Paylaş
TBMM Başkanı Akbulut, ‘‘Saraylar Daire Başkanı kendi arzusuyla emekliye ayrıldı’’ deyince, ‘‘Bu iş burada kapanır’’ sanmıştım.
Káğıt üstünde, Meclis Başkanı haklı... Ama, uygulama galiba farklı.
Çok sevdiğim, güvenilir bir dostum aradı... ‘‘Bu iş, Akbulut'un dediği gibi değil, Celayir'i çok yakından tanırım’’ dedi. Ve ekledi:
‘‘Emekli olmak istemedi, oraya itildi. Akbulut, başkan seçilince, Milli Saraylar Daire Başkanı'na 'İhtiyaç var mı?' diye bile sormadan emmioğlunu yardımcı kadrosuna atadı. Adam hayatında hiç devlet memurluğu yapmamıştı!’’
Torba kadrodur, hadi buna göz yumalım! Peki, emekliliğe nasıl zorlandı?
‘‘Tayinden sonra, hep emmioğlu aranıyor, her şey ona danışılıyordu. Yani Daire Başkanı muhatap alınmıyordu. Celayir'in unvanı vardı, işlevi yoktu.’’
Durum aydınlandı. Celayir, işindeki titizliği ve becerisi kadar onuruna da çok düşkündü. Onurunu ezdirmemek için emekliliğini istemişti:
‘‘Evet, belgelere bakıldığında her şey normal gözüküyor. Ancak Celayir'i o noktaya iten ve işten bezdiren gerçek buydu. Celayir'e yazık edildi.’’
Güvenilir dostum telefonu kapatırken, ‘‘Biz, suçlu aramıyoruz’’ dedi:
‘‘Becerili ve başarılı bir yöneticinin nasıl harcandığını anlatıyoruz.’’
Aynı anda, DTP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Hastürk kapıyı açtı:
‘‘Meclis Başkanımıza selam söyle, akrabalarına makam bulacağına, araba saltanatına son verecek tedbirleri alsın!’’
Hoppalaa... Kapı aralığından konuşmaları mı dinledi, ne! Şakalaştık:
‘‘Beni, Marko Paşa mı sandınız beyefendi?’’
Ben sade kahvelerimizi ısmarlarken, çantadan bir tomar káğıt çıkardı:
‘‘Yüksek delaletinizle muhterem Başkan'a bir durumu arz etmek istiyorum... 237 sayılı Taşıt Kanunu'nu kendisi de, diğer devlet birimleri de çiğniyor.’’
Bu da neyin nesiydi?
‘‘237 sayılı yasa kapsamına salt devlet daireleri değil, kamu yararına çalışan Kızılay ve ÇEK gibi kuruluşlar da girer. Ben, TBMM Başkanlık Divanı tarafından kırmızı plaka tahsisi yapılmasını sağlayan korsan maddeyi ahlaki değerlere aykırı buluyorum. Ve ivedilikle değiştirilmesini öneriyorum.’’
Yasaya ekli 1 sayılı cetveli açtı:
‘‘Bakınız, cetvel bu. Kimlere ne kadar araç tahsis edildiği yazılı. TBMM Başkanı iki adet, -eskiden Senato Başkanı da vardı. O çıkarıldı, yerine bir korsan madde kondu- 13 Kasım 1996 tarihinde eklenen ibareyle TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, komisyon başkanları ve grup başkanvekilleri için 50 adet.’’
Yasanın asıl hükmüne göre, plaka ve renk belirleme, İçişleri Bakanlığı yetkisinde. ‘Ana kanuna işlenemeyen hükümler’ var. TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, komisyon başkanları ve grup başkanvekilleri için bu da çiğneniyor:
‘‘Sırf kırmızı plaka için yasayı delen bir yasa çıkarılmıştır. Burada devlet, milleti aldatıyor. Türkiye'de deprem milat sayılıyor, 237 sayılı yasayı işletin. Yasada kimlere araç tahsis edildiği tek tek sayılıyor. Ama uygulamada eşlerine araç tahsis edenler görülüyor. Ayıp, günah ve suç.’’
Başbakan Ecevit'in 1979 yılında çıkardığı KHK de yürürlükte. Hastürk, bu kararnamedeki havuz sisteminin uygulanmasını istiyor:
‘‘İşi olana iş süresince araç tahsis edilse, yasa tam uygulansa, yılda 1 katrilyon tasarruf sağlanır. İşte, deprem fonuna aktarılacak bir kaynak.’’
İlk adımı yüce Meclis'in atmasını öneriyor:
‘‘Sayın Başkan, devleti küçültmek istiyordunuz, işe buradan başlayın.’’
Sayın Başkan, Sayın Başbakan... Yetki sizlerin.
Buyrun, hemen işe koyulun ve resmi araç saltanatını durdurun.
Hem israfı önleyin, hem milletin gözüne girin.
Paylaş