İsmet Solak: Proje, proje, proje...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

İLHAN Kesici'nin mesajları, yeni oluşumun kıvılcımı oldu! Halkımızın büyük çoğunluğunun, MHP hariç, mevcut siyasi partilerden umut kestiğini net biçimde ortaya koydu. Söyleşimiz, nabız yoklamasına dönüştü.

Pazar akşamından bu yana telefonlarım susmadı. Yurdun dört bir yanından ve çok değişik kesimlerden tepkiler aldım. Gözlemlerim doğru çıktı:

- Halk, yeni oluşumları gözlüyor. Ama, önce Baba'nın kararını bekliyor.

Daha doğrusu, bir fırtına bekliyor. Derme çatma yapıları önüne katarak, verimli araziyi süpürecek, yeniden derlenmeyi sağlayacak yeni bir fırtına!

Temizliğin adı: Büyük Değişim... Değişimin yolu: Proje, proje, proje...

* * *

Çok arayan oldu. Manisa'dan Tevfik Diker ve muhtarlar aradı. Diker'in müthiş gezi izlenimlerini ayrıca aktaracağım. Alaşehirli Ahmet İnci aradı:

- Ben hasta Demirelci'yim. Kesici'yi çok beğendim. Artık, önü açılsın!

Deneyimli siyasetçi, İmren Aykut Hanımefendi aradı:

- Programı çok beğendim. İlhan Bey'i iyi hazırlanmış görmekten mutluyum. Gerçekçi, anlamlı mesajlar verdi. Ülkede istikrarın sağlandığı ve her şeyin iyi gittiği söyleniyor. Oysa, hiçbir şey iyi gitmiyor. Kimse memnun değil.

Ehl-i Dil dostum, Mehmet Dülger'in yorumu değişikti:

- İki Türkiye olduğunu ilk söyleyen Sayın Demirel'dir. Çok önceden, 'Bir Bangladeş Türkiyesi var, bir de Danimarka Türkiyesi var' demişti. Danimarka Türkiyesi, Bengladeş Türkiyesi'nin üstüne çöktü. Danimarka Türkiyesi'nin bu ağırlık nedeniyle vicdan hesabı içine girdiğini görüyorum.

Dülger, ‘‘İlhan'ın yaklaşımını mekanik ve mühendishane buldum’’ dedi. Pek tutmadığı belliydi. Bu sohbeti, ileride ayrıca işleyeceğim. Dülger ısrarla, Büyük Değişim ve Proje gereğini vurguladı:

- Vize'deki vatandaş yarım çorbaya ekmek banıyorsa, inandırıcı bir kadro ve sağlıklı projelerle bir an önce devreye girmek mecburiyeti vardır.

Bence, sonbahardan önce kimse devreye giremez. Nedeni de belli:

- Baba, Türkiye'yi dinliyor.

* * *

Adana'dan Fatih Özgür aradı. Tekirdağ, Samsun ve Burdur'dan gelen sesler aynı; işçi ve memur gibi, köylü de perişan. Bursa'dan Feridun Pehlivan ve Ziraat Odası yöneticileri, Ankara'dan eski bakan Gökhan Maraş aradı:

- Türkiye'nin kendi gerçeklerini gündeme getirdiniz, tebrik ediyorum.

Telefondaki ses, ‘‘Ben Atabey Atalay’’ derken, bana hiç yabancı gelmedi:

- Ben, Sırrı Atalay'ın (ünlü Cumhuriyet Senatosu Başkanı) yeğeniyim. Programı Didim'de, eski Dev-Genç başkanlarından Sarp Kuray ve yedi arkadaş birlikte izledik. Maalesef, merkez solda proje üreten yeni oluşum ve öncü yok! Kesici, hiç olmazsa liberal sağı ve merkez solu birlikte kucaklıyor.

Atalay, can alıcı bir gerçeği de dile getirdi:

- Şu an seçmenin yüzde 55'inden fazlası, bu partiler yüzünden oy vermeme kararında. Eğer, sırtında kamburu olmayan böyle bir oluşum partileşirse yeniden sandığa giderler. Aksi halde, MHP tek başına iktidara gelir.

Çok kimse aynı görüşte. Bir arkadaşımın dediği gibi, durum ortada:

- FP kendi kendini yedi. CHP, belini doğrulturken hizipler ve HADEP'ten vurgun yedi. Yılmaz ve Çiller mirasyedi. DSP ise umutlarımızı tüketti.

Siyaset tıkanınca, aydınlar demokrasiye küsüp bir kenarda oturamaz ki!

İki Türkiye'yi bir araya getirmek, vatan borcu sayılır.

Yazarın Tüm Yazıları