dağılır. Aracı kullanan kişi güvenlik prosedüründeki en önemli elemanlardan biridir. Fakat Trump geldiğinde hepimiz büyük bir sürprizle karşılaştık.
◊ Yoksa yanında Hillary Clinton mı vardı?
- Ahmet İşcen: (Gülüyor) Donald Trump, kızı İvanka’yla beraber geldi. İvanka’ya ayrıca bir Rolls Royce tahsis edildi fakat onun şoförü bahsettiğimiz özelliklere sahip değildi. Trump kızının daveti üzerine onunla aynı arabaya binmek istedi. Koruması hemen bana döndü ve gözümdeki “Olmaz” işaretini görünce durumu anında patronuna iletti. Ve Trump hiç itiraz etmeden daha önceden hazırladığımız Mercedes’e binip gitti.
◊ Dünyanın en ünlü egomanyağı bile bu konuda sorun çıkarmazken bizim Türkler aynı durumlarda nasıl davranıyorlar?
- Ahmet İşcen: Maalesef bizimkiler böyle davranmayıp “Ya ben ondan mı emir alacağım?” diye istedikleri arabaya biniyorlar. Halbuki bunun emir almakla ne alakası var? Doktora gittiğinde ona nasıl teslim oluyorsan, bu konuda da bana güvenmek zorundasın.

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...
Donald Trump’ın kızı Ivanka Trump, İstanbul gezisinde tekneye binerken çorabı kaçınca yardımına Uğur Kısa ve Ahmet İşcen yetişti. 

MÜŞTERİLERİMİZİ SADECE KURŞUNLARDAN DEĞİL ÇÜRÜK YUMURTALARDAN DA KORUMAK ZORUNDAYIZ

◊ Bugün gelse yine korur musunuz Trump’ı?
- Uğur Kısa: Tabii ki koruruz, bizler profesyonel insanlarız.
◊ Adam hem Amerika’ya başkan adayı hem de sallamadığı kimse kalmadı! İşiniz daha da zor olur diye sordum...
- Ahmet İşcen: Biz her durumda ona göre hazırlanıp yine koruruz. Ayrıca VIP’lerin sadece bedenlerini değil imajlarını da korumakla yükümlüyüz. Yine Trump’ın o ziyaretinden bir örnek vereyim sana; bir davete gitmek için arabayla yola çıktık. Tam arabadan inip tekneye binecekken Ivanka’nın çorabı kaçtı.
◊ Koca adamlar külotlu çorap almaya mı gittiniz yoksa koşa koşa?
- Ahmet İşcen: Koşmamıza gerek yoktu çünkü böyle durumlar için arabamızda hazır külotlu çorap bulunuyordu.
◊ En küçüğünden en büyüğüne her türlü acil duruma hazırsınız yani...
- Uğur Kısa: Hazır olmak zorundayız. Bizim arabaların bagajında çelik yelek, biyolojik saldırı halinde yüz ve gözü temizlemek için solüsyon, gözlük, çorap, şemsiye, tam teşekküllü bir ilk yardım çantası, yangın battaniyesi, hatta otomatik defibrilatör bile var.
◊ Tam teşekküllü AKUT gibisiniz mübarek... Her şey tamam da şu şemsiye ne iş? Milleti kurşunlardan şemsiyeyle mi koruyacaksınız?
- Ahmet İşcen: Biz sadece kurşunlardan değil çürük yumurta ve domates saldırılarından da korumak zorundayız müşterilerimizi.

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...

ADRIANA LIMA’YLA SABAHA KADAR BOWLİNG OYNADIK

◊ Belki biraz ütopik kaçacak ama hiç kaprissiz bir ünlüyle çalıştınız mı?
- Ahmet İşcen: Bak bu konuda Adriana Lima tek kelimeyle muhteşem bir kadındı. Kendisini üç gün boyunca Bakü ziyareti sırasında koruduk. Hayatımın en güzel işiydi. O kadar rahat ve kasmayan bir kadın ki anlatamam.
- Uğur Kısa: Sabaha kadar birlikte bowling oynadık Adriana’yla...
◊ Bu dediğin de kulağa biraz laubali geliyor...
- Ahmet İşcen: İşin bu kısmına koruduğunuz şahsın ortamına ayak uydurma, yani “hayalet korumalık” denir. Bizim yaptığımız da ondan ibaretti.
- Uğur Kısa: O eski “Men In Black” tarzı koruma artık demode olmuş bir yöntem. Mesela San Antonio Spurs basketbol takımı İstanbul’a geldiğinde, bizim arkadaşlara daha spor giyinmelerini, sinek kaydı tıraş olmamalarını, sporcuların yanında en azından bir menajer gibi falan durmalarını söyledik.
◊ Bu anlattık-larınızdan, geleceğin önemli meslek gruplarından birinin profesyonel korumalık olacağı anlaşılıyor...
- Uğur Kısa: Kesinlikle! Dikkat edersen dünyanın her yerinde bireysel silahlanma ve şiddet vakaları giderek artıyor. Adam trafiğe gıcık oluyor ya da “gözünün üstünde kaşın var” diye elini silahına atıyor.
- Ahmet İşcen: Aslına bakarsan bir diğer sebep de gelir dağılımındaki büyük uçurumlar... Sosyal piramidin bu kadar alt üst olması, bizim mesleğe duyulan ihtiyacı her geçen gün daha da artıracak. Bunu öngörmek için de kahin olmaya falan gerek yok.

Özel güvenlik işi yapıyorsan  bagajında çelik yelek de  olacak, külotlu çorap da...
Ahmet İşcen, Adriana Lima’ya üç günlük Bakü gezisinde eşlik etti.

SAHNEDEKİ DÜNYA STARINI DA KORUYORUZ ŞİDDET MAĞDURU ÇARESİZ KADINI DA

◊ Maalesef ülkemizde kadına şiddet aldı başını gidiyor... Bu konuda kapınızı çalanlar var mı?
- Uğur Kısa: Elbette... Şiddet mağduru kadınlara da koruma sağlıyoruz. Geçtiğimiz günlerde büyük bir kurumsal firmanın Diyarbakır temsilcisi hanımefendi, kocası tarafından “Ben senin çalışmanı istemiyorum” gerekçesiyle dört yerinden kurşunlandı. Bir daha böyle bir durumun yaşanmaması için hemen kendisine yakın koruma tahsis ettik.
◊ Ne tip önlemler alıyorsunuz bu tip hadiselerde?
- Uğur Kısa: Böyle durumlarda en çok panik butonu işe yarıyor. Kola yerleştirilen düğmeye bastığınızda, GPS üzerinden hem yer tespiti yapabiliyoruz hem de anında emniyet güçlerini oraya yönlendiriyoruz. Ama keşke bunların hiçbiri yaşanmasa...

ÇOCUKLARI MADONNA’DAN DAHA ÖNEMLİ DİYE UYARI GELDİ

◊ Peki koruduğunuz onca isim arasında en zorlandığınız hangisiydi?
- Ahmet İşcen: Madonna!
- Uğur Kısa: Kesinlikle Madonna’ydı. Kaprisini, şunu, bunu bir tarafa bırak, çocuklarının üstüne öylesine titriyordu ki onları korumak başlı başına bir işti. Ve bu da benim sorumluluğumdaydı.
- Ahmet İşcen: İstanbul’a gelmeden önce İsrail’deydi. Orada tam bir devlet koruması altında vakit geçirdiği için öylesine bunalmıştı ki buraya ayak bastığında tabiri caizse gerçekten sinir küpüydü, kimseye tek laf etmiyordu. Sürekli en yakınındaki korumalara patlıyordu. İkinci gün bana bir soru sordu diye güvenlikleri “Aaa seninle konuştu mu?” diye şoka girdiler.
◊ Canım boynunuza sarılacak hali de yoktu herhalde kadının, bundan başka ne zorlukları vardı?
- Ahmet İşcen: Madonna konser biter bitmez bornozunu giyip koşarak kapıda bekleyen 12 araçtan birine binecekti. Fakat hangisine bineceğini önceden bilemiyorduk. Bütün araçların motorları çalışır vaziyette ve iç sıcaklıkları da eşit olmak zorundaydı. Ve hepsinin aynı anda hareket etmesi gerekiyordu. Artık sen anla o akşam yaşadığımız kalp çarpıntısı ve stresi... Bu düzeni sağlamak hiç de kolay olmadı... 12 bilinmeyenli bir denklemdi ve çok şükür kazasız belasız atlattık o geceyi...
◊ Çocukları için de ayrı koruma tutar mı genelde ünlüler?
- Uğur Kısa: Çoğunlukla öyle oluyor. Mesela Angelina Jolie de nereye giderse gitsin kızı Shiloh’yu bir an bile yanından ayırmadı. Dedim ya İstanbul ziyaretinde de Madonna’nın çocuklarından ben sorumluydum. Daha onlar gelmeden “Çocuklar Madonna’dan daha önemli. Ne yap et başlarına en ufak bir şey gelmesin, aman ayakları taşa bile takılmasın” diye Amerika’dan çoktan uyarı gelmişti bile.
◊ Konserlerinde pek çok kutsal sembolü sahneye taşıyan Madonna’nın tüm radikallerin hedefinde olduğunu düşünürsek, zat-ı muhteremi korumak da bir o kadar zahmetli olmuştur tahminimce...
- Ahmet İşcen: İşin en zor kısmı da bu zaten. Herkesin hedefindeki dünya starının cuma günü kalkıp namaza gitmek istemesi ve camiye girmesi gerçekten de çok büyük riskler taşıyordu. Biz bu işin, tam anlamıyla bir mühendislik zekası gerektirdiğine inanıyoruz. Çünkü kişiyi koruyan pazı, zırh veya silah değil akıldır. Diyelim ki kaldırımda yürüyoruz ve karşıdan tehdit oluşturabilecek bir grup geliyor. Özel harekatçı “Ben bunları dağıtırım” diye saldırır, bir başkası fedailik yapmaya kalkar... Peki biz ne yaparız dersin? Yolumuzu değiştiririz...
- Uğur Kısa: Yaptığımız işin özü de bu aslında.
◊ Madonna memnun ayrıldı mı bari İstanbul’dan?
- Uğur Kısa: Vallahi memnun olması için bütün ekip elimizden ne geliyorsa yaptık. Hatta bizim özel harekatçı Kemal işine öylesine inanmıştı ki yemedi içmedi Madonna’yı bekledi. Kadın spor yapmak için salona girdiğinde “Kemal git bari bir şeyler atıştır” dedik ama o “Hayır, Madonna beni içeri girerken gördü, çıkarken de burada görmeli!” diye cevap veriyordu bize. “Yahu antrenman dört saat sürecekmiş” diye haber gönderiyorduk, “O zaman ben de burada dört saat beklerim” diyordu. (Gülüyor) Kadın önce cuma namazına gitti, ardından da “Şabat vakti geldi” deyip “Benimle bu özel yemeğe katılan olur mu?” diye sordu. Bizim Kemal “Ben gelirim” diye atlamasın mı! “Oğlum sen Yahudi misin?” dedim, “Elhamdülillah Müslümanım ama vazife gerektiriyorsa o törene de katılırım” diye cevap verdi... (Kahkahalar)

 

Fotoğraflar: Mustafa ÖZKÖK

Yazarın Tüm Yazıları