Paylaş
SAYILI günler çabuk geçiyor. Tatil bitti. Kürkçü dükkánına döndük. Aklım Trakya'da kaldı. Çünkü, Trakya yanıyor.
Tarlalar yanıyor; kuru anıza kibrit çakılıyor, alevler göğe yükseliyor.
Kıvılcımlar otlara sıçrıyor, ağaçları sarıyor ve gencecik fidanlar göz göre göre yanıp kararıyor.
TEM yolundan geçerken, direksiyondaki kızım dokunsanız ağlayacaktı:
- Baba, yangının tam orta yerinden geçmiş gibi oldum.
E-5 yolundan döndük. Durum tıpkısının aynısı, Trakya yanıyor.
Tarlaları acı yanık kokusu kaplamış, dumanlar yeri göğü sarıyor.
Tarla başlarında ne yakanı var, ne bakanı! Görevliler de araziye uymuş, yetkililer gözlerini yummuş, cahil üreticiler işin kolayını bulmuş. Kibriti çakan kaçıp toz oluyor, Yeşil Trakya yanıyor.
* * *
Anız yakan çobanın dikkatsizliği, Keşan'da Korudağ'ı yakıp bitirmedi mi?
650 hektarlık genç çam ormanı kül oldu. Görenler anlattı. Yine fedakár ormancılar, Gelibolu faciasındaki gibi hüngür hüngür ağlayarak söndürmeye çalışmışlar. Askerlerimiz yine en önde olmuşlar. Ama, orman kurtulamadı!
Bu yıl, sırf anız yakmak yüzünden, toplam 900 küsur hektar orman yandı.
Tarla içindeki ağaçlar bunun dışında.
Anız yakmak yasak. Ama kim dinler?
Sadece anız yanmıyor.. Börtü böcek yanıyor; bakteriler ve canlı ne varsa her şey ölüyor. Tarla kenarındaki yüz yıllık meşeler, TEM yamacına ekilmiş gencecik çamlar ve baharda çiçek açan akasyalar tutuşup kül oluyor.
Türkiye'nin en verimli toprakları, bilinçsizce çölleştiriliyor.
Toprağın canı üstteki bir karışlık yerde, her yıl bu can alınıyor.
Altı-yedi yıl önce, anız yakmak yüzünden, Trakya'da tarlaları fareler basmıştı. Çünkü, yanan tarlada alevi hisseden tavşanı tilkisi, çili kekliği kaçıyordu. Ne yılanı kalıyordu, ne kertenkelesi. Ne karınca yaşıyordu, ne çekirgesi. Kararan yerleri kurtlar da terk ediyordu, kuşlar da.
Doğanın dengesi bozuluyordu.
Fare, çabuk üreyen bir zararlı. Doğal dengede, bunların sayısı yılanlar ve tilkiler sayesinde artmıyor.
Tilki ve yılan yoksa, meydanı fareler dolduruyor.
* * *
Her yıl aynı günah işleniyor.
Yakında Ankara civarı ve İç Anadolu'da da aynı şeyleri göreceğiz.
Tarım Bakanlığı, işte böyle anlarda lazım olur. Her il ve ilçemizde çok sayıda yüksek ziraat mühendisimiz var. Ama masada oturtuluyorlar.
Bunları köylere salsak, üreticileri uyarıp uyandırsak olmaz mı? Valiler, hasat dönemi başlmadan önce işi sıkı tutsalar ve jandarmaya bu konuda kesin görev verseler, bu hatalar önlenemez mi?
Bir kez daha hatırlatıyorum, güzelim Yeşil Trakya yanıyor.
Paylaş