İsmet Solak: Yanlışta ısrar...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bu milletin mayasında var. Askerine müthiş güveniyor. Ama, başta FP ve malum koro, sürekli aynı teraneyi çalıyorlar:

‘‘Hizbullah'ı Silahlı Kuvvetler himaye etti mi?’’

Cumhurbaşkanı Demirel, yalancılara meydan okudu:

- Ülkemin askeri, cinayet işleyen hiçbir kurumu himaye etmemiştir. Bu iddiayı ben yapıyorum. Eğer bunun aksine bir bilgisi olan varsa, işte Türk parlamentosu, çıkıp orada koysun meseleyi!

Kurtul Altuğ'un TRT'deki programı da harikaydı:

- İşte parlamento... İşte Türk kamuoyu ve işte Türkiye'nin savcıları... Buyursun, koysunlar orta yere. Ama öyle yarım ağızla, birtakım ithamlar yaparak değil. Çıksınlar ortaya. Herkese, hodri meydan, diyorum.

MGK'da, Hizbullah belge ve bilgileri masaya yatırıldı. Tehlike korkunç! Ya o malum koro ne yapıyor? Numaracılar, din bezirgánları, bölücüler ve dönekler, ‘‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’’ diyor, başka şey söylemiyorlar.

Gece-gündüz operasyon düzenleniyor. Malum koro, ‘‘Neden şimdi?’’ diye soruyor. Akıllarınca, ‘‘bu komutanlar dinsiz’’ demeye getiriyorlar. Bu yolla orduyu, halkın gözünden düşürmek ve laik cumhuriyeti koruyup kollayan tek sağlam kaleyi de ortadan kaldırmak istiyorlar.

Geçen gün, yüreği vatan sevgisiyle çarpan bir paşayla göz göze geldim. İftiraları okurken gözleri dolmuştu. Ben de dayanamadım. Şimdiki komuta kademesinden bir orgeneralin, Kuleli Askeri Lisesi'nden bu yana istisnasız her gün sabah namazı kıldığını biliyorum. Namazını kılmadan evden çıkmaz, ama bunu kimse bilmez. Çünkü, gösteriş için ibadet etmez.

Son iftiralar için, ‘‘FP, hile yoluna saparak, Hizbullah'ın faturasını Silahlı Kuvvetler'e çıkarmaya yeltendi’’ yolundaki tespit çok doğru.

Yanıtını Genelkurmay'dan alınca, FP ve malum koro başladılar demokratik ilkeler'den söz etmeye! Peki o iftiralar, demokratik ilkelere uyuyor mu?

Hizbullah, bugünün işi değil ki! Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'nün 1998 yılı Mart ayında, basına da açıklanan raporunda şöyle deniyordu:

‘‘Hizbullah, bir zamanlar İslam'ın düşmanı olarak hedef gösterdiği PKK'ya yönelik saldırılarını kesmiştir. Çünkü bu örgüt, bölücü PKK ile Türkiye'yi yıkmak hedefinde birleşmiştir.’’

MGK'ya sunulan raporda da bu teşhis yer alıyor:

‘‘Hizbullah, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni düşman olarak görmekte ve asıl olarak PKK'yı değil, Türk Devleti'ni hedef almaktadır.’’

Araştırmacı yazar Ercan Çitlioğlu, Güneydoğu'da incelemeler yaparken, Diyarbakır Valisi Nafiz Kayalı kendisine şunları söylüyor:

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilkelerine, Güneydoğu'da iki uçtan ciddi tehdit gelir. Türkiye'nin üniter yapısını bozmaya yönelik birinci tehdit PKK, diğeri ise PKK terör örgütünün marjinal hale gelmesiyle yerine ikame edilmeye çalışılan Hizbullah'tır.

Devlet olaya bu denli doğru bakarken malum koro yanlışta ısrar ediyor:

‘‘Devlet biliyordu, Silahlı Kuvvetler himaye ediyordu.’’

Bu işler nasıl bu noktaya geldi, anlaşılır gibi değil. Konca Kuriş'i iyi tanıyan Mersinli bir eski dost aradı:

- Evlendiği günü biliriz. Konca Kuriş, modern bir kızdı. Kayınbabası o dönemin Milli Selamet Partisi İl Başkanı'ydı. Örtünmeye zorladı, işte sonuç!

Eski MSP İl Başkanı olan kayınbaba, ‘‘İslam'da zorlama olmaz’’ kuralını hatırladıkça bu acı sonu vicdan terazisinde daha iyi tartacaktır!

Şu Zehra Vakfı da kafa karıştırıyor. Hizbullah, laik cumhuriyeti yıkıp şeriatçı Kürt devleti kurmak isteyen bir terör örgütü. Zehra Vakfı'nın aynı yere silahsız ulaşmak istediği söyleniyor. Doğru mu?

Yazarın Tüm Yazıları