İsmet Solak: Yüksek tansiyona ilaç

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bazı kanallarda haber izlerken tansiyonum çıkıyor: ‘‘Azz sonra!’’ Ekranda koşuşturan, çatışan insanlar... Çıldırtan bir müzik... Taşlı sopalı kavgalar... Ve bazen de silah sesleri: ‘‘Azz sonra!’’

Makineli tüfek gibi okunan haber metinleri... Konuk olarak çağrılan uzman ve sanatçıların sorgulanmaları: ‘‘Azz sonra!’’

Sonra bakıyorsunuz, küçük tansiyonunuz 8'den 12'ye fırlamış.

Dün Meclis'e uğradım. Kuliste herkes Trabzon-Fenerbahçe maçını konuşuyor:

- Bir kulübün başkanı, hakemi önceden kıstırıp köşeye sıkıştırdı.

- Köşeye sıkışan hakem değil, Fener taraftarıydı. Polis önlem almadı!

Erman Toroğlu'nun ortaya çıkardığı hakem rezaletine ne demeli? MHK Genel Sekreteri, ‘‘Hep Fener'i buluyor şanssızlıklar’’ diye itiraf ediyor.

Ya Futbol Federasyonu Başkanı'na? Adam medyaya sövüyor, bakana sayıyor.

Ekrana bakıyorsunuz... DGM Savcısı bir binaya giriyor. Sonra başı önde çıkıyor. Kimin evi? Ülkenin huzurunu bozmak için her şeyi göze alan, Meclis'e bile türbanlı giren Merve Kavakçı'nın evi! Halkın gözünden düşen militanı, mağdur gibi göstermenin manası yok ki!

Meclis'te yapılanları doğru bulan yok. Devleti yapratmanın álemi var mı?

* * *

Bütün bu yüksek tansiyon ortamından, bir eski dost sayesinde kurtuldum.

Dün, Hadi Orman ziyaretime geldi. Hadi ile Stockholm'de tanışmıştık. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün katıldığı Sosyalist Enternasyonal'i izlemeye giderken, DSP Lideri Bülent Ecevit'e uğramıştım.

Hadi'nın adını, adresini vermişti:

‘‘Kendisiyle tanış. Yasağı var, kaldırtmak için uğraşıyoruz.’’

DSP'nin Avrupa sorumlusu idi. Ünlü yazarımız Demir Özlü ile birlikte iki kez beraber olmuştuk. İkisi de, İsveç demokrasisini çok iyi özümsemişlerdi.

Sonraki yıllarda Hadi Orman'ın yasağı Ecevit'in girişimiyle kaldırıldı. Dönemin İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli ile ben de iki kez görüşmüştüm. Ama sonraları Hadi ile Ecevit'in arası bozuldu. Çok söylentiler çıktı.

Dün, dedikodular yüzünden koptuklarını Hadi de söyledi. Hálá saygılı.

OLEYİS Sendikası'na danışmanlık yapıyormuş. OLEYİS Genel Başkanı Enver Öktem'i iyi tanırım. Çekirdekten yetişen sendikacıdır. Tutarlıdır.

OLEYİS'te, İsveç demokrasisinin temel öğesi Devre Eğitim'i uygulamaya koymuşlar. 1912 yılından itibaren İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi ile İşçi Sendikaları Birliği ve Kooperatif Örgütleri bu eğitimin yaratıcıları ve örgütleyicileri olmuşlar. İsveç'teki başarının sırrı burada yatıyor.

İsveç'in nüfusu 9 milyona yakın. Örgütlerde üye sayısı 34 milyonu aştı. Her İsveçli en az dört örgüte üye. Esas ilkeleri tek cümlelik:

‘‘Mücadelemiz sadece ekmek değil.’’

Ya nedir? Şudur: ‘‘Bağımsız ve dürüst birey, güçlü demokrasi...’’

Devre Eğitim; demokrasi yolu, dayanışma, eğitim ve iş gibi merdivenleri aşabilmenin yöntemi sayılıyor.

Hadi Orman, güzel bir el kitabı hazırlamış. Devre Eğitim yöntemiyle Kolay İngilizce öğrenmeyi sağlayan bir başka kitabı da OLEYİS üyelerinin öğrenimine sunmuş. Yeni yayınlar da yolda.

Hadi Orman, Devre Eğitim'i anlatırken bir öğütler buketi sunuyor:

‘‘Başarısızlıkla karşılaşırsan bir uçak düşün. Unutma, uçaklar daima rüzgára karşı yükselirler. Denizci ise rüzgár için yalvarıp yakarmaz. O, yelken açmayı öğrenir. Gideceği yönü bilmeyen denizci rüzgárı tanıyamaz.

Ancak, ölü balıklar akıntıya kapılırlar.

Bir şeyi daha unutma! Fırtına, öncelikle tek duran ağacı devirir.’’

Bu güzel ders bana ilaç gibi geldi. Tansiyonum düştü!



Yazarın Tüm Yazıları